Gökyüzüne baktığınızda binlerce yıldız arasından bir tanesi her zaman daha parlak olur. Tanıştıralım o yıldız, Sirius.
Dünya’dan görülen en parlak yıldız Sirius hakkında tüm detayları sizin için derledik.

Kış aylarında daha çok göze çarpan Sirius, Orion (Avcı) Takımyıldızı’nı takip eden Canis Major (Büyük Köpek) Takımyıldızı’nın alfa yıldızı. Ufka daha yakın bir konumda yer alıyor. Avcının kemerinde yan yana dizilmiş olan 3 yıldızın (Alnitak, Alnilam ve Mintaka) hemen arkasından geliyor.
Kuzey Yarımküre’den görülebilen en parlak yıldız olan Sirius, tekil değil, aslında bir çift yıldız sistemidir. Parlak olanı alfa daha az parlayanı ise beta olarak isimlendirilir. Bu çift yıldız sistemi, Sirius A adı verilen normal bir yıldız ve Sirius B isimli bir beyaz cüceden oluşuyor. Mavimsi beyazımsı bir yıldız olmasına karşın atmosferimizdeki etkileşimler sebebiyle sürekli göz kırpar ve hafif renk değişimi algısı yaratır.
Sirius 1718’de astronom Edmond Halley tarafından keşfedildi fakat ilk ciddi araştırmalar 1800’lerde yapıldı. William Huggins, yaptığı bilimsel araştırmalar sonucunda Sirius yıldızının Güneş’e doğru saniyede 7.6 kilometre hızla ilerlediğini hesapladı.
YILDIZ SİSTEMİ
Sirius A, yaklaşık iki Güneş kütlesinde, Güneş’in çap olarak yaklaşık 1.7 katı büyüklükte deli dolu bir yıldızdır ve ömrünü tamamlamasına sadece 500-600 milyon yıl kadar kalmıştır. 9 bin santigrat dereceyi aşan yüzey sıcaklığıyla, Güneş’ten 25 kat daha fazla enerji yayar.
Şu anki kütlesine bakılarak yapılan hesaplara göre, başlangıç kütlesi yaklaşık beş Güneş kütlesine sahip bir yıldızın anakol evresini tamamlayıp öldükten sonra geride kalmış olan çekirdeğidir Sirius B yıldızı. Artık enerji üretemeyen bu ölmüş yıldız çekirdeklerine beyaz cüce deniliyor. Ayrıca keşfedilen ilk beyaz cücedir.
300 küsur yıl önce keşfedilen Sirius, hemen hemen bütün uygarlıklar tarafından kutsal sayılmıştır.
• Ezoterik öğretilerde köpek, kurt, çakal biçiminde yer alır.
• Eski Mısır’da Sirius’un izdüşümünün cennetin kapısı olduğuna ve ruhların buradan geçiş yapıp tanrı ile iletişim kurulabileceğine inanılıyordu ve Anubis tanrısı olarak isimlendiriliyordu.
• Yunan mitolojisinde avcı Orion’un köpeği olarak ifade edilir.
• Türk mitolojisinde göksel sarayın bekçisi Kutsal Kurt Asena olarak nitelendirilir.
• Roma mitolojisinde Roma şehrinin kurucuları Romelus ve Remus’u emziren kutsal kurt olarak ifade edilir.
• Ve İslamiyet’te ise Zulkarneyn’in bu yıldıza giderek Yecüc ve Mecüc’ü hapsettiği düşünülür.

Hemen her inanışta köpek veya kurt olarak betimlenmesinin asıl sebebi ise Sirius’un Büyük Köpek Takımyıldızı’nda köpeğin boynunu temsil eden yıldız olmasıdır.

Atiye dizisini izleyen birçok okuyucumuz bilir ki Göbeklitepe ve Sirius arasında kaçınılmaz bir bağlantı vardır.
DÜNYA’NIN EN ESKİ TAPINAĞI GÖBEKLİTEPE, SİRİUS’A TAPINMAK İÇİN İNŞA EDİLDİ.
Daire şeklinde en az 20 çevrelenmiş alandan oluşan Göbeklitepe, 1990’lı yıllarda başlayan kazılara rağmen hâlen tam olarak ortaya çıkarılmış değil. Alandaki dairesel alanların her birinin ortasında, devasa, T şeklinde sütun yer alıyor. Bazı sütunların üzerinde aslan gibi yırtıcı hayvan figürleri yer alırken, iki anıt taşı, birbirlerine paralel biçimde yapının ortasında yükseliyor. Sanıyoruz ki bu iki paralel yuvarlak, Sirius’un ikili yıldız sisteminden oluştuğunu anlatmaktaydı.

