fbpx

“Hiç tereddüt etmeden kesiyor. Nasıl bir mide, nasıl bir zihniyet?” “Amirim işletme sahibi talebiniz üzerine sorgu odasında. Sizi bekliyor, hemen gider misiniz yoksa nezarete aldıralım mı?” “Tamamdır, teşekkürler. Şimdi giderim. Gidelim, bakalım, soralım. Neymiş bu işin arkası.”

“Evet, Tevfik. Tevfik Şengönül değil mi?” kafasını evet anlamında salladı şok içerisindeki sorgu muhatabı. “Şimdi Tevfik, zorluk çıkarma ki devletin görevlisi de işini rahatça yapabilsin. Senden eksiksiz, yalansız, net bir şekilde olayı duymak istiyorum.” “Amirim, amirim gerçekten bakın, gerçekten neden böyle bir şey oldu bilmiyorum. Nereden buldu da bana denk geldi bilmiyorum. Bu soktuğumun aksilikleri hep beni bulur oldu. Her şeyi yoluna koyarım sonra da elimde olmayan şeyler işlerimi berbat eder. Bu beni çıldırtıyor. Bakın, bakın benim hiçbir suçum yok. Katili de tanımıyorum. Hem ora-” “Tevfik! Anlıyorum, şaşkınsın, korkuyorsun. Bilmiyorsun, en azından öyle iddia ediyorsun. Bana o müşteriler gelmeden önce yaşananları hatta o günü anlat. Bu süreçte sana garip gelen, dikkatini çeken bir şey varsa onları da anlat lütfen. Olay yerine polisler gelene kadar olan ne varsa istiyorum senden. Bir ricam daha var: Sakin ol. Sana burada bir şey yapmayacağım.” dedi kapıya yönelmeden önce. Ardından altındaki memurlardan su getirmelerini istedi.

“Amirim, amirim biz, biz seanslar arası molalar veriyoruz. Mekânın havalandırılması, cihazların kontrolü gibi işler için. Oyun bittiğinde ben Atıf’la beraber bilgisayar odasındaydım, orası güvenlik kameraları, parkur kameraları ve mikrofon gibi araçların yönetimi için kullanılıyor. Odada diğer arkadaşları bekliyorduk. Bu sırada temizlik görevlileri de oyun alanına gitti. Kostümlü arkadaşlarımız da üstlerini değiştirmek için kendi odalarına gitti. Bunlar standart işlerimiz. Neyse bunlar geldiler. Bunlar dediğim Taner ve Rıfat, kostüm giyen sahadaki arkadaşlarımız. Biz normal şekilde muhabbet ediyorduk. Temizlik görevlisi arkadaşımız işlerinin bittiğini haber vermek için içeri girdi. Tamamdır, deyip hazırlıklara başladık.” diye başladı olayları anlatmaya. Eline aldığı su dolu bardaktan dökülen su damlaları stres ve heyecanını gösteriyordu. Yanaklarında kurumuş gözyaşları da her şeyin ne kadar hızlı olduğunu, yüzünü yıkamaya dahi fırsatının olmadığını yansıtıyordu. Suyunu içip nefeslendikten sonra anlatmaya devam etti. “Kostüm giyecek olan arkadaşlarımız oyun için odalarına gitti, o sırada ben de Atıf’la beraber yeni müşterileri karşıladım. Gerekli uyarıları yaptık. Korkutan kişiler kesinlikle size zarar vermezler, fiziksel anlamda en fazla üstünüze yürürler. Oyundan keyif almanız için kendinizi kasmamalısınız. Zaten hepsi kurgu. Seçtiğiniz paket zaten üst seviye değil. Kişi isterse pek fazla korkmadan da parkuru bitirir, dedim. Maksat akışa bırakmak ve eğlenmek diye de ekledim. Üstünüzde sadece telefonla içeriye girebilirsiniz, malzemelerinizi buraya bırakabilirsiniz gibi rutin uyarılarda bulundum. Sorularınız varsa alabilirim, dedim.” “Seçtiğiniz paket ne demek Tevfik?” “Seçtiğiniz paket derken şunu kastettim, dört farklı korku seviyesi var amirim. Onlar ikinci seviyeyi seçti yani korkunçluğu en az olan ikinci parkur. Ondan dolayı o açıklamam. Ardından oyun başlangıç noktasına yönlendirdim. Bu sırada katil içeriye palyaço kılığında girmiş. Görenler onu görevli zannettiği için kimse ondan şüphelenmemiş. Kostümlü arkadaşlarımızdan Taner’i odasında öldürüp hemen odadan çıkıyor. Bu sırada partneri Rıfat onu Taner zannedip yanına çağırıyor. Hadi gidelim, diyor. Bu da kendini ele vermemek için olsa gerek hiç konuşmadan ayak uyduruyor. Rıfat, katilin elindeki testereyi de Taner’in malzemesi sanıyor anlaşılan. Rıfat kendi görev yerine geçiyor. Katil de rastgele bir yere saklanıyor. Zaten Rıfat bu duruma şaşırıyor ama sesini çıkarmıyor. Oyuncular parkura başlıyor. Birkaç dakika sonra onların bulunduğu odaya girince Rıfat görevi gereği onları korkutuyor ve diğer görevi için odadan hemen çıkıyor. Oyuncular nefesleniyor ve ikisi diğer odaya geçiyor, arkada kalan oyuncu katilin sesini duyuyor. Oyun olduğunu zannedip orada duruyor. Dedik ya eğlenmeye bakın diye, bu da kaçmayıp tadını çıkarıyor âdeta. Ardından katil hiç durmadan çocuğu kesiyor. Gürültülü ortam tabii, arkadaşları testerenin sesini duymadıkları için arkaya bakmıyor bile. Katil oyuncuyu kestikten sonra koşarak çıkıyor. Biz bunu görüp fark edince tüm aydınlatmaları açıyoruz. Oyunculara oyunun duraklatıldığını bildiriyoruz. Olay yerine gidiyoruz. Oyuncular o sıra şok içinde salya sümük ağlıyorlar. Telaşlı şekilde polisi arıyoruz. Olay yeri inceleme geliyor. Parmak izi, görüntü kayıtları derken buradayız.”

“Öncelikle bizlere güvenip sakince anlattığın için teşekkür ediyorum. Bu anlattıkların Atıf ve Rıfat’ın anlattıklarıyla karşılaştırılacak. Bir de sizin bu bilgisayar odasında kayıt cihazı niteliğinde bir şey var mı? varsa onu da arkadaşlara ver – ki işimiz kolaylaşsın. O odayı da incelememiz gerekiyor. Ayrıca Taner’i öldürebilecek birisi var mıydı? Size söyledi mi? Hasmı, davalısı, akrabası, arkadaşı herhangi biri?” “Amirim benim bildiğim kadarıyla böyle birisi yok. Diğerleri ne der bilmiyorum. Amirim bizi bırakın lütfen biz gidelim.” “Tevfik başladın yine. Sakin ol oğlum. Arkadaşı alın nezarete.”

“Sezgin acayip bir olayın içindeyiz oğlum. Bu meslek kutsal diyorlar da dışarıdan söylemesi kolay. Lanet bir meslek oğlum bu. Çıldıracaksın veya çıldırtacaksın çıkar yolun yok burada. Bu katil ise bambaşka bir katil. Dua edelim de seri cinayet niyetli birisi olmasın. Yoksa kamuoyu, toplum düzeni, vicdanlar derken hepsi birlikte yağlı kazık olur bize girer biliyorsun değil mi?”

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]