fbpx

Çok rivayet var bu adam hakkında. Cinayetin en etkili silahını en iyi şekilde kullanan seri katilin öldürme hikâyelerinden bahsetmek isterim. O bir psikolojik seri katil. Kullandığı silah ne görülebilir ne de elle tutulabilir.

Kendisi sadece bir psikoloji doktoruydu. Her şey tıkırında işliyordu hayatında. İki çocuğu ve güzel eşiyle huzurlu bir eve sahipti. En güzel gülümsemeler evlerinden dağılıyordu dünyaya. En güzel gülümsemeler kimdeyse o kişidir en feci psikopatlığa sahip olan. Şaşmaz bu. Hayat akışını bozmamış, tüm dünya bu adamı henüz tanımamış ve ülkesi onu alanında harika işler yapan bir doktor olarak tanıyorken başına gelen bir olay, ona elindekilerini, elindekilerini alan hayata karşı kullanmaya zorladı. Hayata karşı intikam yemini etmişti. Gereksiz bir inattı bu. Onca insanı öldürmenin hiçbir manası yoktu.

İki kızı ve eşinin kanser teşhisi ona tesadüf olarak gözükmüyordu. Üç kişinin iyileşme süreci devam ederken aklı durmadan ona kuruntular sunuyor, fısıltılar peşini bırakmıyordu. O sabretti, inandı tüm benliğiyle. Tedavi olumlu sonuç verecek ve bu güzel aile hayata karşı daha güçlü duracaktı. İstenen olmadı. Olmaz bazen. İstesek de olmaz, ne kadar çabalamış olsak da elimizde olmayan bazı şeyler vardır. Çünkü hayatı yaşayan tek kişi biz değiliz. Karar verebilen tek kişi biz değiliz. Hayatındaki en güzel üç şeyi geri bırakırken sinir krizlerine giriyordu. Elinden hiçbir şey gelmemesi onu sinirlendiren en büyük şeydi. Çaresizlik insanı delirtir. Beklemek normaldir ama çaresizce beklemek kişiyi çıkmazlara sokar. Tımarhanelerdeki insanlar neden orada biliyor musun? Umutlandırılıp umutları boşa çıkartılanlar onlar. Her bekleyeni çaresiz bekleyen sananlar onlar. Çaresiz bekleyiş onları oraya atan şeydir. Bu çaresizlik karşısında kahramanımız gülücükler fabrikası olan evine tek başına girdiğinde kararını çoktan vermiş bir hâldeydi.

En sevdiklerini kurtaramayan doktorlar ilk hedefiydi. Evet, meslektaşlarıydı ilk kurbanları. Önce gidip evlerinin bulunduğu muhitte normal bir vatandaş gibi yaşamaya başladı. Sanki oranın ahalisindendi. Altı kin ve intikam dolu tebessümlerle karşılıyordu oralarda insanları.

İlk kurbanını kilitlemek için götürürken konteyner kapısının girişindeki soğutma panosunu gözüne sokmuştu âdeta. Kastı kurbana o panoyu unutturmamaktı. Kısa bir zincirle onu oraya bağladı ve kapıyı kilitledi. Kapının kilitlendiğini anladığımız sesten sonra birkaç ses geldi kapının arkasından. Ardından odaya verilen soğuk hava ölüm sebebi olacak gibi anlaşılıyordu.

Ceset incelendiğinde ölüm sebebinin soğuk olmadığı anlaşıldı. Olay yeri incelendiğinde ise soğutma sisteminin bir kere kullanıldığı öğrenildi. Aynı odada hoparlör sistemi bulundu. Bu sistem oda soğutuluyor fikrine inandırmak için kullanılmıştı. Soğutma işlemi yapılırken motorun çıkardığı ses kurbana dinletiliyordu. Kurban psikolojisine yenik düşmüştü.

Diğer bir cinayetinde kurbanı kilitlediği odaya bir anahtarcı almış ve anahtarcıya eşi olmayan bir anahtar ve ona uyumlu bir kilit yaptırmıştı. Kilitle kurbanı bağlamış ve anahtarı kurbanın gözü önünde eritmişti. Kurban artık ne kilidi açabiliyor ne de zinciri kırabiliyordu. Sesini duyurması da mümkün değildi. Yanında öldürülen anahtarcının cesedi yeterince kötü kokmaya başlamıştı. Kilidin açılamayacağına inanan ikinci kurban da psikolojisine yenilmişti.

Alanında yeterince iyi bu doktor nasıl bu kadar basit taktikler uygular bilmiyoruz. Belki de basitlik onun gerçek ilgi alanıdır. Onu yakaladıklarında sadece ortaya çıkan kırk iki kurbanı varmış. Sayısız psikolojik taktikle cinayet işleyen bu adamın ölüm sebebi, yeri ve zamanı bilinmiyor. Belki de bildirilmiyor.

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]