SİRİUS BLACK’İN İSİM BABASI DA SİRİUS’TU!

Hatırlarsanız Harry Potter’ın vaftiz babası ve James Potter’ın yakın arkadaşı olan Sirius Black büyük, siyah bir köpeğe dönüşebilme özelliğine sahipti ve bu nedenle lakabı da “Patiayak”tı. Sirius karakterinin siyah bir köpeğe dönüşümü de Sirius yıldızının tarihine bir göndermedir. Sirius, 300 yıl önce dinlerin temelini oluştururken aynı zamanda günümüzün en popüler romanlarına kadar uzanan bir serüvene sahip.
DOGONLAR DA KİM?

Afrika’nın Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogonlar, yaklaşık 250.000 nüfusa sahiptir. Totemleri bulunan ve inisiyatik bir örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlarını sözlü aktarımla sürdürmüşlerdir. Tradisyonlarındaki astronomi bilgileri, özellikle Sirius sistemi hakkındaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. Dogonlar Dünya’nın yuvarlak olduğunu bilir, Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü, ayın Dünya etrafında döndüğünü, Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in uydularını, Sirius’un aslında tek bir yıldız olmayıp Sirius A, ve B olarak ikili bir sistem oluşturduğunu ve bunların birbirleri etrafında 50 yılda döndüklerini bilmektedirler.
[Bu dönüş periyodu 50 yıldır (Kesin sayı=50,1284 ± 0,0043) yıl]
Bu esnada araştırmalarımızı yaparken gözümüze ilginç bir tesadüf çarpıyor;
Kuran’da Şi’ra yıldızı olarak geçer. 53. sure olan Necm (Yıldız) suresinin 49. ayeti şu şekildedir:
“Ve muhakkak ki Şi’ra yıldızının Rabbi de O’dur.”
Besmele 0. ayet olarak dâhil, olarak Şi’ra (Sirius yıldızı) yıldızı 50. ayette geçmektedir ki bu sayı Sirius A ve B yıldızlarının birbiri etrafında dönüş periyodudur. Sirius (Şi’ra) yıldızının Necm (Yıldız) suresinde 0. ayet olan besmele ile birlikte 50. ayette geçmesi ve bu sayının iki yıldızın birbirleri etrafında dönüş süreleri olan 50 yıla eşit olması çok büyük bir tesadüf hatta mucizedir.
Bu bilgiyi verdikten sonra Dogonlar’a geri dönüyoruz;
Dogonlar, Sirius yıldızının eski zamanlarda bir kızıl dev olduğunu, Sirius B yıldızının ve bu yıldızın içe çökerek evrenin en ağır maddelerinden biri olan Nötrino yıldızı olduğunu bilmektedirler. Sirius sistemiyle Güneş Sistemi’nin evlendiğini, Dogon’ların da bu evlilikten doğduğunu söylemektedirler. Daha da ilginci Dogonlar’ın bilgilerinin sadece bununla kalmayıp aynı zamanda modern dünyamızda ilk kez Galileo tarafından gözlemlenen Jüpiter’in dört uydusundan ve Satürn’ün yalnızca teleskopla görülebilen halkalarından da haberdar olmalarıdır. Dogonlar ayrıca sayısız yıldızın varlığına ve Dünya’nın da içinde yer aldığı Samayolu’nun sarmal bir gücü olduğuna inanıyorlardı.
Dogonlar ve Sirius yıldızıyla aralarında kurdukları bağ UFO araştırmacılarının olduğu kadar yaratılış teorisyenlerinin astronomların ve bilim adamlarının da ilgisini çekmiş, bu kabilenin kökenleri ve sahip oldukları derin astronomi bilgisine nasıl ulaştıkları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Arkeolog-yazar Erich Von Daniken, Dogon inançlarını kabullenmiş ve bu bilgileri geçmişte dünya dışı varlıkların dünyamızı ziyaret ettiğinin kesin bir kanıtı olarak yorumlamıştır.
