Evet 14 numaralı odanın önündeyim. Heyecanlıyım, ellerimi sık sık pantolonuma silmeye çabalıyorum. Ne zaman yeni bir şey yapacak olsam böyle olur, bu yüzden artık önemsemiyorum.
Kapıyı çalıp cevap beklemeden içeri giriyorum. Bu alanda ilgileneceğim ilk hastam ama o bunu bilmiyor. Önce ona sonra kızı olduğunu tahmin ettiğim odadaki diğer kişiye bakarak “Merhaba.” diyorum. Karşılık veriyor her ikisi de, yaşlı adamın hiç gülmemesi dikkatimden kaçmıyor.
Ah evet yine başlıyoruz. İstemesem de her durumda empati kurarak yaşamak bazen gerçekten çok yorucu olabiliyor. Bir iki hafta, günde en fazla yarım saat beni görebilecek bu adamın hayatını biraz da olsa güzelleştirebilmeyi o kadar çok istiyorum ki o an. Çünkü, neden bilmiyorum ama yine içimden gelen o ses, bu insanın mutlu olmayı fazlasıyla hak ettiğini söylüyor.
Bu düşünceler zihnimden 5-10 saniye geçtikten sonra büyük bir sevecenlikle kendimi tanıtıyorum. Böyle davranmak tamamen içimden geliyor. Davranışlarımın karşılığını belki gözle görülür şekilde alamıyorum ama umurumda değil çünkü hissettiklerim çok daha farklı. Bana güvendiğini ya da güvenmek istediğini anlayabiliyorum, gözlerini gözlerimden ayırmıyor, muhtemelen o da benim hakkımda tahminlerde bulunuyor.
Verdiğim komutlar dışında odada hiç ses olmuyor ama gergin bir ortam da yok. Başlangıçtaki heyecanımın yerini yaşlı bir adamın hayatını öğrenme merakı alıyor. Buna rağmen o bahsetmeden sormak istemiyorum, rahatsız etmek ya da eğer varsa sorduğum konudaki bir travmasını hatırlatmayı hiç istemiyorum.
En son mimik egzersizlerine geçiyoruz, gülümseme ile bitiriyorum. Sadece verilen komutu gerçekleştirdiğini bilsem de gülümsediğini görmek beni mutlu ediyor.
Ertesi gün yine aynı şekilde geçiyor. Belki de tek fark kızının sorusu oluyor. Babasının, yaptırdığım egzersizlerden birinin mekanizmasını merak ettiğini söylüyor. Bu soru, her insan için çok bir şey ifade etmeyebilir ancak benim için öyle olmuyor. Yaşlı adam merak ediyor, anlamaya çalışıyor, kızıyla iletişim kuruyor ama en önemlisi umudunu kaybetmediğini hissettiriyor.
Üçüncü gün gittiğimde kızı odada yok. “Merhaba!” diyorum, o da gülümseyerek cevaplıyor beni. “Nasılsınız?” dediğimde, “Nasıl olayım kızım…” diyor hâlâ gülümseyerek. Kullandığı kelime sayısından cesaret alarak inmenin nasıl gerçekleştiğini soruyorum. 3 ay önce eşini kaybettiğini ve buna çok üzülmesinin asıl sebep olduğunu öğreniyorum.
Demek daha en başta gözlerine baktığımda hissettiğim ve kendisine üzüldüğü için olduğunu sandığım o his hakkında ne kadar yanılmışım. Gözlerine, hem bu acı kaybı hem de zamansız gerçekleşen ve tüm hayatını etkileyen bu talihsizliği bir arada sığdırmak zorunda kaldığını nasıl tahmin edebilirdim ki? Yaşlı adamı o an daha çok seviyorum, gücü için ve vazgeçmeyişi için…
Dördüncü gün bana emekli subay olduğunu söylüyor, bir de o dönemden birkaç fotoğrafını göstermek istiyor. Paylaşımlarımızın artması ne hoş… Yıllar önceki hâlini görmek içimi sızlatıyor, gülümseyerek bakıyorum, “Ne güzel.” diyebiliyorum yalnızca. İçimden “O zamanlar şu anı tahmin edebilir miydi?” diye geçiriyorum. Telefonunu geri verirken duvar kâğıdında eşiyle düğün fotoğraflarının olduğunu görüyorum.
Hayatın bu öngörülemez yanına bir kez daha tanık olduğum bu anı, daha o zamandan biliyorum ki hiç unutmayacağım.
Son günümüz gelene kadar her gün tüm enerjimle gidiyorum yanına ve onda her geçen gün daha fazla olduğunu fark ettiğim motivasyon artışı kimi zaman gözlerimin dolmasına sebep oluyor.
Ve o gün geliyor. Son gün olduğunu o bilmiyor. Egzersizlerin birçoğunu artık kendisinin de hatırladığını görmek benim için mutluluk verici bir gelişme oluyor.
Mimik egzersizlerine geçiyoruz. Gülümsüyorum, o da gülüyor. Sonra bir anda kahkaha atmaya başlıyor. Bu beklemediğim olay beni de güldürürken kızı da bize katılıyor. Bir süre böyle geçiyor, onu biraz daha izleyebilmek için süreci uzatıyorum.
“Hoşça kalın, kendinize çok iyi bakın … Bey.” diyorum, gözlerim dolu dolu. “Her şey için çok teşekkür ederim kızım.” diyor.
Bilmiyorum, bu yaşlı adamın hayatında bir yerim olabildi mi, aklında kalabildim mi onu da bilmiyorum. Bana kalırsa asıl önemli olan sağlığı için vermeye çalıştığım destek kadar ikimize ayrılan süre içerisinde onu mutlu edebildiğim anlara da sahip olabilmemizdi.
Benim için ise onun; farkında olmasa da hayata dair bana birçok şeyi yeniden hatırlatan, çok değerli bir insan olarak kalacağını söylememe gerek bile yok sanırım.
Biliyorsunuz hayat ihtimaller üzerine kurulu. Bazı insanlarla yollarınız kısa da olsa kesişir ve sizlere o insanların sizi, olumlu etkinizle hatırlayacağı bir hayat diliyorum.