Anadolu Rock türünün tohumlarını atan Altın Mikrofon Yarışması, 1968’den 1972’ye kadar düzenlenmiyor. 1972’de Günaydın gazetesinin çabalarıyla bir kez daha yapılıyor ama aynı etkiyi gösteremiyor. 1979 yılında ise Saklambaç gazetesi tarafından bir kez daha düzenleniyor ama tarihin tozlu sayfalarına karışmaktan kurtulamıyor.
1972 yılında yapılan yarışma Edip Akbayram gibi çok önemli bir ismi Türk Müziği’ne kazandırmış ama yine 65-68 yılları arasındaki etkisini kaybetmiştir. Buna rağmen 70’lerde Anadolu Rock alıp başını gitmiştir. Anadolu Rock, bu yarışmanın desteğiyle çok kısa bir sürede büyük bir mesafe kat etmiş ve geniş kitlelere sesini duyurabilmiştir. Yarışmaya artık gerek kalmamış bile diyebiliriz. Başını Erkin Koray, Cem Karaca, Selda Bağcan, Barış Manço ve Moğollar’ın çektiği bu tür, kısa süre içerisinde harikulade eserler vermiştir. Bu isimler dışında Üç Hürel, Grup Bunalım, Ersen ve Dadaşlar, Hardal, 21.Peron gibi birçok grup da önemli eserler vermiştir.
Bu müzik türü gücünü çoğunlukla türkülerden alıyor. Türkülerin yeniden geri dönüşü diyebiliriz. Aşık Veysel, Aşık Mahsuni Şerif, Karacaoğlan, Neşet Ertaş gibi değerli ozanların parçaları yeniden yorumlanıyor. Toprakla halk arasındaki ilişkinin daha da güçlendiği bir sanatsal dönem haline geliyor.
Moğollar – Dağ ve Çocuk
Moğollar daha önceki dönemlerde de olmasına rağmen Dağ ve Çocuk, müzik tarihimiz için çok önemli bir parçadır. Sözü ve bestesi de özgün, Batı enstrümanlarıyla yorumlanmış ilk eserimizdir.
Bu parçayla birlikte 1970 sonrası Türk Müziği’nde yeni bir sayfa açılıyor. Var olan parçaların yeniden yorumlanması yerine, yeni özgün eserler ortaya çıkmaya başlıyor.
Moğollar’ın Garip Çoban şarkısının tamamı Playstation’ın global lansman reklamında kullanılmıştır.
Mazhar ve Fuat – Adımız Miskindir Bizim
Biz onları Mazhar, Fuat, Özkan olarak biliyoruz ama öncesinde Mazhar ve Fuat olarak eserler veriyorlar. Yunus Emre’nin sözlerinin bestelendiği bir parçadır Adımız Miskindir Bizim. Amerikalı rap şarkıcısı Action Brenson, Easy Rider şarkısında bu parçanın müziğini “sample” olarak kullanmıştır.
Zafer Dilek – Yekte
Zafer Dilek’in eserlerini aslında hepimiz biliyoruz ama adını pek bilmiyoruz. Kemal Sunal’ın birçok filminden Zafer Dilek’in eserlerine aşinayız. Müzik dünyamızın gizli saklı efsanelerindendir.
Cem Karaca ve Dervişan – Tamirci Çırağı
70’ler ilerlerken artık Türkiye’de sosyal hareketlerin yükseldiğini ve sol kanadın güçlendiğini görüyoruz. Cem Karaca burada çok önemli bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Cem Karaca ilk başlarda öyle olmasa da gitgide aktivist bir pozisyon alıyor. Bu yüzden birçok grup üyesi Cem Karaca’yla yollarını ayırıyor ve bu sebeple Cem Karaca’nın bir sürü grubu vardır.
Türkiye’de sosyal hareketler güçleniyor ve sendikalar kuruluyor, haklarını arıyorlar. İşçi yürüyüşleri ve isyanları olurken Cem Karaca tam merkezde beliriyor.
Şarkının yer aldığı 45’lik plağın A yüzünde, “Yapıtı tüm ulus emekçilerine adıyoruz.” yazmaktadır.
Selda Bağcan – Yaz Gazeteci Yaz
Dönemin protest sanatçılarından olan Selda Bağcan, bu şarkıyla; Batı’daki güzel şeyleri yazarken Doğu’daki gerçekleri atlayan gazetecilere isyan ediyor. Şarkı aynı zamanda Türkiye’nin acı halini, dramını, çilesini anlatmakta. Sözleri Aşık Mahsuni’ye aittir.
Selda Bağcan – İnce İnce Bir Kar Yağar
Doğuda köylülerin sudan, okuldan ve her türlü kaynaktan yoksunluğuna değiniyor şarkı. Selda Bağcan’ın görkemli ama acılı sesi gönlümüzü değirmen taşının arasında eziyor sanki.
Bu türe ait, dünyada en çok bilinen eserlerden biridir. Yurt dışında yabancı bir müzisyenin, başka hiçbir Türk sanatçıdan bahsetmeden sadece “Do you know Selda Bağcan?” diye sorması sizi ne kadar şaşırtırdı? Konu Selda Bağcan olunca şaşırtmamalı. Yüzüklerin Efendisi filminde Frodo’yu canlandıran Elijah Wood’un Selda Bağcan’a ne kadar hayran olduğunu biliyoruz. Özellikle Kanada’dan yayın yapan radyoların programlarında defalarca bu şarkıya denk gelebilirsiniz.
Cem Karaca ve Dervişan – Maden Ocağının Dibinde
Maden ocağının dibinde bir sen varsın direnen diyor Cem Karaca. Bu direnme aksiyonu her tarafta yükselen bir eğilim diyebiliriz Türkiye’de. Tabii ki tek taraflı değil. 70’lerin sonuna gelindiğinde sağ ve sol fraksiyonları birbirleriyle çok ciddi çarpışmaya başlıyor. Artık ortalık kana bulanıyor. Gitgide yükselen bir şiddet sarmalı var Türkiye’de.
Bu durum Türkiye’de kaçınılmaz sonu getiriyor.