fbpx

NBA’de son zamanların en çok beklenen hamlesi gerçekleşti ve Damian Lillard Milwaukee Bucks’a takaslandı. Aslında temmuz ayının başından beri bu içeriği yazmak için bekliyordum ancak beklenenin aksine sürecin uzamasından dolayı bugüne kaldı. Takastan önceki süreci, takasın nasıl gerçekleştiğini ve bu hamlenin hem lig açısından hem Giannis ve Bucks açısından hem de Lillard açısından neler getirebileceğine değineceğim. Bu takasla ilgili yazın başından beri, hatta sezon ortasından beri bildiğimiz tek bir şey vardı; Ligin son dönemlerdeki takımına en “sadık” oyuncusu olarak bilinen ve doğal olarak Portland’lılar dışında herkesin o klasik argüman olan “şampiyonluk kazanmak için o takımdan ayrılmasın” dedikleri oyuncu olan Damian Lillard, Miami Heat dışında başka hiçbir takıma takas olmak istemediğini kamuoyu yoluyla belirtmişti. Nitekim bundan önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Lillard, menajeri vasıtasıyla da eğer başka bir yere gitmesi halinde o takımların mutsuz bir oyuncu alacağını belirtmişti ancak Miami’nin elinde takasta kullanabileceği yeterli malzeme yoktu ve bu takasta bir 3. takımın devreye girmesi gerekiyordu ve nitekim görünen o ki Miami o takımı bulamayınca veya kimseyi ikna edemeyince elleri kolları bağlanmıştı ve çok istedikleri bu hamleyi yapamadılar ki Pat Riley gibi bir ustanın bile bu işi başaramamış olması, ortalıkta pek de fazla seçenek olmadığını kanıtlıyor. Milwaukee cephesine gelirsek, onlar da 2 sezon önce Giannis Antetokounmpo önderliğinde yüzük kazanarak güzel bir başarı hikayesi ortaya koymuşlardı. Yine de uzun vadede, tıpkı Lillard gibi şehrine sadık bir oyuncu olan Giannis’e iyi imkanlar ve projeler sunmak zorundaydılar. Sonuçta öyle bir efsane, tek şampiyonlukla yetinecek değildi. Alınan bilgilere göre bu takasın görüşmeleri sadece 3-4 günlük bir süreçte resmiyet kazandı ve Bucks ligin bütün çehresini değişirecek o hamleyi yapmış oldu. Takasın detaylarına değinmek gerekirse, Blazers-Bucks ve Suns arasındaki bir üçlü takas sonucu Milwaukee Dame karşılığında Portland’a Jrue Holiday ve birkaç draft hakkını verdi. Ayrıca artık Suns’la yol ayrımına gelen DeAndre Ayton da Blazers’ın yolunu tutmuş oldu. Suns ise Jusuf Nurkic, Grayson Allen gibi güzel parçaları zaten halihazırda kurdukları süper takımnlarına eklemiş oldular. Portland cephesine daha sonra değineceğim ama öncelikle Bucks’ı değerlendirmek gerekirse, elbette bu hamleyle birlikte şampiyonluğun en büyük iki adayından biri oldular. Giannis gibi bir süper güçle harika bir ikili kurmuş oldular ki son 10 senede Milwaukee’nin en büyük kadro planlamalarından birinin Giannis’in etrafına istikrarlı şutörler yerleştirmek olduğunu düşünürsek, buna eskisi kadar gerek kalmadan ligin belki de Curry’den sonra aktif en iyi Point Guard’ı olan Dame Dolla’yı eklemeleri makro seviyede müthiş bir artı. Lillard’ın nasıl bir oyuncu olduğu zaten herkesin malumu ama kısaca belirtmek gerekirse; müthiş ve saf bir skorer, lider, kazanma mentalitesini en doğru şekilde sahaya yansıtan ve egodan arınmış süperstar’lardan biri. Menzil tanımayan üçlükleri, 2010’lu yıllar NBA’sinin en clutch anlarından birkaçına imza atmış bir oyuncu Lillard. Zaten onun kariyer gelişimi de çoğu oyuncunun yakalayabileceği bir seviye değil; Ligdeki ilk sezonunda Yılın En İyi Çaylağı Ödülü’nü kazanan, 2015 playoff’ları ilk turunda perdelerden çıkarak ve bunu çok rahat göstererek attığı o inanılmaz soğukkanlı buzzer beater şutuyla birlikte Blazers’a tam 14 sene sonra ilk playoff seri galibiyetini getirdiği, 2019 yılında yine birkaç sene öncekine benzer bir şutla takımına ilk seriyi kazandırıp sonunda Konferans Finali’ne kadar taşıyabildiği ve geçen sezon da kariyerinin en skorer sezonunu oynadığı, 71 sayı attığı