Sonunda yılın en çok beklenen anına geldik, en büyük sahneye giden yolda NBA playoff’ları yaklaşık 2 hafta önce başladı ve ilk turu geride bıraktık. Daha şimdiden tarihin en ilgi çekici ve eğlenceli playoff’larından biri oluyor. Jimmy Butler efsanesi ile 8. sıradan girdiği turda ilk sıradaki Bucks’ı eleyerek tüm dünyayı şoka uğratan Miami Heat, çok uzun bir hasret sonrası ilk turu geçmeyi başarıp Madison Square Garden seyircisine hak ettiği heyecanı veren New York Knicks, neredeyse 40 yaşına gelmiş olmasına rağmen hâlâ en üst seviyede performans verebilen LeBron James ve Stephen Curry’nin büyüleyici performansları basketbolseverlere muhteşem bir 2 hafta sundu. Bu yazımda hem playoff’ların ilk turunu hem de yarı finaldeki eşleşmelerden ne beklememiz gerektiğinden bahsedeceğim. Batı Konferansı’ndan başlamak gerekirse son 10 yılın en büyük hanedanı Golden State Warriors ve tutkulu seyircisine 17 sene sonra playoff vererek bu anlamda NBA’in en uzun serisini bitiren Sacramento Kings arasındaki eşleşme şüphesiz olarak en heyecanlı eşleşmeydi. Bu iki takımın Kaliforniya’da bulunmasından dolayı da arada farklı bir tatlı rekabet olduğunu da söyleyelim. İlk 2 maçta “Light The Beam” mottosuyla muhteşem bir atmosfer yaratan seyircisinin de desteğiyle genç ve başarıya aç Kings takımı 2-0’lık bir üstünlük yakalamıştı ancak hemen hemen herkes Warriors’a güveniyordu ve Curry’nin bir şekilde bu seriyi alacağını düşünüyordu. 6. maça gelindiğinde Warriors 3-2 öndeydi ve şampiyon bir kimliğe sahip olmalarına rağmen bu sezon deplasmanda tüm maçlarda sadece 11 galibiyet alabilen Warriors 5. maçı Sacramento’da kazanınca artık herkes seriyi kapattıklarını düşünüyordu. Ancak Kings tüm seride olduğu gibi büyük bir olgunluk ve istek gösterip geri adım atmadı hatta öyle ki bu sezon ligin en “clutch” oyuncusu olan ve ilk 4 maçta harika bir liderlik yapıp Curry gibi bir efsaneyle kafa kafaya oynamaya çalışan De’Aaron Fox 5 ve 6. maçı parmağında ciddi bir sakatlık olmasına rağmen oynadı ve gayet de iyi bir performans verdi. Fox’ın bu seride yaptıkları çok özeldi ve Sacramento’yu ileride de bu seviyede tutacak gibi gözüküyor. İlk 2 maçta çaylak duvarına çarpmasına rağmen hemen toparlanan ve inanılmaz olgun bir oyun sergileyen, sadece şutör olarak değil içeriye girerek de pek çok pozisyonu bitiren Keegan Murray, lige Charlotte’da büyük umutlarla giren ancak beklenilen seviyeye gelmesi ancak geçen sezon Lakers’la başlayabilen Malik Monk ve Sabonis’in performansları 7. maç öncesi seriye damga vuran faktörler arasındaydı. Sacramento Kings’in koçunun yıllarca Warriors’ta yardımcı koçluk görevi yapan ve bu sezon Yılın En İyi Koçu Ödülü’nü kazanan Mike Brown olması da ayrı bir tesadüftü. 7. maç ise ilk yarıda çok rekabetçi geçmesine rağmen, Warriors’ın klasik 3. çeyrek dominasyonu ve özellikle seri boyunca ribaundlarda âdeta Kings’i tek başına ezen Warriors’ın pivotu Kevon Looney’nin destansı performansıyla birlikte farklı bir noktaya geldi ve sonrasında ise ne olduğunu herkes biliyor, Stephen Wardell Curry… 7. maçlar tarihinde en çok sayı atan oyuncu unvanını tam 50 sayı ile eline geçiren Stephen Curry, efsanevi kariyerine yeni bir bölüm daha ekledi. Açıkcası Curry çok büyük bir oyuncu olduğundan dolayı artık ne yaparsa yapsın pek şaşırtmıyor ama görkemli kariyerinin belki de en zirve noktasına çıkmış durumda. Curry’nin bu şaheseri ile Warriors çok rahat kazanarak, 3-1 geriye düşüp