“Yok olan kar taneciklerini bir şekilde yakalamak, mutluluğu yakalamak gibi bir şey; anında hiçliğe dönüşüveren bir sahip olma eylemi. Bu evin dışında bir hayat olduğunu hatırlatıyordu bana: Geniş ve tarifi zor güzelliğe sahip bir dünya; o an için ulaşamayacağım bir dünya.”
Merhaba sevgili kitapsever dostlar…
Yine güzel bir kitap incelemesiyle geldim. Umarım sizin de keyifle okuyacağınız bir eser olur.
Kitaptaki olaylar iki farklı olay döngüsünde ilerliyor. Zaman zaman kitabın kadın karakteri Alicia’nın yaşadıklarını okurken zaman zaman ise erkek karakter Theo’nun yaşadıklarını okuyoruz.
Alicia, evli ve işinin ehli olan başarılı bir ressam. Kocası Gabriel’i ise çok seviyor.
Bir gün Alicia, kocası Gabriel’i suratına beş kez ateş ederek öldürür ve bu olaydan sonra bir daha asla konuşmaz.
Theo ise bir psikoterapist ve hiç kimsenin konuşmayı başaramadığı Alicia’ı konuşturabileceğinden emin. Bu yüzden onun tedavisi ile özel olarak ilgilenmeye başlıyor.
Kitabı okurken pek çok soru işareti ile karşı karşıya kalınıyor olsa da neyse ki yazar hepsinin yanıtını da okuyucuyu tatmin edecek kadar güzel yanıtlamış.
Benim en çok merak ettiğim sorular; Alicia’nın eşini çok sevmesine rağmen neden öldürdüğü, konuşmazsa nasıl kendisini ifade etmeyi başaracağı ve bir de Theo’nun, ısrarla neden Alicia’ı konuşturmak istediğiydi. Neyse ki tüm sorularımın cevaplarını aldım ve çok mutlu oldum.
Kitapta bu kadar çok merak ettiğiniz soru bulabildiğiniz için okuması da bir o kadar keyifli oluyor tabii ki. Benim düşüncem bu yönde. Sizi bilemem…
Tüm olayların bağlantılarını, karakterlerin geçmişini, onların iç dünyalarında neler olup bittiğini, yaşadıkları olayları, olaylar karşısında verdikleri tepkileri çok güzel bir şekilde harmanlayıp okuyucuya sunmayı başarmış yazar. Çok akıcı ve bir o kadar da merak uyandırıcı bir kurgusu var kitabın. Öyle ki okurken bir an önce sonuca ulaşmak istediğimden kitabı elimden bırakamadım desem yeridir.
Psikolojik unsurlar çok güzel işlenmiş ve gerilim kısmı da hiç de yavan değildi doğrusu…
Olayların birbiriyle bağlantılarının tam yeri ve zamanında ortaya çıkması, her karakterin yer almasının bir nedeninin olması ve bu nedenlerin de zamanında ortaya çıkarılması ”Şu karakter olmasaydı da olurmuş. Bence fazlalık olmuş o karakter.” diyebileceğiniz tek bir nokta ile karşılaşmamış olmam da kitabın ayrı güzelliği oldu benim için…
Hele ki o son yok mu, o son? Tek kelimeyle muhteşemdi. Ters köşe olmamak, şaşırmamak imkânsız. Kaldı ki ben sürprizli kitapları daha bir çok seviyorum. Dolayısıyla iyi ki okumuşum dediğim kitaplar içerisinde yerini aldı ve o muhteşem sonuyla beni mest etmeyi başardı. Hiçbir şey için olmasa bile o muhteşem sonu ile okunmayı hak eden bir kitap…
Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Kitaplarla kalın…