Mona Lisa

Sergilendiği Müze: Louvre Müzesi/ Paris, Fransa
Asırlardır herkesin kafasını kurcalayan, tablo denince akla ilk gelen eser… İşte karşınızda Da Vinci’nin efsanevi eseri Mona Lisa.
Da Vinci yalnızca bir ressam değil aynı zamanda tıpkı Raphael gibi bir Rönesans adamıydı. Rönesans Dönemi sanat tarihçileri açısından takdir edilen bir dönemdir çünkü sanatçılar sadece bir alanda kendilerini var etmiyor; matematik, müzik, mimari, astronomi, jeoloji gibi çok çeşitli dallarda da kendilerini eğitiyorlardı. Da Vinci de bu alanların birçoğunda fikir sahibi bir entelektüeldir.
1503-1506 yılları arasında yapıldığı rivayet edilen eser, sırrını tablodaki kadının esrarengiz gülümsemesinden alır. Tablodaki kadının gözleri, tabloya bakan kişi ne yöne gitse onu izliyor gibidir. Bu yönleri ile sanatçılar ve sanat tarihçileri Mona Lisa’nın sırrını hala çözebilmiş değiller. Fakat söylenenlere göre Mona Lisa’nın gülüşünü o an resme bakan kişi kendi ruh haline göre algılıyor. Yani keyfi yerinde olan bir kişi Mona Lisa’yı mutlu bir gülümse ile akşamüstü saatinde gün batımı sırasında ölümü anımsayan bir kişi ise hüzünlü bir şekilde görüyor.
Bu tabloyu gören insanlar; internetten görmek ve gerçekte görmek arasında dağlar kadar fark olduğunu, gerçek görünümünün sanal görünümüyle uzaktan yakından alakası olmadığından bahsediyorlar. Umarım bir gün yolunuz Fransa’ya düşer ve Mona Lisa’yı dünya gözüyle görürsünüz…
Çığlık

Sergilendiği Müze: Munch Museum/ Oslo, Norveç
Edward Munch, Norveçli ekspresyonist bir ressamdır. Çığlık onun en tanınmış tablosudur ve günümüzün Mona Lisa’sı olarak nitelendirilir. Bu tablonun ilk adı ”Umutsuzluk”tur. Munch; aşk, hayat, ölüm, korku, hüzün gibi insanlığı asırlardır ilgilendiren konuları işlemiştir. Ressam, Çığlık resmini çizdiği sırada günlüğüne bu tablonun ortaya çıkışı ile ilgili bazı anekdotlar eklemiştir. Ressam iki arkadaşı ile beraber resimde yansıtılmış köprüde yürüyor ve bu sırada güneş batıyor, kendini bitkin hissediyor ve tırabzanlara yaslanıyor. Aslında ressam burada doğanın çığlığını hissettiğini bizlere aktarmaya çalışmıştır. Munch’un resmi yaparken hasta olması, yorgunluğunun sebebinin bu hastalık olduğunu düşündürüyor.
Başka bir söylentiye göre tabloda tasvir edilen köprünün yakınlarında bir mevkide bir mezbaha bulunduğu ve kesilen hayvanların resimde betimlendiği şeklindedir.
Yıldızlı Gece

Sergilendiği Müze: Museum of Modern Art/ New York, ABD
Günümüzün epey ünlü ve ilginç ressamlarından Van Gogh ve onun kafaları karıştıran Yıldızlı Gece tablosu ile karşı karşıyayız. Van Gogh’un hayatı büyük trajedilerle doludur ve kendisi zihinsel rahatsızlıklara sahiptir. Henüz 37 yaşında iken kafasına sıkmak suretiyle intihar etmiştir. Van Gogh, Yıldızlı Gece’yi çizdiği sırada Fransa’da bir akıl hastanesinde kalıyordu ve kardeşi Theo ile düzenli olarak mektuplaşıyordu. Van Gogh, Theo’ya yazdığı mektuplardan birinde Yıldızlı Gece tablosu ile ilgili olarak şunları yazmıştı: ”Demir parmaklıklı penceremde adeta bir buğday tarlası görüyorum. Sabahları ise gün doğumunu tüm ihtişamı ile izliyorum.” Evet yanlış anlamadınız. Yıldızlı Gece’deki manzara Van Gogh’un kaldığı akıl hastanesinin penceresinden gördüğü manzara… Lakin ressam tablosunu yaparken gerçeğe pek sadık kalmamış. İlginç bir tespit olarak çizer resimde akıl hastanesinin demir parmaklıklarını tasvir etmemiştir. Bu durum onun özgürlüğe ne kadar özlem duyduğunun bir göstergesi olabilir.
Tabloda bulunan selvi ağacı çoğunlukla mezarlıklarda bulunması sebebi ile ölümü betimleyen bir bitkidir. Belki de intiharını anlatmaya çalışmıştı…
Sanatçıların çoğunda olduğu gibi Van Gogh’un da değeri hayatta iken anlaşılmadı. Hayatta iken sadece iki eserinin çok ucuz fiyatlarla satıldığı bilinmektedir. Bu tablo günümüzde ise sanatçılara ve tasarımlara ilham veriyor…