elenmenin eşiğine geldiği seriden çıkmayı başardı. Sacramento’yu da gösterdiği yüreklilikten dolayı rotasyonda olan 8-9 oyuncusunu, Mike Brown’ı ve Golden 1 Center’ı apayrı bir ortama çeviren Sacramento Kings taraftarını da tebrik etmek gerek. Los Angeles Lakers ise Şubat ayındaki akılalmaz derecedeki doğru takaslardan sonra zaten yükselişte olan bir takımdı ve her zaman olduğu gibi LeBron’un 5. maç hariç taşıyıcı oyunu, Anthony Davis’in pota altında kurduğu dominasyonla ligin en nefret edilen takımı olan Memphis Grizzlies’ı 4-2 ile geçti. Lakers ile ilgili belirtmek istediğim en önemli nokta ise, LeBron’un oyunu ve skoru domine etmeden de takıma nasıl seviye atlattığı. Zaten artık zirveye çıkan asist özelliği ve diğer liderlikleri sayesinde diğer oyuncuların işini kolaylaştırıyor. Hatta dikkat ederseniz sempatik oyuncu Austin Reaves’in de harika bir sezon geçirip bu turda da buna devam etmesinde LeBron’un bu rolü oldukça fazla. Yarı finalde izleyeceğimiz Warriors- Lakers eşleşmesi ise belki de NBA için en iyi senaryo oldu. LeBron-Curry rekabeti, en çok taraftarı olan ve ilgi çeken takımlardan ikisi olmaları vs. gibi faktörlerle bu seri reyting rekorları kıracak gibi. Eğer Curry bu seriyi de kazanırsa adı artık ciddi ciddi goat tartışmalarında bile geçebilir. Diğer seri ise ilk turda rakiplerini nispeten rahat geçen Kevin Durant ve Devin Booker’lı süper takım Phoenix Suns ile normal sezonun birincisi ve artık son 2 sezonun MVP’si olan Nikola Jokic’e sahip olmasına rağmen bir türlü istediği nokta olan NBA finaline çıkamayan ama inanılmaz bir hücum potansiyeli olan Denver Nuggets. Nitekim Jamal Murray’nin de 18 aylık sakatlığından sonra artık bu playoff’larda yavaş yavaş eski hâline döndüğünü ilk maçtaki muazzam performansıyla tekrar gösterdi. Bu yazı çıktığında seride 1-2 maç oynanmış ve başka bir noktada olabilir ancak ilk maç itibarıyla söylenebilecek şey Suns elbette süperstarları sayesinde Nuggets’ın hücumuna cevap verebilir ama özellikle savunmadaki devamlılıkları ve bench katkıları soru işareti. Serinin kilit noktası bunlar olacak, umarım beklentiye uygun bir şekilde harika bir seri olur. Kısaca Doğu Konferansı’ndan da bahsetmek gerekirse yarı finalde eşleşen ve hem geçmişte hem de bu sezon ne zaman oynasalar Boston Celtics’in âdeta ders verdiği Philadelphia 76ers eşleşmesinde yine favori taraf Celtics. Özellikle MVP olması beklenen Embiid’in diz sakatlığı yüzünden ilk 2 maçta oynaması şüpheli ve elbette onun olmadığı bir senaryoda Celtics en fazla 5 maç sonunda turu geçer. Diğer eşleşme olan ve 90’larda aralarındaki rekabetten dolayı o döneme damga vuran ve bize 90’lar basketbolunu tekrar izlettirecek olan Knicks-Heat eşleşmesini ve bu iki takımı anlatmak ise sayfalar sürer. Normal sezonu 8. sırada bitiren ve korkunç bir görüntü sergileyen Heat’in Milwaukee’yi elemesi küçük çaplı bir sportif mucize ve Jimmy Butler şaheseri. Michael Jordan’ın oğlu olarak nitelendirilen Jimmy Butler, Heat’i tek başına taşıdı ve tarihin en etkileyici ilk tur performansına imza attı. Knicks’e ise ben yazdan beri güveniyordum. Jalen Brunson’ı aldıkları için onlarla dalga geçenlere en güzel cevabı verdiler ve beklentileri yüksek olan Cleveland’ı âdeta darmadağın ettiler. Bu seride ilk maçı Heat kazandı ve çok fazla tarihi ana MSG atmosferinin de etkisiyle tanıklık edeceğiz gibi. Tüm okuyucularıma teşekkür ediyorum, sağlıklı ve mutlu kalın.
Abonelik
0 Yorumlar