Zamanı durdurmak mümkün müdür? İstediğiniz her anı saatlerce yaşayabilirsiniz, zamanı durdurmak mümkündür. Peki nasıl? Aslına bakarsanız her gün farkında olmadığımız birçok mucizeye şahit oluyoruz. Osmanlı’dan günümüze ulaşan “âdiyat” diye bir kelime var. Öylesine hoşuma gidiyor ve öylesine demek istediklerimi topluyor ki. Dîvânu Lugâti’t-Türk’te geçen tam anlamı şu şekilde: Her zaman meydana gelen harikulade ve birer mu’cize-i kudret olmakla beraber, insanlarca alışılmış olduğundan kıymeti bilinmeyen hâdiseler… Ne güzel bir kelime! Güneşin doğuşu, batışı bir adiyat… Dolunayın güzelliği bir adiyat… Karın beyazlığı, ferahlığı bir adiyat… İnsan bir adiyat, hayvan bir adiyat… Aslında şu yaşam başlı başına kendisi bir mucize…
Teknoloji de akıl almaz bir adiyattır… Farkında mısınız şundan birkaç asır önce her insanın kendini yaşayan tek canlı sandığı, dış dünyayı bilmediği ve yaşam kelimesini kavrayamadığı bir zaman dilimi vardı… Şimdi ise dünyanın öbür ucunda neler olduğunu eğer merak ediyorsak ve araştırıyorsak oradaki bir insandan bile daha çok şey bilebiliriz… Dünya her insan için çok büyük ancak evren için bir toz parçası… Bu da insanı “Daha ne mucizeler var da haberimiz yok.” demeye itiyor… Tabii haberimiz olanı bile düşünmeyen canlı türüyken bu da komik gelmiyor değil kulağa… Bir an için, sadece bir an… Şu an bu yazıyı yazıyorum ancak 1 dakika önce ne yapıyordum, bir dakika sonra ne yapacağım? Şu an bu yazıyı yazmak hoşuma gidiyor, yıllar sonra bile bu anı yaşamak, gençliğin hızlı parmaklarıyla coşkulu bir şekilde baş kaldırdığım düzene bakış açımı ilerideki bir yaşımda da hissetmek istiyorum… Zamanı nasıl durduracağım şimdi?
Sevdiğim bir insanla beraber bir yolda yürüyorum ve bu benim belki de en huzurlu olduğum an… Bu anı; hiç hafızamdan silinmesin, bu huzuru hiç kaybetmeyeyim istiyorum. Biraz huzur aramak için gökyüzüne baktığımda, güneşin batışıyla ortaya çıkan harika renklerin içimde kıpır kıpır ettirdiği duyguyu yıllar sonra karanlıkta hissetmek istiyorum… Şimdi güzel gelen bir anıyı, belki şu an, tam şu anı hafızama kaydetmek istiyorum. Unutursam kahrolurum, zamanı durdurmak istiyorum… Peki bu mümkün müdür? Kamera… Öyle olağanüstü bir icat ki… Anılarınızı, mutluluklarınızı, acılarınızı, tanıştığınız insanları, tattığınız zevkleri, kazandığınız başarıları… Demem o ki hayatınızın en kötü anında size iyi hissettirecek geçmişinizi… Durmasını istediğiniz zamanları hapsediyor. Şimdi elinize bir fotoğraf alın ve sonra gözünüzü kapatın…
O anı tekrar tekrar yaşamak, bazen acı verir bazen mutluluk. Ama zamanı durdurmak bu şekilde mümkündür, anılarınızı bir kareye saplamak. Benim gözümde teknoloji çağının en büyük adiyatı; kameradır. Zaten somut anlamda, hani akla gelen ilk haliyle “zamanı durdurmak” umarım hiçbir zaman çağımızın ulaşabileceği bir yerde olmaz… Sahi, sevdiğimiz insanlarla geçirilen her an önemli değil midir… Zaman nasıl geçer bilmezsiniz, o duyguyu öylesine kaybetmeyeceğinize eminsinizdir ki geçmişinizi hapsetmek bile gerekli olmaz… Sevildiğini hissettiğin, gerçekten sevdiğin ve güven ortamının karşılıklı bir şekilde kurulduğu ilişkiler hayatın sonuna kadar böyle gider. Eğer bir insanla zamanı durdurmak istiyorsanız, çünkü belki de o duyguyu bir daha hissetmeyeceğinizi düşünüyorsanız; o an terk edin orayı… Çünkü o insanla hapsettiğiniz geçmişin kareleri, ileride baktığınızda size yalnızca acı verir. Kaybedilen mutlu anılar, yaşadığınız acı günlerden daha beter bir hal alır…