fbpx

“Sesin geliyor.” cümlesiyle uyandım. Gözüm açılmıştı ve duyduklarımdan da emindim. Sağıma dönmeye yeltenmiştim ki bu kararımdan şu sözler sonrasında vazgeçtim. “Maalesef sesimi artıramam, eşim yanımda. İdare edeceksin…” Ne? Nasıl olur? Eşim neyden bahsediyordu böyle? Belki de yapmamam gereken bir şeyi yapıp eşimin telefon görüşmesini dinlemeye devam ettim. “…Evet, hiçbir şekilde kendimi belli etmedim. Uzun süren konuşmalar yapmamalıyız, payımıza düşeni de alıp iletişimimizi keselim. Yoksa iyice sarpa saran bir durumla baş başa kalacağız. Bildirdiğin yere geleceğim. Suça delil olan malzemeleri ne yaptın? Tamam, güzel. Yarın seninle son konuşmamızı gerçekleştireceğiz. Ben bir yalan bulur eşimi atlatırım. Belki bu durumdan asla haberi olmaz. Dışarıya çıktığım sırada da evde olmaz zaten. Ayrıca bunların içinde seni ilgilendiren bir şey yok. Kendi başımın çaresine bakabilirim.” Bu konuşmadan sonra görüşmenin sonlandığını bildiren operatör sesini duydum. Ardından ekranın bir süre daha açık kaldığını fark ettim. Sabah işe gitmemeliydim. Neler olup bittiğini öğrenmeliydim.

Gayet sıradan bir gün gibi evden ayrıldım. Evden görünen son yere kadar iş yerime giden güzergahı aynen takip ettim. Görünmediğimden emin olunca patronuma bugün işe gelemeyeceğimi bildirdim. Evimi gözetlemek için geldiğim yolun son kısmını tekrar yürüdüm. Eve girmenin bir yolunu bulmalıydım. Müstakildi evimiz, zemin katın açık penceresinden girebilirdim. Ev babamdan bize kalmıştı. Yoksa böyle bir işe sahipken bu güzel eve sahip olmam yıllarımı alırdı. Eve biraz daha yaklaşıp eşimin üst kata çıktığından emin olduğum bir anı kolladım. Yukarı çıkmak için merdivenin ilk basamağına bastı. Telaş ve korkusu hissediliyordu. Hemen içeri girip salonu aradım. Telefonu ortalıkta görünmüyordu. Mutfakta bırakmış olabileceğini düşündüm. Mutfağa girdiğimde masanın üzerinde ekranı açık bırakılmış telefonu gördüm. Hemen son telefon görüşmelerini açtım. Dünkü görüşmenin silinmiş olduğunu anladım. Son kayıt benimle olan görüşmesiydi. Demek ki gece konuştuktan sonra gördüğüm ekran ışığı süresince kayıtları siliyordu. Ardından mesajlar bölümüne girdim.

Aklım almıyor, ne yapacağımı bilemiyordum. Sıkıntım nehir olmuş bense içindeki bir kaya gibiydim. Her saniye bir başkası çarpıyordu ruhuma. Önceki gün beraber küfürler saydırdığımız büyük suçun iki failinden birisiydi o. Hangi açıdan bakarsak bakalım suçlu bir bireyin eşiydim artık. Ne yapılırdı ki böyle bir durumda.

Kapıda uzun süredir beklediğini sonradan fark etmiştim. Birbirimize donuk yüzlerle bakıyorduk artık. Kafamızın içinde onlarca soru ve ruhumuzu saran büyük bir sıkıntı olduğu aşikârdı. Vicdanlarımız yansıtıyordu bunları yüzümüze. Önümde iki seçenek vardı artık. Ya ömür boyu beni terk etmeyecek bir yükün altında eşimle beraber yaşayacaktım ya da onsuz olacaktım ama içim rahat devam edecektim hayatıma.

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]