Elimde kahveyle sandalyemde oturmuş, gökyüzüne bakıyorum. Limon ağacımın yanındayım. Toprak kokusuyla limon kokusu birbirine karışıyor, rüzgarla bana ulaşıyor. Bulutların huzuruyla da mest olurken düşünceler beynime ulaşıyor. Yine sorular sorup cevaplar arıyorum. Kendi kendime konuşuyorum.
İnsan sorunlarıyla nasıl baş eder? Nasıl mutsuz olduğu halde mutluymuş gibi rol yapar? Yaşam enerjisini kaybettiğinde o enerjiyi geri nasıl bulur? Sinirlendiğinde ne yapar? Susmak çözüm mü? Vazgeçtiğinde hangi duyguları yaşar? Ya da hangi duyguları yaşamalıdır? Pes etmek güçsüzlük müdür yoksa yeni bir yol için başlangıç mı? Yollar zorluysa nasıl kolaylaşır? Tek başına yol alabilir mi bir insan? Tek başına baş edebilir mi sıkıntılarla?
Hepsine cevabım, evet. Her şeye cevabım, evet. Her şey mümkün çünkü. Hayallerini kurduğumuz ütopyada yaşadığımızı zannederken karanlıkta fark ediyoruz ki aslında bu bizim ütopyamız değil. Başkasının hayallerini yaşıyoruz, bazen çalıyoruz ve bunun farkında değiliz. İnsanları anladığımızı düşünüyoruz, empati yapabildiğimizi, yanılıyoruz. Empati; bir başkasının yerine kendini koyabilmektir. Onun gibi düşünmeye, onun gibi hissetmeye çalışmaktır. Fakat ”ben” düşünüyoruz. ”Ben böyle yapardım.”, ”Ben şöyle derdim.”, ”Ben bunu bu şekilde hallederdim.”. Ama karşındaki ”sen” değil. Senden bambaşka birisi. Aynı şeylere gülebilirsiniz, aynı şeylere ağlayabilirsiniz, aynı şeylere kızabilirsiniz ama aynı değilsiniz. Bir filmin farklı yerlerinde gülersiniz, bir şarkının farklı yerlerinde dans edersiniz, bir resmin farklı yerlerinde duraksarsınız, bir deniz kabuğunun farklı yerlerinden tutarsınız. Çünkü aynı değilsiniz.
Bunu fark etmekle yüzleşebilir misiniz? Duyguların değişebileceğine, hayallerin karışabileceğine, karanlıkların sonundaki aydınlığa inanabilir misiniz? Her koşulda kendinizi değil de bir başkasını da düşünebileceğinize söz verebilir misiniz? Savaşın en büyük nedeni bencilliktir. Nefretin dostu bencilliktir. Mutsuzluğun sebebi bencilliktir. Sizi yüzleşmekten alıkoyan bencilliktir. Her insanı sevememe nedeni bencilliktir. Ve en çok da ben-cil olan duygulardır. Bu duygular sizi hasta yapmaz, bu sizi insan yapar. İnsan olmanın kanıtıdır istenmeyen duygular. Duygusuz biri yoktur, öyle olduğunu zannederler sadece. Kırılmıştır aslında, anlayamasak da.
Hayatı yaşanabilir kılan şeylerden biri duygulardır bana göre. Sonuna kadar yaşamalı, hissetmeli, deneyimlemeliyiz. Mutsuzluğun olduğu yerde mutluluğun, umutsuzluğun olduğu yerde umudun, nefretin olduğu yerde sevginin, savaşın olduğu yerde barışın, karanlığın olduğu yerde ışığın, yıkımın olduğu yerde başlangıcın olduğunu bilmeliyiz, hissetmeliyiz. Yüzleşmeliyiz gerçek duygularla. Yüzleşmeliyiz insanlarla. Yüzleşmeliyiz bencil olduğumuzla. Yüzleşmeliyiz kolaya kaçtığımızla. Ve yüzleşmeliyiz değişime inandığımıza.
Ve önce hayatı, sonra kendimizi ve daha sonra her şeyi sevmeliyiz. En azından denemekle yüzleşmeliyiz.