”Türk Psikologlar Derneği’nin etik yönetmeliğine bakıldığında, ‘Dürüstlük’ ilkesi uyarınca, psikolog bilimsel, eğitsel ya da uygulamalı çalışmalarında doğruluk, dürüstlük ve tarafsızlık ilkelerini benimser. Psikolog hizmet verdiği kişileri yanıltmaktan, kandırmaktan, aldatarak zarar vermekten ya da bilerek doğruları gizlemekten kaçınır. Psikolog araştırma, eğitim ve uygulamada dürüstlüğü sağlamak için çalışır (TPD, 2004).”
Three Identical Strangers (2018), Dr. Peter Neubauer’in kontrolü altında gerçekleştirilen, sonuçları 2065 yılına kadar Yale Üniversitesi arşivinde saklı kalacak bir deneyi anlatan film tadında bir belgeseldir. Robert, Eddy ve David isimli üçüz kardeşler New York Louise Wise Evlatlık Edinme Merkezi’nden sırasıyla varlıklı, orta sınıf, işçi sınıfı ailelere evlatlık verilir. Merkez, aileler hakkında tüm bilgilerden haberdardır çünkü aileler 1 yıl önce aynı merkezden bir kız çocuğu evlat edinir. Yani farklı sosyoekonomik koşul ve ebeveyn tutumuna sahip ailelere “dağıtılan” bu çocukların, kendilerinden 1 yaş büyük ablaları vardır. Deneyden bihaber olan aileler evlerine her yıl ”Evlatlık verilen tüm çocukların gelişimini takip ediyoruz.” denerek çocukların üzerinde çeşitli kişilik ve zekâ testleri uygulayan ve bunları kayıt altına alan araştırmacıları konuk eder.
Üçüzler 19 yaşına geldiklerinde yolları kesişir. Birbirlerine sadece fiziksel olarak değil birçok yönden benzediklerini ifade ederler: Aynı marka sigara içerler, aynı renkleri ve yemekleri severler, yaşça büyük kadınlardan hoşlanırlar… Özdeş bebeklerin kasten birbirinden ayrılmasıyla ilgili makaleye denk geldiklerinde ancak durumu anlarlar. Zaman geçtikçe aslında birbirlerine o kadar da benzemediklerini ve anlaşamadıklarını düşünürler. Psikolojik sorunlar baş gösterir ve Eddy, ardında eşini ve çocuğunu bırakarak intihar eder.
”Türk Psikologlar Derneği’nin etik yönetmeliğine bakıldığında, ‘yararlı olmak ve zarar vermemek’ önermesi, altın bir maddedir. Bu madde bağlamında psikolog, danışan kişi ya da kurumlara, araştırma katılımcılarına, öğrencilere, süpervizyon alan kişilere ve deney hayvanlarına zarar verebilecek eylemlerden kaçınır. Önceden kestirilebilen ve kaçınılmaz olan zararı en aza indirmek için gerekli önlemleri alır, kişileri bu konuda önceden bilgilendirir (TPD, 2004).”
Eddy’nin intiharının yanı sıra ailelerinden geçmişe dönük bilgiler alındığında üçüzler bebekken kendilerini bayıltana kadar kafalarını duvarlara vurduğu bilgisi verilir. Ailelerin ayrılma anksiyetesi olarak tanımladığı bu olaylar, deneyin etik zemin etrafında tartışılmasını gerektirir. Birkaç ikiz ve üçüz ile yapılan bu araştırma gerçekten yeterince bilgi sağlanabilecek türden miydi? Elde edilecek bilimsel sonuçların niteliği için deneklere verilebilecek her türden zarar mubah mıydı? Ailelere deney hakkında bilgi verilmeyerek rızalarının alınmaması, dürüstlük ve sorumluluk ilkelerinin göz ardı edilmesi, üçüzler üzerinde görülen apaçık zararlar ve zararın hafifletilmesine yönelik yapılan çalışmaların olmaması bizlere göstermektedir ki araştırma sorusu, sonuçları ve bulgularının yayımlamamasındaki en önemli sebeplerden biri etik dışı olmasıdır.
“Robert: Genlerin sürüklediği yere gidiyoruz fakat bugün burada olmamın sebebi, ailemin bana verdiği sağlam temeldir. Sorunlarla baş etmemdeki fark budur.”
Birçok araştırmacı veya kuramsal yönelim, gen ve çevre ayrımını yapmaya ve davranışların belirleyicilerini tek bir etken etrafında inşa etmeye çalışmışlardır. Keskin çizgilerle ayırmaktan ziyade çevre-gen etkileşiminin daha çok vurgulanması gerektiğini düşünmekteyim. Belgeseldeki araştırma konusunun “Kişiliğin belirleyicisi genetik faktörler mi yoksa çevresel faktörler mi?” şeklinde ele alındığı varsayılırsa: Farklı ailelerde yetişen üçüzlerin birçok özelliğinin aynı olmasından dolayı genetik faktörlerin insan yaşamındaki ezici gücünü vurgulamak, bizi büyük bir yanılgıya sürükler. Çünkü aynı zaman dilimi ve toplumda yaşayan çocuklar da ebeveyn tutumlarından bağımsız olarak aynı özellikleri gösterme eğilimindedirler: giyim tarzları, beslenme alışkanlığı, ülkenin koşuluna bağlı olarak ilgi duyulan sporlar… Üçüzlerin benzer davranış ve tutumlarında genetik altyapı elbette ki yadsınamayacağı gibi çevresel faktörlerden de ayrı tutulamaz.
Üçüzlerin geçmişlerinde psikolojik sorunlardan dolayı hastane yatışının gözlemlenmesi kalıtımı, evdeki babaların farklı dinamikler ile oğullarına yaklaşmasından kaynaklı olarak çocukların stresle başa çıkabilme kapasitesinin değişkenlik göstermesi ise çevresel etmenleri desteklemektedir. Deneye konu olan çocuk yetiştirme stilleri ise çevresel faktörlerin sadece ufak bir dalını oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, insan çok yönlü ele alınması gereken bir ”özne”dir. Davranışların belirleyicilerini tek bir kalıba sığdırmaya çalışmak, bunu yaparken de insana zarar vermekten uzak durmamak oldukça yanlış ve tehlikeli bir sorunsaldır. Farklı düşünce yollarına temas ettirecek bu belgeselin, herkes tarafından izlenmesini öneririm.
KAYNAKÇA
Türk Psikologlar Derneği Etik Yönetmeliği (2004). Erişim Adresi: https://www.psikolog.org.tr/tr/files/folder/etik-yonetmeligi-x389.pdf