Sivil asker ilişkileri (SİA) kabaca sivil otorite ile askerî profesyoneller arasındaki ilişkileri ifade etse de askerî bütçe, yasa ve kanunlar ile düzenin kurulması ve işleyişinin sağlanması, hiyerarşik düzenin tesisini de ihtiva etmektedir. Sivil asker ilişkileri disiplini düzenli ordular ile birlikte ortaya çıkmış ve bu alanda sorgulamalar yapılmaya başlanmıştır.
2. Dünya Savaşı ardından ülkelerin fetihçi anlayışı bırakması ile birlikte orduların asli görevinin sınırların korunması olmaya başladığında ise sivil-asker ilişkileri alanında akademik çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. 2. Dünya Savaşı öncesinde ordular genellikle çoğu zaman aktif olarak savaş veya savaş hazırlığı içerisindeydiler. Savaş sonrasında ise değişen dünya düzeni ile birlikte aktif savaşlar yerini diplomatik faaliyetlere ve düşük yoğunluklu çatışmalara bıraktı. Ordular, asli işi olan harp yerine artık çoğu zaman barış zamanı faaliyetleri icra etmeye başlamışlardı. Bu dönemde 2. Dünya Savaşı esnasında muazzam derecede büyüyen ve güçleri ortaya çıkan ordular hakkında bazı sorular sorulmaya başlandı. Dünya üzerinde demokrasinin de giderek yayılması ve gelişmesi ile birlikte orduların sivil otorite ile olan ilişkilerinin düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaya başlandı.
Askeri Profesyonelizm Kuramı
1950’li yıllarda liberal değerlerin öne çıktığı Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Samuel P. Huntington, kendi gücünü bilen askerlere “sivil otoritenin üstünlüğü” fikrinin nasıl kabul ettirileceğine dair akademik çalışmalar yapmıştır. Huntington, tamamen farklı dünyalara sahip sivil ve asker arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ve askerin sivil irade tarafından kontrol edilmesi konularına yoğunlaşmış ve bunlara “Askerî Profesyonelizm” kuramı ile çare üretmiştir.
“Askerî Profesyonelizm” kuramında teknik ve ast rütbedeki personelin sivil otorite ile ilişkilerde herhangi bir etkisinin olmayacağı değerlendirilerek askeri kanat da dikkat çekilen kitle subay kadrosudur. Bu kurama göre öncellikle sivil otorite, askerî gücü ülkenin belirlenen savunma politikaları doğrultusunda yönlendirebilmelidir. Askerî hedeflerin sivil otorite tarafından belirlenmesi gerektiği ancak bu hedeflere gidişte kullanılacak yöntemlerin seçimi ve ilgili kararların alınmasının işin profesyoneli olan askere bırakılması gerektiği belirtilmiştir.
Diğer bir önemli konu ise bu sürecin denetlenmesidir. Silahlı kuvvetler üzerinde çok fazla denetim ve kontrol mekanizmasının oluşturulması ülke savunmasında zafiyetlere yol açabileceği gibi bu denetim ve kontrol mekanizmalarının serbest bırakılması ise askerin siyasi duruma müdahale edebileceği tehlikesini ortaya çıkarmaktadır. Askerî Profesyonelizm kurumuna göre denetim ve kontrol mekanizmaları için Nesnel Sivil Denetim (Objective Control) ve Öznel Sivil Denetim (Subjective Control) olmak üzere iki farklı model önerilmiştir.
Öznel Sivil Denetim, sivillerin askerî faaliyetler ve silahlı kuvvetler üzerinde tam otorite tesis etmesini temel alan denetim şeklidir. Nesnel Sivil Denetim ise profesyonel subayların, sadece askerî alanlarda faaliyet göstermesi ve siyaset dışı kalmayı içselleştirmeleri ile sağlanacak denetim şeklidir. Öznel denetim, aşırı kontrol içermesi nedeniyle askerî faaliyetlerin başarısına olumsuz tesir edebilecek nitelik taşımaktadır. Nesnel denetim ise asker üzerindeki kontrol oranı faaliyetlere olumsuz tesir etmeyecek şekilde daha “orantılı” niteliktedir.
Demokratik Gözetim ve Denetim (Kontrol)
Güvenlik sektörü üzerinde sivil otorite sağlanması maksadıyla oluşturulan kontrol mekanizmalarını genel olarak ”Demokratik Denetim” ve ”Demokratik Gözetim” olarak adlandırılmaktadır. Böylece sektörde bulunan aktörlerin aşırı ekonomik ve siyasi güce sahip olmaları engellenir, hesap verme mekanizmaları da inşa edilmiş olur. Ayrıca denetim ve gözetim mekanizmalarının bir amacı da kaynakların en verimli şekilde kullanılmasıdır.
Silahlı kuvvetler, jandarma, polis, sahil güvenlik, sınır muhafızları, istihbarat birimleri, özel askerî şirketler, savunma sanayi firmaları ve bürokrasinin savunmaya yönelik mekanizmaları da güvenlik sektörünün önemli aktörleri arasındadır. Gözetim kavramı, güvenlik sektöründeki birimlerin hesap verme mekanizmalarının oluşturulmasını ve geliştirilmesini ifade eder. Denetim kavramı, güvenlik sektöründe yürütmenin denetlenmesi anlamında kullanılmaktadır.
Bir ülkede güvenlik sektöründe demokratik denetim ve gözetimin sağlanması, sektörün sağlıklı ve verimli bir işleyişe sahip olması için önemlidir. Ayrıca bu gözetim ve denetimin tüm sektörlerde tesis edilmesi ülkenin bekası için oldukça önem arz etmektedir. Aksi takdirde (denetim ve gözetimin sadece güvenlik sektöründe sağlandığı varsayıldığında) sektöre katkısından çok zararı olacak, kutuplaşmanın ve iç mücadelelerin önünü açacaktır.
Güvenlik sektörü, diğer sektörlerden çok daha karışık bir iç dünyaya sahip olmakla birlikte kendine özgü çok sayıda farklı parametre ihtiva etmektedir. Bu sebeple sektör üzerinde gözetim ve denetim mekanizmalarının inşasında tüm parametreler göz önüne alınarak dikkatli bir şekilde ilerlenmelidir.
Aksi takdirde sektöre özgü olan; gizlilik ilkesinin, personelin ve teknolojinin güvenliği ve karışık teşkilat yapısının korunması garanti altına alınmaz. Bu parametreler göz önüne alındığında, güvenlik sektörünün açık bir parlamentoda veya sektör dışı kurumlar tarafından denetlenmesi oldukça zor hâle gelmektedir. Gözetim ve denetim mekanizmalarının bu hassasiyetle oluşturulması, art niyetli kişiler tarafından kendi çıkarları uğruna suistimal edilmesinin önüne geçilmesi ilk olarak ele alınması gereken konu olmalıdır.
Sivil otorite, güvenlik sektöründe yaşanan gelişmeleri ve projeleri kendi siyasi menfaatleri uğruna kullanmamalıdır. Bir projenin varlığı veya projede yaşanan bir gelişme, menfaat için siyasi bir başarı gibi lanse edilerek sempati kazanmaya çalışılmamalıdır. Aksi takdirde demokratik gözetim ve denetim ilkelerine riayet edilmemiş olunur, millî güvenlik risk altında bırakılmış olunur.