Sık sık kullandığımız, annemiz kızdığında da ‘Anne bit yavrusu demek.’ dediğimiz ‘’yavşak’’ kelimesini işleyeceğiz bugün. Eğer Facebook’un çağımız tarafından popüler olarak kullanıldığı dönemde yavşak kelimesinin “bit yavrusu” demek olduğunu yazan bir gönderiye denk gelmediyseniz anlamlarından birisinin bu olduğunu biz söyleyelim. Aslında bu iki kelimenin etimolojik olarak hiçbir bağlantısı yok. Böyle sanılmasının nedeni ise Türkçede kökenleri birbirinden farklı iki yavşak olması: Biri ‘bit yavrusu’, diğeri ise ‘sırnaşık, geveze’ anlamında.
Birincisi, yani bit yavrusu, ‘yapış-‘ fiilinden yapışak > yavşak şeklinde günümüze ulaşmıştır. Diğeri ise Eski Türkçede yaŋşamak ‘’çok ve yerli yersiz konuşmak’’ fiilinden -k ekiyle türemiştir. Tıpkı gevşemekten gevşek, tanımaktan tanık, gevremekten gevrek sözcüklerinde olduğu gibi. Bugün küfür ya da hakaret olarak kullandığımız yavşak, aslında ‘’çok ve boş konuşan’’ anlamında yaŋşak sözcüğü aslında. 20. Yüzyıla kadar Osmanlıca metinlerde genizli/nazal n ile yazılmış. 1901 yılında Şemsetttin Sami Kamus-ı Türki’de ‘’tatsız surette geveze, ağzı yayvan’’ olarak kaydetmiş bu kelimenin anlamını. Şu an pek rastlamasak da özellikle Anadolu’nun iç kesimlerindeki büyüklerimiz hâlâ bu ‘ŋ’ telaffuzuyla karşılaşabiliriz.
Uygurların bundan yaklaşık bin yıl önce yazdığı Türkçe metinlerde yaŋşak sözlemek ‘’boş ve gereksiz konuşup birini meşgul etmek’’ ve yaŋşak sav ‘’boş muhabbet’’ gibi örnekleri görebiliriz. Kelimenin geçtiği ilk yazılı kaynağı ise Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lugat-it Türk adlı eseri olarak gösteriyor bize S. Nişanyan. Eskiden yaŋşak (yavşak) başı diye bir deyimimiz bile varmış. Bu deyimlere Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’inde rastlayabiliriz. Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuz boyları kelimeyi unutmadan buralara kadar taşımışlar.
Yavşaklıktan ve yavşaklardan uzak olmak temennisiyle esen kalın…*
*Şirin,Hatice, Sözcük Hikayeleri : Sözlerde Saklı Kültür, 2019, İstanbul, Bilge Kültür-Sanat