Bir yıldız gibi parlayacaksın,
Sen kadın; en iyilerine layıksın!
Öldürülmeyi kimse hak etmez;
Sen defalarca öldürüldün kadın,
Artık ayaktasın.
Dimdik ve bir gün ışığı gibi,
Senin gölgende büyüyen çocuklarınla
Annesin sen ve öylesine kutsal bir hazinesin!
Kırılmış biraz, incinmişsin gibi
Ancak aksine sanılanın
Yılmadın, en önde yürüdün sen kadın!
Bazen bir şiddetle sarsıldı kalbin;
Aşık oldun, esasında bilmeden mahvoldun.
Seni bu yola sürükleyenler;
Cezasını çekecek, öcünü alacağız senin!
Sen onlarca kadın, yüzlerce, binlerce kadın!
Kendini her an korumak zorunda kaldın,
Bazen sineye çektin, suskunlukla boğuştu yüreğin,
Ancak şimdi susmak yakışır mı sana kadın?
Arkanda onlarca kadın, yüzlerce, binlerce kadın!
Bazen ana oldun, bazen çocuk oldun,
Bazen evlat acısına gömüldü kalbin,
Bazen annesini kaybeden küçücük bir çiçektin.
Bir yıldız gibi parlayacaksın;
Ve senin gölgende yeşerecek yeni dünyanın tohumları.
Atatürk’ten arşa kalkan bir nesil gibi,
Sen kadın, kalkacaksın.
Başlayan bir isyan gibi, sonunu bilmekten gayrı;
Çünkü elini tutanlar, bırakmaz seni.
Sen onlarca kadın, yüzlerce, binlerce kadın!
Hassas kalbin, bir kılıç kadar keskin bakışların,
Hep mi nahif, zarif; hep mi uysal sanıldın?
Oysa sen, anne oldun; her acıyı gördün kadın;
Şimdi sana pembeyi yakıştıranlara karşın,
Sen bazen beyaz, bazen dibine kadar siyahtın.
Seni karanlığa mahkum etmiş bu çağın;
En parlayan yıldızısın kadın!
Ve senin gölgende yeşerecek tohumların;
Acılarınla beslenecek, şiddetle filizlenecek;
Oysa günü geldiğinde bir çiçek gibi açacaksın.
Ve sen kadın, koskoca bir ormansın.
Artık soldurulmuş çiçeklerin açılsın, açılsın;
Çünkü yalnız değilsin kadın;
Senin ardında onlarca kadın, yüzlerce, binlerce kadın!