Gelecek geçmişin izlerini taşır.
Soluk ten rengine sahip bir insandım.
Büyünün çocuğu, şeytanın arkadaşı.
Yakındı kulaklarıma ve baktım aynaya, rengim soluk.
Köy meydanına doğru yürüdüm, adımlarım cılız.
Vardığımda meydana ”Toplanın etrafıma!” dedim.
Korktular benden, korktum ben de.
Farklıyım diye çocuk aklıma güldüler, güldüm herkes aynı diye.
Şeytanın kederini anlattım nefeslerimle.
Her attıkları taş isabet etti vücuduma.
Bağladılar beni bir ağaca, öldürecekler miydi acaba?
Tanrıya seslendim gözlerinin önünde ”İsa değilim ben, bir kadınım, bana da ver mucizenden bir tutam.”
Şaşkınlıkla bakıyorlardı bana.
Neye bakıyorlar demeden gözlerimden akan kanı gördüm.
Gözyaşım renksiz değilmiş öğrendim.
Seslendim tanrıya, tanrım yıkma hayallerimi hayat ver bu kadın bedenine sahip kuluna.
Köylüler iki adım geri attı, şaşıran ben oldum, soluk bedenime renk gelmiş.
Yıpranmış saçlarım sarıya döndü.
Tanrım dedim son kez, günahlarım mı iyiydi benim acaba? Kalbimde hançer görmeyecek miyim?
Güzelleşmeye ve omurgamın dikleşmesine şahit oldum, şahit oldu köylüler.
Çözdüler ellerimi, diz çöktüler önümde.
”Kalkın.” demedim, ”Gazaba uğramamak için kadınları yerde değil gökte tutun.” dedim.
”Bir kadın öldürülür ise sizi bulacağım.” dedim, biraz korkutup gittim yaşadığım dağın eteklerine.
Şeytanı gördüm, bakıyordu bana.
Bak dedim, bana ne oldu.
Anlamamış gibi baktı suratıma, bulduğum ilk ayna ile tekrar soluk bedende olduğumu fark ettim.
Ben yaptım seni kurtarmak için, dedi.
Üzüldüm biraz.
Şeytan söyledi, bir kadın olduğun için belki mucize bulmamıştır seni.
Haklı buldum, göğe ve yere aynı anda baktım, feryat ettim tanrıya.
Tanrım söyler misin bana hayallerimi nasıl yıktın?
Beni ve arkadaşımı dışlarken beden beden geziyor kötülük civarlarda, neden kötü olan biziz?
Gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtım.
Artık içimdeki intikam Olga’nın intikamıyla,
İçimdeki öfke kan kusan Nemrut’la, içimdeki yarım ve eksik kalan aşk Mevlana’nınki ile aynıydı.
Kötü olarak adlandırılıyorsak öyle olmalıydık.
Öyle olduk.
Abonelik
2 Yorumlar
Eskiler