Vaktimizi Yeterince İyi Değerlendiriyor Muyuz?
Vaktimi nasıl değerlendirmeliyim diye hiç düşündük mü? Ya da akşam yatmadan önce yarınınızı planlar mısınız?
İnsanların artık farkına varması gerekiyor aslında hayatın o kadar da uzun olmadığını. Herkesin bir gün sabaha güneşli günlere uyanamayacağının, çiçeklerin bizsiz açılacağının, kuşların sabahın erken saatlerinde bizsiz de ötebileceğinin farkına varması gerekiyor.
Bunca şeyi mademki biliyoruz neden hâlen yatağımızın üzerinde yüz üstü yatıp elimizde telefonumuz vakit öldürüyoruz? Niye hayatın güzelliklerinin farkına varmayı, yeni insanlarla tanışmayı, yeni kitaplar okumayı ve yeni şarkılar keşfetmeyi denemiyoruz?
Neden bu güzelliklerin olduğu bilincinde olmamıza rağmen hâlen oturarak ya da yatarak vaktimizi ısrarla gereksiz yere harcamakta bu kadar direniyoruz aklım almıyor…
Uykuya, internette saatlerce takılmaya her zaman vaktimiz olabilir ama spor yapmayı ya da bize sunulan farklı imkânları bir daha bulur muyuz? Pek de emin değilim açıkçası.
Bu nedenle ilk olarak hayatımızın elbet bir gün son bulacağının bilincinde olmamız gerekir.
Ben “Gidin de saatlerce kitap okuyun, internete hiç takılmayın ya da kişisel zevklerinizi ihmal edin.” demiyorum. Benim demek istediğim internette takılmak için vaktin varsa başka aktivitelere; seni topluma kazandıracak, herkes tarafından olumlu bir yanıt alabilirsiniz yani kısacası arkadaşlar hayatın bu kadar güzellikleri, doğanın, tabiatın bize sunduğu bu kadar imkân, olanak varken neden hayatımızı bir evin kuytuda kalmış bir odasında yatmakla geçirelim? Yatmak ile kastettiğim her zaman uyku hâli değil.
Benim kastettiğim bireyin kendini kişisel olarak geliştirmekten kendini yoksun bırakması, kişinin kendisine yapabileceği en büyük haksızlıkların başında yer alıyor.
Ben kimseyi sıkboğaz etmiyorum ya da sürekli “Kitap oku, eğitim ve öğretim ile ilgilen.” de demiyorum sadece hayatın bize sunduğu fırsatları geri çevirmemek için elimizden geleni yapmak gerektiğini belirtiyorum.
Velhasıl arkadaşlar ben böyle yaşlı, hep nutuk çeken birisi değilim. Bir bakıma böyle insanlarla pek de bir diyalogum da yok. Bunu sevmiyor ya da istemediğimizden değil de bunların farkında olduğum için böyle diyorumdur. Belki de başka nedendendir. Herkes farklı yorumlayabilir ama önemli olanın kişinin kendisinin ne yaptığının farkında olmasıdır. Bunu yaparken de kendini büyütüp yüceltmeden yapmak en iyisi ve benim bunu yazdığım zaman kendime hatırlatmak istediğim şey “kendimin daha yirmi yaşında bir birey olduğumu hatırlatmak” oluyor çünkü ileride bu yazdığım yazıyı görünce gelişme mi yaşamışım yoksa gerilemiş miyim diye kontrol etmek istiyorum bir yandan. Uzun lafın kısası vaktimizin kıymetini bilip halkımız ve yaşam şartları iyi olmayan milletimiz için en iyi ülkeyi armağan etmektir.