Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek yaparsınız ancak tuzunu katmayı unuttuğunuzda o yemek yalnızca kolesterolü olanların yiyeceği bir yemeğe dönüşür. Zaten pişmiş yemeğe tuz atılmaz… Hayatımız ne kadar güzel ilerlese de yaşanma şansı olan güzel bir olaya izin vermezsek belki tepetaklak olabiliriz. Ancak bu öylesine küçük, gözden kaçan bir detaydır ki bazen farkında bile olmayız. Eğer bulunduğumuz yerde iyi veyahut kötü isek bu yalnız bizden sebep değil midir?
Öğretmenler neden hangi mesleği düşündüğümüzü soruyor? Eğitimin bizim isteklerimiz doğrultusunda şekillenmediği bir çağdayız neticede… Oysa olabilirdi ama olmadı. Çünkü tamamen doğru yolu değil, basit yolu seçmeye indirgenmiş bir türüz… Ancak yine de soruyorlarken bize bu soruyu, duymak istedikleri cevabın ne olduğunu düşünüyor musunuz hiç? Şayet ileride cumhurbaşkanı olmak istediğinizi söylediğinizde gülerler ama neden? Çöp arabasının şoförü olmak istediğinizi duyduklarında da gülerler, neden? Çünkü bu toplum için sabit bir gelirle memur olmak yadırganmayan tek meslektir. Hayal kuramaz, düşünemezsiniz. Çünkü düşünürseniz baş kaldırmaya eğilimli olursunuz. Ve bu yüzden düşünen bir kafa, devlet için her zaman bir tehdittir.
Kadın cinayetleri konusunda konuştuğunuzda sizden korkarlar. Sesinizi bu yüzden kısmaya çalışırlar. 21. yüzyılda halen kardeşi kardeşe kıran bir toplum olduğumuzu söylediğinizde susturmaya çalışırlar elbet. Çünkü bunu yalnız biraz geniş baktığınızda görürsünüz ve bu bir tehdittir…
Neticede düşünmemizi istemiyorlar, cahil bir kesim her zaman en iyisidir. Çıkan her şarlatana kulak veren, çoğunluğa uyan; doldurulmayı bekleyen boş kafaların bulunduğu toplum, istenen düşünceyi yerleştirmek için en kolay toplumdur. Ve bizler cehaletin kırbacında sosyal medya üzerinden bir şeyleri başarabileceğimizi sanıyoruz. Bazen yapıyoruz da bunu, bu normal mi? Her şeyin böylesine garip olması, bu çağda ”neden” denilecek bu kadar konu olması beni korkutuyor. Çünkü fütürizm kitaplarını biraz okuyorsanız eğer, düşlenen gelecekten ne denli uzak olduğumuzu, bazı şeyleri yapma şansımız olduğu halde yapmadığımızı görebilirsiniz. Ve bu en korkuncudur, çünkü yapabiliriz. Ancak biz buradayız işte, sesini duyuramayanlarız. Çünkü duyurabilseydik, düşünemezdik. Düşünüyor isek, duyuramayız…