defalarca kere 50 sayı barajını geçtiği ve elbette en önemlisi Portland tarihinin gelmiş geçmiş en büyük sporcusu olduğu bir kariyer ve çok daha fazlası bu. Portland’a verebileceği her şeyini verdi, o kadroyu ve camiayı NBA finali olmasa bile çıkarabileceği en yüksek noktaya çıkardı ve artık tam anlamıyla iki taraf için de ayrılık vakti gelmişti. Damian Lillard basketbol oynamayı ve bu kadar kolay skor üretebilmeyi jest ve mimikleriyle havalı bir şekilde gösteren yegâne oyunculardan biri. Bucks için bu işin tek olumsuz yanı ise ligin en iyi savunmacı ve aynı zamanda skor üretebilen Guard’ı olan Jrue Holiday’in ayrılığı oldu ki şampiyonluk sezonunda yaptıkları hâlâ hafızalarda. Jrue an itibariyle Portland’da ama gerek camianın planları gerekse oyuncunun bulunduğu konum gereği şampiyonluk penceresi olmayan bir takımın dışında oynaması pek mümkün değil dolayısıyla bu konuda da yeni gelişmeler her an olabilir. Özellikle Celtics gibi takımlar için Jrue Holiday müthiş bir parça olur ve dengeleri değiştirebilir. Giannis şüphesiz ki senelerce bayrak adam olduktan sonra yanına böyle bir süperstar’ı hakediyordu. Giannis’in boyalı alanda ve açık sahada ligin en durdurulamaz oyuncusu olduğunu düşünürsek yanına bir de Damian Lillard gibi bir süperstar’ı eklemek ligin geri kalanının Bucks’ı nasıl savunabileceğini düşünmesi açısından oldukça korkutucu olacak gibi. Khris Middleton’ın da artık istikrarlı bir All Star ve senelerce Giannis’in en büyük yardımcısı olduğunu hesaba katarsak büyük üçlünün kurulduğunu söyleyebiliriz. Yanlarında Pat Connaughton gibi her şeyi yapabilen bir görev adamı ve Brook Lopez gibi bir tecrübenin olması da oldukça önemli. Bench’den ise Bobby Portis, Malik Beasley, Jae Crowder gibi çok iyi yan parçalara sahipler ve Buddenholzer dönemi sonrası yeni koç Adrian Griffin’in elinde güzel görev dağılımları ayaralayabileceği bir kadro oluşmuş durumda. Milwaukee zaten son birkaç senedir normal sezonda fırtına gibi esen, maçları adeta şova çeviren ve genellikle konferansı lider ya da ikinci bitiren bir takımdı. Şampiyonluk tecrübeleri de var. Dolayısıyla bu takas, takımın limitini arşa çıkarmış durumda ama yine de her büyük takasta olduğu gibi oyuncuların sağlıklı kalabilmesi her zaman ana faktörlerden biri. Artık 33 yaşında olan Lillard’ın üzerinde büyük bir baskı olacak, yaşanan her olumsuz durumda muhtemelen Giannis yerine o suçlanak; bu tarz olguların zaman içindeki gelişimi de oldukça ilgi çekici olacak gibi. Portland cephesinde ise artık geç bile kalınmış bir yeniden yapılanmaya resmi olarak girilmiş oldu. Senelerce CJ McCollum ve Lillard gibi çift gardlı sistemden vazgeçmediler ve sonrasında da aynısını Anfernee Simmons ve Lillard’la tekrar bir nevi deneyip yine marjinal verimi alamadılar. Dolayısıyla öncelike bu şekilde bir planlamadan vazgeçmeleri gerekiyor. Ellerinde olumlu genç parçalar ve bu sene draft ettikleri yıldız Scoot Henderson olacak, birkaç sene içinde geleceğin takımını kurabilirler ki Miami takas görüşmesinden çekildiktem sonra bunu Lillard’a söylemişler ve o da o zaman Portland’da belli bir süre daha kalabileceğini söylemiş ancak onlar yeni bir yola girmem istedikleri için bu isteği pek de dikkate almamış, bu da onlar açısından olumlu bir durum. Son olarak, Milwaukee Bucks’ın şu anki asistan koçlarından biri ise yıllarda Portland’da Lillard’ın koçluğu yapmış, onun her şeyini bilen bir isim olan Terry Stotts var. Lillard’la onun tekrar buluşmuş olması da kaderin güzel bir cilvesi ve belki de yıllarca süren o sadakatin başka türlü bir sürprizi. Tüm okuyucularıma teşekkür ediyorum. Sağlıklı ve mutlu kalın

Teoman Oğuzhan içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Teoman Oğuzhan içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]