Mikrobiyotamızın ikinci beynimiz olduğuna dair çalışmalar gösteriyor ki yediklerimiz ve bağırsaklarımızdaki bakteriler hayatımızı birçok konuda etkiliyor. Canınız aniden çikolata istediğinde bunu siz değil mikrobiyotanız istiyor. Bazı seçimleri biz değil bağırsaklarınızdaki bakteriler yapıyor. Peki ya eşimizi de onlar seçiyorsa?
İnsan vücudunda birçok bakteri yaşar. Her sistemimizde farklı bakteriler ile ortak mutualist bir birliktelik içinde yaşıyoruz. Bu yararlı bakterilere ihtiyacımız var ancak bazen onlar düşündüğümüz kadar küçük ve masum değiller. Sayıları trilyonları bulan bu bakteriler aslında bizden daha güçlü ve dediklerini yaptırabiliyorlar. Bağırsaklarımızdaki bakteriler yani mikrobiyotamız o kadar etkili ki ikinci beynimiz kabul ediliyor.
Bu yazımda bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin yediğimiz yemekleri seçmelerinin yanında eş seçimimizi etkilediklerine dair yapılan bir çalışmadan bahsedeceğim. Minik canlıların boyundan büyük işlere karıştığı bir çalışma olmuş.
Gil Sharon ve arkadaşları 2010 yılında sirke sinekleri üzerinde bir çalışma yapmışlar. Sirke sinekleri yaklaşık 1-2 milimetre büyüklüğünde ve genetik çalışmalarda çok fazla kullanılan canlılardır. Bu yüzden sirke sineği kullanılmış. Deney ekibi normalde nişasta ile beslenen bu sinekleri rastgele iki gruba ayırıyor. Bir grubu nişasta ile beslemeye devam ettiler, diğer grubu ise şeker pekmeziyle beslemeye başladılar. Ardından sinekleri karışık olarak aynı ortama bıraktılar ve ilginç bir şey fark ettiler. Nişasta tüketen dişiler, kendilerine nişasta tüketen erkekleri eş olarak seçiyor ve pekmez tüketen erkeklerle ilgilenmiyorlardı. Aynı durum pekmez tüketen dişiler için de geçerliydi. Onlar da pekmez tüketen erkekleri tercih ediyorlardı. Ve bu özelliklerini sonraki nesillere de aktarıyorlardı. Sineklerin kökenleri aynı olmasına rağmen sadece beslenme alışkanlıkları değiştiği için neden böyle olmuşlardı ? Ortada pekmezciler ve nişastacılar olarak iki ayrı grup çıkmıştı. Araştırmacılar neden bu ayrımın meydana geldiğini düşündüler ve bunun beslenme ile ilişkisini açıklayabilmek için sirke sineklerinin beslenme ortamına kuvvetli antibiyotikler eklediler. Antibiyotik uygulamasının ardından sirke sineklerinin mikrobiyotasında yer alan bakterilerin çoğu öldü. Antibiyotik kullanımı sonrasında aynı ortama bırakılan sinekler arasında pekmezciler ve nişastacılar tercihinin olmadığı görüldü. Eş seçimi rastgele gerçekleşti. Yani bakterilerin ortadan kalkmasıyla beraber eş seçiminin de ortadan kalkması, bu mikroorganizmaların eş seçimimize bile karışabildiğini göstermektedir. Çalışma ekibi, bu minik canlıların, feromonlar aracılığıyla hayvanların davranışlarına etki edebileceğini düşünmektedir. Bu bizler için de önemli bir değerlendirmedir. Çünkü söz konusu feromonlar olduğunda birkaç milimetre boyutlarındaki sirke sineklerinden tutun, oldukça karmaşık bir canlı olan insana kadar birçok canlı benzer davranışları sergilemektedir. Dr. Serkan Karaismailoğlu’nun ”Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum” kitabında görücü usulü bakteriler olarak değerlendirdiği bu deney sayfasında dediği gibi:
Sabah yediğiniz tost, akşam eve dönerken otobüste gördüğünüz kişiden hoşlanmanıza neden olabilir. Çünkü yedikleriniz mikrobiyotanızı, mikrobiyotanız da sizi ve eşinizi belirleme potansiyeline sahiptir.
…
Mikrobiyota: Bitkilerden hayvanlara kadar üzerinde çalışılan tüm çok hücreli organizmalarda ve üzerinde bulunan “ortak, simbiyotik ve patojenik mikroorganizmaların ekolojik topluluklarıdır”. Mikrobiyota bakteriler, arkeler, protistler, mantarlar ve virüsleri içerir.
Feromon: Aynı türün üyeleri arasındaki sosyal ilişkileri düzenleyen kimyasal maddedir. Yunanca kökenli olan sözcük “hormon taşıyan” anlamına gelmektedir.