Dogonlar üzerinde araştırma yapan Amerikalı bilim insanı Robert Temple bir Nommo uzay gemisinin gelişini ve dönerek yere inişini simgeleyen resimler bulmuştur. Geminin Dogon ülkesinin güneydoğusuna indiği söyleniyordu. Dogon rahipleri geminin inişini tamamlarken, onun kuru toprağa indiğini ve oluşturduğu girdap dolayısıyla bol miktarda toz kaldırdığını anlatmaktadırlar.
Dogonlar da Sirius’lu gezginlerin bir gün geri döneceğine inanmaktadırlar: “Göklerde bir yıldız belirecek ve bu Dogon’un yeniden dirilişinin işareti olacak.” der bir yazıt.
İlerleyen dönemlerde torunlarımız Dogon çocuklarıyla oynayacak belki de, ne dersiniz?
SİRİUS VE TÜRK MİTOLOJİSİ
Gök, ışık ve Sirius söz konusu olunca Türk mitolojisinde yıldızlar ile ilgili inançlar ve anlatmalar da önem kazanmaktadır. Diğer medeniyetlerde olduğu gibi Türklerde de astrolojiye önem verilmiştir. Özellikle de yaşadıkları göçebe hayat onları göğün hareketlerini ve yıldızların konumlarını inceleyerek hareket etmeye sevk etmiştir. Hunların bir işe başlamadan önce ayın ve yıldızların durumuna baktıkları bilinmektedir. Bonnefoy’un editörlüğünü yaptığı Mitoloji Sözlüğü’nde Türkler ve Sirius Yıldızı ile ilgili şu bilgi verilmiştir: “ … Sirius, ‘Beyaz Aygır’dır. … Bazı yıldızlara ‘tapılır’ ya da ‘derin saygı duyulur’. Özellikle Sirius’a İkizler’e, Satürn’e ve doğal olarak Ay’a ve Güneş’e”. Bu bilgi önemlidir; çünkü bu bilgiye göre Türkler ile ilgili henüz ulaşılamamış, bilinmeyen kaynaklarda Sirius adı önemli ölçüde geçmektedir. Kimi araştırmacılara göre Türk mitolojisinin en önemli yıldızı kabul edilebilecek olan Kutup Yıldızı’na verilen “Demir Kazık” ismi, bilinmeyen bir dönemde Sirius için kullanılmıştır. Tümüyle yoğun demirden oluşan Sirius B Yıldızı’nın varlığından haberdar oldukları düşünülen Şamanist Türklerin Sirius’a sonradan “Ak Yıldız” demeye başladıkları; aslında “Ak Yıldız”ın da önceden Venüs için kullanıldığı iddia edilmiştir. Şamanist Türklerin inancına göre Demir Kazık Yıldızı, “tanrının gönderdiği elçi” ile şamanın iletişim kurabildikleri kapıdır; şaman bu kapıdan geçip yukarı çıkamaz, elçi de bu kapıdan geçip aşağı inemez. Onlar tam bu noktada konuşur ve geri dönerler. Sirius ile alakalı bir diğer sembol olan “ok ve yay”, avcı ve akıncı Türklerin mitolojisinde saygı duyulan, kutsal bir unsur olarak bilinmektedir.
https://medium.com/@diamondtema/sirius-%C5%9Fira-y%C4%B1ld%C4%B1z%C4%B1-hakk%C4%B1nda-31e388be83e6https://www.derki.com/mistik/sirius-tanrica-isisin-gizemli-yildizi/https://indiancountrytoday.com/archive/let-s-get-sirius-about-the-dog-star-sky-s-brightest-twinkler-x9hGHM35JUyxrtHnNk_9nwhttp://www.arkeotekno.com/pg_367_gobeklitepenin-kozmik-baglantisi-var-mihttp://proje.akdeniz.edu.tr/mcri/mjh/7-1/MJH-27-Yaprak_Pelin_ULUISIK.pdfhttps://kuranmucizeler.com/goekyuezuenuen-en-parlak-y-ld-z-olan-sirius-si-ra-y-ld-z-ve-kuran-mucizesi