“ Kaybolup giderken fırtınalarda, gönlümde bir ıssız ada bulmuşum.”
Bunu okuduğumda, hemen kendimi buldum. Ben zannettim. Başka birisi kurmuş bu cümleyi. Bambaşka birileriyle ben bazen aynı olabiliyormuşum. Oysaki farklıyız herkesten. Fırtınanın ardından bir ada bulduğumuz doğrudur belki ama ıssızlığı farklıdır. O adaya yansıyan güneşin sıcaklığı başka türlüdür. Ağaçları farklıdır. Kum taneleri, dalgaları, okyanusunun kokusu farklıdır.
Öylece uğrayan, sadece gelip geçen, yatıya kalan insanları birbirinin aynısı değildir. Muhtemelen. Belki de. Yine de…
Çiçeklerin rengi farklıdır. Kelebeklerinin ömrü başkadır kim bilir.
Belki kaybolunup gidilen fırtına aynı fırtınadır. Aynı anda bambaşka insanlar, aynı fırtınada boğulabilir, mücadele verebilir, belki aynı anda ondan kaçmaya kalkışabilirler de.
O adanın sahilinde, dalgalarla dip dibe duran bir kurtarıcı gülümsemeyle karşılaşılabilir belki. Belki kocaman bir sarılma. Ya da uzaktan öylece yakınmış hissi veren gözlerle temas.
Yine de ıssız bir fırtınanın ortasında kalınabilir.