Bir boşluğun içerisindeyim sanki
Bilinmeze sürükleniyorum
Ufukta süzülen mavi bir gemi
Benden götürdüklerini izliyorum
Güneş batıyor adımlarınla birlikte
Zamandan gidişini seyrediyorum
Kabuslarına teslim amansız gece
Gidişine esen rüzgarları dinliyorum
Yapraklar düşüyor ağaçlardan bir bir
Gönlümdeki sonbaharı yaşıyorum
Boğucu günler sensiz geçiyor bir bir
Kışa dönen ömrüme üzülüyorum
Seni götüren dalgalarda süzülüyor
Seni götüren sulara teslim oluyorum
Düşüncelere ve umutlara mahkumum
Her gece bir şiir doğuruyorum
Kör, sağır ve dilsizim artık
Gerçekleri öldürüyor, hayallere tutunuyorum
Ve soğuktan titreyen bedenimdeki gözyaşlarımı
Sensizlikten titreyen ruhuma akıtıyorum
Aceleci adımlarla gittiğin o kış akşamı
Ardında bıraktığın bedenime acıyorum
Sensizliğin tükettiği benliğime acıyor
Yokluğunda kayboluyorum
Sensiz uyandığım güne ve içime çektiğim nefese
Kursağımdan geçen lokmaya ve tenimi ıslatan suya
Bana esen rüzgarlara ve bana ağlayan bulutlara
Gözüme bir damla uyku girmeden geçen gecelere
Her yerde seni arayıp duran gözlerime
Yalnızlığın yakıp kavurduğu şu tenime
Kafamın içinde hapsolduğum çöllerime
Kırık aynada gördüğüm şu cismime
Sen gidince mahzun kalan lalelere
Ve utangaç küçük köpeklerimize
Sensizlikte dokunduğum her şeye
İçinde sen olan güzel hayallere
Şakaklarıma dayadığım o soğuk ölüme
Tanrı’dan korkup namluya süremediğim mermiye
Sensiz geçecek kim bilir kaç seneye
Yokluğunda kaybolan benliğime
Acıyorum kendime bütünüyle
Ve senin gidişinle birlikte
Yavaş yavaş teslim oluyorum soğuk ölüme