Kendimi sorgulamaya başladığım an uzaklaşıyorum herkesten. Yetemiyorum, özgür olamıyorum kendi benliğime. Bir çıkmaz sokakta sıkışıp kalıyorum her seferinde. Görüp duyabildiğim tek şey kalp atışlarım, yalnızlığım. Sanki o an dünyanın en yalnız insanı benim. Kendi sesimi duymak bile rahatsız ediyor beni. Ruhumu da alıp kapatıyorum kafese, benliğimin yanına. Ruhum ve benliğim dertleşiyor o kafeste, ben kulaklarımı tıkıyorum, gerçekleri duymak istemiyor gibi. Aslında en çok ben öğrenmek istiyorum gerçekleri. Bedenimi kontrolüm güçleşiyor. Engel olamıyorum bedenime. Ne kadar çabalasam da ellerimi durduramıyorum, gidiyor kulaklarıma. Kulaklarım duymasa da kalbim hissediyor her şeyi. Gözlerimi kapatıyorum. Beynimde tiz bir ses, gitmiyor. Gözlerimi açıyorum. Burası da neresi? Neredeyim ben? Bir sahildeyim. Önümde uçsuz bucaksız bir deniz. Belki su yardım eder bana diyerek atlıyorum o uçsuz bucaksız denize. Aslında yüzmeyi bilmiyorum ben. Nereden geliyor bu cesaret? Çırpınmaya başlıyorum yüzebildiğimi bile bile. Güvenemiyorum kendime, yüzebildiğime. Suya güveniyorum, kaldırır beni diye. Geriye dönmek istiyorum. Kaybolmuş o koca sahil. Çırpınıyorum, benlik denizinde. Duyan gören yok. Bir tek su biliyor çırpınışlarımı, bir de ben. Sanki bir girdap çekiyor içine beni. Kalbimin karanlığına gömecek. Yine çırpınıyorum. Kurtaramıyorum kendimi. Yardım istiyorum, bağırıyorum. Bir tek su duyuyor beni, bir de ben. Sonra su diyor bana ”Seni ancak sen kurtarabilirsin.” Yapamıyorum, yine kurtaramıyorum kendimi. Sonra bir ses duyuyorum. Çok derinden gelen. Çırpınışlarım sönüyor. Ses daha çok yükseliyor. Gökyüzünden bir el uzanıyor bana. O an girdap daha çok içine çekiyor beni. Sonrası büyük sessizlik, bir tek ben bağırıyorum o ele. Su konuşmaya başlıyor “O kendi benliğini ve ruhunu bir kafese kapattı.”. Gökyüzünden uzanan el geri çekiliyor hızlıca. Masmavi olan gökyüzü simsiyah bulutlarla kaplanıyor. Büyük bir fırtına başlıyor, şiddetli bir yağmur karşılıyor denizi. Deniz yükseliyor, yutuyor bütün yağmur sularını. Ben daha çok çırpınıyorum. Bir kara beliriyor ileride. Tüm gücümle yüzmeye başlıyorum. Ben yaklaştıkça o uzaklaşıyor. Yaklaşıyorum, uzaklaşıyor… Birden o adayı, su yutuyor içine. Bütün umutlarım tükeniyor. Teslim olmak istemiyorum. Kendimi nasıl kurtaracağımı da bilmiyorum. Su diyor “Güven kendine!”. Daha öncesinde yapmadım ki bunu nasıl başaracağım? Onca yaşanmışlığa rağmen yine güvenemiyorum kendime. Su bile güveniyor bana, ben güvenemiyorum. Ağlamaya başlıyorum. Haykırıyorum. Kapatıyorum yine gözlerimi belki kurtulurum diye. Açıyorum yine denizin ortasındayım. Daha çok ağlıyorum. Yankılanıyor haykırışlarım kafamın içinde. Sakinleşiyorum. Güveneceğim kendime. Kurtaracağım kendimi. Yapabilirim. Büyük kulaçlar atmaya başlıyorum, kapatıyorum gözlerimi. O girdap çekemiyor içine beni, kurtuluyorum oradan. Fırtına kesiliyor yavaşça. Yağmur da kesiliyor. Tekrar başlıyorum büyük kulaçlar atmaya. Yine kapatıyorum gözlerimi. Ama bu seferki korkudan değil, sevinçten. Ne kadar yorulduğumun önemi yok. Artık güveniyorum kendime! Durduramayacak kimse beni. Açıyorum şimdi gözlerimi. Karşımda bir sahil! Büyük bir azimle kucaklayarak denizi, yaklaşıyorum. İşte sahildeyim. Gökyüzü yine masmavi. “Kurtulduk!” diyorum ruhuma ve benliğime. Onlar “Biz kurtulmadık ki daha, sadece sen özgürsün.” diyorlar. Ben yine başaramadım. Kapılıyorum ama bu sefer ümitsizlik denizine. Su yakalıyor ayak bileğimden beni, durduruyor “Gitme.”, “Kucakladın tüm denizi geldin sahile. Güvendin kendine. Yapabilirsin!”. Bir kafes çıkıyor denizin derinliğinden. İçinde ruhum ve benliğim. Korkarak açıyorum kafesin kapısını. Çıkıyorlar içinden yavaşça. “Özgürüz!” diyorlar büyük çığlıklarla. Beni benden daha iyi tanıyan arkadaşlarım onlar benim. Anlayamadım bu zamana kadar. Sarılıyoruz birbirimize. Ağlamaya başlıyorum yeniden, ama sevinçten. Gökyüzünden uzanan el tekrar uzanıyor bana. Avucuna alıyor beni, çıkarıyor bulutların üzerine. Görüyorum onları. Benliklerini ve ruhlarını kafeslere kapatanları. Ama onlar da benim gibi özgür bırakmışlar en yakın arkadaşlarını. Herkes mutlu. Aşağıya bakıyorum, denize. Deniz, selamlıyor beni. Teşekkür ediyorum denize. Asıl o kurtardı beni. Bana kendime güvenmeyi öğretti. Yalnız olmadığımı hissettirdi. Artık özgür her bir zerrem. Yüreğim daha sağlam haykırışlara. Güveniyorum kendime. Güvendikçe güçleniyorum.
Teşekkürler deniz, yine, yeniden. Artık yalnız değilim, sayende.