Bu kaçıncı ilaç artık, yok mu bunun bir çaresi? Bu da derman olmazsa tüm ümidimi yitirmiş bir şekilde ilerleyen tıptan medet ummayı keseceğim. Sonrası alternatif tıp veya kaderine razı olmaktır. “Tok şekilde tek seferde yutunuz.” Evet kardeşim aynen. Seni görelim bakalım. Ne marifetlerin varmış.
“Ne dedi doktor? Yine yeni bir ilaç mı verdiler?” “Evet, evet öyle oldu. Bu son seferim artık. Doktorlar son ziyaretlerimi görebiliyor, her biri, zaten şu tarihte aynı şikayetle gelmişsin, diyor.” “İlacın ismi ne, bakalım internetten neyin nesiymiş?” “Hatırlamıyorum ki ismini. Dur girişte dolabın üstüne bırakmıştım, getireyim.”
“Evde unutmuşum sanırım. Yani umarım öyledir de yolda gelirken düşmemiştir. Yoksa başımız ağrıyacak.”
“Aynen buldum buldum, evde bırakmışım. Çıkarken alırım diye koymuştum. Orada kalmış. Artık kafa da kalmadı bende.”
“Evdeyim kardeşim. Evet, uyuyordum da sorun yok. Ne demek ne uyuması? Bugün cumartesi ve benim tatil günüm. Uyumak istedim uyudum. Kahvaltı mı yapacaktık? Hay Allah unuttum ben onu. Evet, evet dün gece de hatırlatmıştın oysaki.”
“Arkadaşlar kusura bakmayın. Nasıl oldu gerçekten bilmiyorum. Bu hafta yoğun geçmemişti. Ona rağmen bu unutkanlık nedendir bilmiyorum.”
“Sinan senin son zamanlarda bu kadar unutkan olman ve bu unutkanlığın sıradan bir insanlık hâline göre epey sık olması neden sence?” “Ne demek o şimdi? Bir şey mi demek istiyorsun?” “Yani kısmen öyle abi. Ben bilmem tabii. Sonuçta neler yaşıyorsun bilemeyiz. İnsanların hayatı gördüklerimizden ibaret değil. Bir kişi herkese karşı aynı değildir. Aynalar bile herkese farklı yüzünü gösterir.” “Bak bak sözlere bak. Sen neyi kastediyorsun onu söyle.” “Sana yazılan ilaçların sonuncusu. Sen eve gidince ilacı buldum diye arayıp ismini söyleyince ben biraz araştırdım. Daha sonra başımıza gelen olaylar sonrasında tekrar baktım ve unutkanlık maddesinin yan etkileri arasında olduğunu gördüm. O etki ve senin birçok unutkanlık hadisesini yaşamış olmanla bağdaştırdım. Sen ne dersin bilmiyorum.” “Aslında doğru diyorsun. Baktığımızda ilacı yazdırdığımdan ve kullanmaya başladığımdan beri unutkanlığım sıklaştı. Bunu doktora danışayım bari.”
“Şimdi girdim eve. Doktor doğrudur, dedi. Unutkanlık yan etkileri arasındadır ama herkeste görülmeyebilir diye belirtmemiştim, dedi.
…
Aynen öyle de yapabilirim ya da şöyle yaparım diye düşündüm, aldığımdan beri derdime deva olmadı atayım bir kenara, bir süre kullanmayayım. En azından unutkanlığıma çelme takmış olurum.”
“Nerede bu ilaç? Neredesin, nerede!”
“Sinan, Sinan. Beni duyabiliyor musun? Gözlerin aç birader, ses ver. Ne yaptın oğlum, aklın yerinde mi? İçilir mi o kadar ilaç? Hani bir kenara atarım diyordun?” “Gizem, Gizem’i gördüm Alper. Onu gördüm. Ne yapabilirdim başka? Nasıl unutabilirim diye düşündüm. Bu ilaç tam aradığım şeydi o sıra. Unutturan ilaç değil mi bu? Etkisi benim üzerimde fazla değil mi zaten? Koşa koşa eve gittim ve ilacı aradım Alper. Sonrası yok. Buradaydın gözümü açtığımda.”
Gördün mü? Ah benim güzel kardeşim. Gizem’in vefatından sonra sakinleştirici ilaç aldın ama yan etkisi değildi ki unutkanlık. Devasıydı o. Unutmalısın o kızı. Mümkün mü bilmiyorum. Aşka düşen kurtulabilmiş mi? Aşk ağır yüktür, herkes taşıyamaz. Ne canlar eziliyor altında. Ne fedakarlıklar yapılıyor uğruna.