Bugüne kadar burada Türk ekonomisi üzerine pek çok şey yazdım ve bugün de bir yenisini yazıyorum. Önceki yazılarıma profilimden ulaşabilirsiniz, okumanızın faydası olacaktır. Beni en üzen şey şudur: Ekonomi üzerine yazdığım ilk yazıyı bundan 6-7 ay önce yazmıştım fakat o zamandan bu zamana yazdığım her yazıda durumun bir öncekinden daha kötü olduğunu söylemek zorunda kalmıştım. Bugün de bunu söylemek zorunda kalacağım. Durum bir öncekinden kötü ve daha da kötüye gidiyor. Bu söylediğim şeyler kendi yorumlarım değildir, tamamen bilimsel verilere dayanarak söylediğim şeylerdir. Birazdan bu verileri hep beraber inceleyeceğiz.
Türk ekonomisi son 5 yıldır her anlamda ciddi şekilde gerilemeye başlamıştı fakat pandemi sürecinin başlamasıyla beraber gerçekten ciddi bir kriz hâlini aldı. Şu anda geldiğimiz noktada ise ne yapılacağı çok önemlidir çünkü geri dönülemez bir noktaya doğru yaklaşıyoruz. Herkes bunun farkında olmak zorundadır çünkü bu geri dönülemezlik hepimizin hayatını etkiliyor. Bu geri dönülemezlik özellikle bunu okuyan çoğu gencin geleceğini doğrudan etkiliyor.
Türkiye uzun zamandır bir döviz/kur sorunu ile karşı karşıyadır ve bu sorunu çözmekten çok uzaktadır. Bu sorunu çözmek için farklı yöntemler uygulandı, bunlardan birisi de düşük faiz politikası oldu ancak bu politika işe yaramadı ve neden yaramadığını önceki yazılarımda anlatmıştım. Düşük faiz, kurun yükselişini engellemeyince hatta tam aksine yükselmesine sebep olunca farklı bir yolla kurun yükselişi engellenmeye çalışıldı o da Merkez Bankası’nda bulunan 128 milyar dolarlık döviz rezervlerini eritmek oldu. Nitekim bir süre bu rezervler sayesinde düşük faiz ortamında yükseliş baskılanabildi ancak ortada bir sorun vardı, o da şuydu: Bu rezervler bir gün bitecekti ve o gün geldi. Mevcut durumda Merkez Bankası’nın döviz rezervleri eksiye inmiş vaziyettedir ve bu ciddi bir sorundur çünkü dövizin yükselişine karşı artık kullanabileceğimiz silahlar azaldığı gibi acil durumlarda kullanılacak bir rezerv de kalmadı.
Düşük faiz politikasının işe yaramadığı görülünce Naci Ağbal Merkez Bankası başkanlığına getirildi ve son 6-7 ayda faizin yükselmesini sağladı. Yüksek faiz daha önce de söylediğimiz gibi işe yaradı ve doları 7’li seviyelerde tutmayı başardı ancak Naci Ağbal’ın gece yarısı görevden alınması üzerine ve faizin yeniden indirileceği sinyalleri verilmesi yüzünden dolar bir anda kendini 8’li seviyelerin üzerine attı ve şu anda o seviyelere yerleşmiş durumda. Naci Ağbal’ın görevden alınması ve düşük faiz sinyallerinin verilmesi bizim için ciddi bir sorun doğurdu. Aynı anda hem yüksek faiz hem de yüksek kur ile karşı karşıya kaldık ki isteseniz bile başarabileceğiniz bir şey değildir bu. Bu iki durumun bir araya gelmesi bize başka bir sorun doğuruyor; o da yüksek enflasyon, daha doğrusu daha yüksek enflasyon. Burada ufak bir parantez açmak isterim, normal şartlarda bir Merkez Bankası başkanı her 3 ayda bir değiştirilemez, değiştirilmemeli. Bu ciddi bir hatadır ve biz bunu en net şekilde Naci Ağbal görevden alındığında gördük. Diğer ülkelerde 20 yıl görevde kalan Merkez Bankası başkanları var ve bunun çok mantıklı ve basit bir sebebi var: Bir Merkez Bankası başkanı bulmak kolay bir iş değildir de o yüzden. Bu iş ciddi bir iştir, öyle her iktisat okuyanın yapabileceği bir iş değildir. Türkiye’de sanıldığı gibi Merkez Bankası başkanlığı yapacak 100 tane adam yok, en fazla 4-5 adam vardır. O hâlde şunu bir soralım, her 3 ayda bir Merkez Bankası değiştirirsen her seferinde oraya getirecek kadar nitelikli bir adam bulabilir misin? İmkânı yok.
