”İnsan, kendini yapma kudretinin bir hammaddesidir. Tek adam, bu hammaddeyi yoğurarak hem kendini yaratan,
hem ortaya çıkışı; milletinin, kavminin, çağının tarihinde bir dönüm noktası olan Adam’dır. Mustafa Kemal, Tek Adam’dı. Çünkü şartlar, olaylar ve yaşadığı atmosfer içinde kendi hammaddesini yoğurarak kendi kendini yarattı. Mücadelesi, milletinin kaderine damgasını vurdu. Ve hayatı, çağımızın yön tayin edici etkenlerinden biri oldu.”Şevket Süreyya Aydemir
Şu an size verilen çok değerli bir hediyenin olduğunu farz edelim. Elbette ki tamamlanmış hâliyle karşınızda duruyor. Meydana gelmesi için olması gereken bütün hammaddelerin ne tür yollardan geçtiğini, bu yolda kimlerin, hangi olayların nasıl katkısı bulunduğunu, yolculuğu boyunca yontulduğu hâl ve konumları bildiğimizde onun değerinin farkında olmamızın ve paha biçilemez bir hediye olarak görmemizin anlamı daha da büyük olacaktır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, çoğunlukla bizlerin tarih akışında; doğduğu tarih, katıldığı savaşlar, anne ve babasının ismi gibi salt bilgiler şeklinde hafızalarımızda yerini korur. Ancak bize, onu ve içinde bulunduğu ortamı anlamaktan ve yorumlayabilmekten oldukça uzak bir çerçeve çizer. Bu kitap, işte bahsettiğim o bahşedilen hediye misali, gururla ”Ne mutlu milletimize, kendi bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.” diyerek, tüm süreci tek tek zihnimizde dokuyarak; doğumundan itibaren, hem kendi kaderine hem milletimizin tarihine birçok yönden şekil veren 19 Mayıs Samsun’a çıkışına kadar olan dönemi bizlere dolu dolu anlatıyor.
Çocukluğu, istekleri, idealleri, buhranları, başarıları… Şevket Süreyya Aydemir’in uzun bir araştırma sonucunda yazdığı üç ciltten oluşan serinin ilk cildinde, doğduğu evden itibaren sanki olayların içinde ve o dönemde tanık oluyormuş hissiyatı veren bir anlatımla yaşananları okuyoruz. Öncelikle henüz dünyaya gelmeden önce ailesinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun o dönemde içinde bulunduğu şartlara paralel olan yaşamına şahit oluyoruz. Harbiye yıllarında kendisi ve çevresi etrafında ilk devrim tomurcuklarının nasıl filizlendiğini, annesi Zübeyde Hanım’ın evladını rütbeli bir asker olarak gördüğünde yaşadığı gurur ve sevinci okurken dahi hissedebiliyoruz. Fikirlerine yön veren olayları, onu etrafındaki kişilerden ayıran mantığı, idealist tutumu ve ileri görüşlülüğü birçok örnekle yakından gözlemliyoruz. Conkbayırı savaşında öne geçip birliklerine hücum işareti verirken, kendi başı etrafında çizdiği hale, bu savaşın sonunda onun başı üzerinde, kimsenin alamayacağı ve silemeyeceği bir zafer halesi olarak kaldığını satırlarda bir kez daha gururla okuyoruz. Ayrıca Enver Paşa ile aralarında geçen bazı tatsız olayları ilk defa bu kitapta öğrendim diyebilirim.
Tüm bu sürecin anlatımında sık sık dipnotlara başvuruluyor ve yazar başvurduğu başka kaynaklara da yönlendirmeler yaparak ayrıntılarıyla olayların daha iyi anlaşılmasını amaçlıyor diyebiliriz.
Eserin benim için en önemli özelliklerinden birisi de Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı karmaşa ve iç buhranlarını da iyi yansıtabiliyor oluşu diye düşünüyorum. Yazarın da ifade ettiği gibi ”kendi hammaddesini yoğurarak” kendini nasıl bulduğunu, hayallerini ama aynı zamanda hayal kırıklıklarını, ileride karşılaşılabilecek olumsuzlukları önceden öngörerek etrafındaki kişilere bunları olabildiğince anlatma gayretini ama gittiği yolların kapanmasını, yine de ”Bütün felaketlere rağmen ben, Türk’ün sesini işittirebileceği kanaatindeyim. Bu yolda işe başladım.” diyerek verdiği çabayı çok daha iyi anlayabiliyoruz.
-Niçin Hürriyet Niçin vatan?
Mustafa Kemal bu sorulara şöyle cevap verir:
“Ancak hür fikirli insanlardır ki vatanlarına faydalı olabilirler. Onlardır ki vatanlarını kurtarıp muhafaza etmek kudretine malik olurlar…”
Tek Adam serisini herkese tavsiye ediyorum. Bir arşiv kaynağı olarak saklanabilir ve gelecek nesiller için kütüphanenizde başucu kitabı olarak yerini alabilir. Ayrıca sevdiğiniz birine çok anlamlı bir hediye olabilir, böylece birçok kişinin de okumasına imkân sağlayabilirsiniz. Uzun zamandır okuduğum en sürükleyici kitaptı. Salt tarih bilgisi yerine duygu ve düşüncelerin de ön planda olduğu, Mustafa Kemal Atatürk’ün gelişen mevcut dönemdeki duygu durumu, stratejileri, tercihleri, çok ayrıntılı anlatılmasa da Çanakkale’deki üstün başarısı da dahil olmak üzere Samsun’a çıkışına kadarki dönemi anlatan bilgi dolu bir kitaptı. Elbette ki zaten bu yaşanmışlıkları ve Osmanlı’nın içinde bulunduğu o vahim hâli bilmeden, 1919-1938 yılları arasında olan biten hiçbir şeye tam manası ile hâkim olamayız diye düşünüyorum.
Okuduğum bazı sayfaların bendeki etkisini burada eksiksiz anlatabilmem belki mümkün olmayacaktır ama serinin ikinci cildine içimde katlanan bir gururla devam edeceğime eminim.
Sonsuz saygı ve minnetle…