Yeniden konuya dönecek olursak yüksek faiz ve yüksek kur ile karşı karşıyayız ve işin en kötü tarafı hiçbir silahımızın kalmamış olması. Şimdi bir düşünelim, doları biz neyle tutabiliriz? Rezervleri eriterek tutabilirdik ancak öyle bir rezerv kalmadı. Faizi yükseltebiliriz ama çok yüksek zaten ve artık Merkez Bankası’na güven kalmadığı için işe yarayacağı da şüpheli. İhracat ile tutabiliriz ama yeterli gelmeyecektir. Turizm maalesef pandemiden dolayı yeterli gelmeyecektir. Sıcak para ve yatırım Türkiye’ye tabii ki gelmeyecektir. O zaman buradan bir sonuca varmamız gerekiyor, bizim dövize karşı silahımız kalmadı ve bu gerçekten çok acınası bir durum. Artı olarak bir de risklerden bahsetmemiz gerekirse ABD Başkanı Biden bize karşı sert bir politika ile başladı ve Rusya-Ukrayna krizi patlak vermek üzere. Bu riskleri de eklediğiniz zaman ortaya bir facia çıkıyor. Türkiye ilerleyen günlerde ekonomik anlamda çok sert problemler yaşayacak, kurun yükselişi durdurulamayacak artık. Enflasyon çok ciddi seviyelere çıkacak, hepimiz özellikle elektronik eşyalarımıza güzelce baksak iyi ederiz çünkü bir yenisini muhtemelen alamayacağız. İthal ayakkabınız, giysiniz varsa iyice bakın çünkü bir yenisini almakta zorlanacaksınız. Geleceğin Türkiye’si şimdilik böyle gözüküyor.
Peki ne yaparsak bu durum düzelir? Bundan defalarca kez bahsettik ama gene bahsetmek gerekirse reform yapmak zorundayız. Hukuk anlamında, özgürlük anlamında ciddi reformlar yapmak zorundayız. Ekonomik anlamda kabul edilmiş gerçeklerle inatlaşmamalıyız. Düşük faizin kurun yükselişini engellediği kaç yerde görülmüş ki sen faizi düşürerek bunu engelleyebileceğini düşünüyorsun? Kabul edilmiş gerçeklere zıt şeyler yapmanın bir mantığı yok.
Son olarak kripto paralara değinmezsem çok içimde kalır. Son zamanlarda bildiğiniz gibi kripto para borsalarından gelen çok fazla dolandırıcılık ve batma haberleriyle karşı karşıya kaldık. Bu aslında son derece beklenen bir şeydi, eğer bugün olmasaydı yarın mutlaka olacaktı çünkü bu kurumlar denetlenmiyordu. Ben sokakta rastgele bir şeyler satsam zabıta gelir benim canıma okur fakat milyar dolarlık hacme sahip kurumlar devlet tarafından denetlenmiyordu. Bu noktada bu işin ilk sorumlusu devlettir. Bunun dışında kripto paraların risklerinden daha önce bahsetmiştim, sırf kripto paralar üzerine bir yazım var. Gördüğünüz üzere geçen hafta içerisinde piyasada eksi yönde %30’lara varan değişimler yaşadık ve benim çevremde bu sert düşüşte batan çok insan var. Kripto para yazımda da söylediğim gibi hareketler serttir ve bunu bir kez daha bize gösterdi.
Sonuç olarak ekonomik olarak durum çok kötü ve çok daha kötü olmaya doğru ilerliyor. Bu konuda kendi tedbirlerinizi alınız, almanız gereken bir şey varsa ertelemeden almaya çalışınız çünkü ilerleyen dönemde almakta ciddi anlamda zorlanacaksınız. Paranızı çok riskli yatırım araçlarına koyarak kaybetme riskini almamanız sizin için iyi olur çünkü o paraya ilerleyen dönemde ihtiyacınız olacak. İllaki ben paramın değerini korumak istiyorum diyorsanız bütün yazı boyunca bahsettiğimiz gibi doların yükselişini engellemek zor. Faiz %19 seviyesinde en garanti yatırım aracıdır. Altın da fena değil ancak kripto paralar gibi çok riskli araçlarda oynayacaksanız lütfen düşük meblağlarla, kaybettiğiniz takdirde sizi etkilemeyecek meblağlar ile oynayın.
Okuduğunuz için teşekkürler.