fbpx

Genç Victoria Dönemi Britanyası’nın en başarılı yazarlarından biri sayılan Oscar Wilde, 1854 yılında tıp bilimine sunduğu hizmetler sayesinde şövalye unvanına sahip olmuş, ünlü göz cerrahı Sir William Wilde ve devrimci şair ve yazar olan JaneFrancesca Wilde’ın ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İrlanda’nın Dublin kentinde dünyaya gelen yazarın tam adı O’ Flahertie Wills Wilde’dır.

Oscar Wilde, 9 yaşına kadar hiçbir okula gitmemiş ve evde özel Fransız mürebbiyelerden eğitim almıştır. İlk kayıt yaptırdığı okul, Portora Kraliyet Okuludur. Oscar Wilde bu okuldan mezun olduktan sonra 1871-1874 yılları arasında Dublin’deki Trinity Kolejinde eğitimine devam etmiştir. Trinity Kolejinde okuduğu dönemde, Trinity öğrencileri için büyük önem taşıyan Berkeley altın madalyasını  ve Oxford Üniversitesi Magdalen Kolejinden burs kazanmıştır. Magdalen’de okurken 1878 Newdigale Ödülünü ‘’Ravenna’’ adlı şiiri ile kazanmıştır. Bu şiiri Encaenia’ da okuyup kaybetti fakat ödülü, ‘’Tarihsel Eleştirinin Yükselişi’’ adlı makalesinde almıştır.

Burada 1874’ten 1878 yılına kadar eğitim hayatına devam etti. Hayatının en önemli ilkelerinden biri olan estetik akımının bir parçası oldu. Hayatı boyunca bu akımın ilkelerini benimsedi. Bu dönemde estetizm hareketi üzerine sahip olduğu fikirlerle dikkat çeken Wilde, saçlarını uzatmış ve eril sporları küçümseyecek söylemlerde bulunmuştur. Üniversite yıllarında Antik Roma, Yunan edebiyatı ve felsefesi ile tanıştı, derinlemesine bilgilere sahip oldu ve sahip olduğu bu birikim, yaşam tarzını ve hayata karşı bakış açısını büyük ölçüde değiştirmesine neden oldu.

Okulunu bitirdikten sonra doğduğu şehir olan Dublin’e geri dönen Wilde, Dublin’de Florence Balcomb ile tanıştı. Florence Balcomb’a aşık oldu. Fakat Balcomb , Wilde’ın aşkına karşılık vermemiş ve Bram Stroker ile evlenmiştir. Bunun üzerine Dublin’i terk eden Wilde, Londra’ya yerleşmiştir ve daha sonra Dublin’e sadece iki defa kısa seyahatler yapmak dışında hiç gitmemiştir.

Oscar Wilde, lüks içinde yaşamak, pahalı lokantalarda yemek yemek, seçkin otellerde kalmak, farklı olmak ve farklı kıyafetler giyerek şık olmak için terzilere para harcama alışkanlıklarına sahip olduğu için babasından kalan servetini kısa sürede bitirir. Diğerlerinden farklı görünmek için sıradan kıyafetler yerine, dize kadar gelen külotlar, ipek çoraplar, rengarenk kravatlar takar, başına geniş kenarları olan şapkalardan takmıştır. Sadece doğum günlerinde herkes gibi geleneksel ve sıradan giyinirdi. Bunun sebebi, gençliğinden bir yıl daha eksildiği için yas tuttuğunu göstermektir.

Giyim tarzı o dönemde hep göz önünde olmuştur. Bunun sebebi giydiği kıyafetlerin erkekteki dişiliği ön plana çıkarmasıdır. Ünlü eleştirmen Higginson, Unmanly Manhood adlı gazetede yer alan bir yazısında, Oscar Wilde’ın giyim tarzının etkilediği erkeklerin züppeleştireceğini ve feminenleşeceğini yazmıştır. Aynı zamanda Oscar Wilde’ın toplumu ahlaksızlaştıracağını ima etmiştir. Fakat Oscar Wilde, bu eleştirileri umursamaz ve görmezden gelir. Hayatını istediği gibi yaşamaya devam eder. Hayatı boyunca sosyalizme inanmıştır ve insanların özgürleşme ihtiyacının önemine değinen “Sonnet The Liberty” adlı şiiriyle büyük yankı uyandırmıştır . Özgürleşmede kanlı eylemler yerine pasif eylemleri tercih eden Wilde , bir yazısında şu cümleleri kullanmıştır. ”Özgürlük kanlı elleriyle geldiğinde onunla el sıkışmak zor olacak.”

Fransa’ya yerleştikten sonra kraliçenin danışmanlığını yapan Horace Lloyd’un kızı Constance Lloyd ile tanıştı. 1884 yılında evlendiler. Bu evlilikten Cyril ve Vyvyan  isimli iki çocuğu oldu. Constance, 1898 yılında geçirdiği belkemiği ameliyatından sonra , Cyril ise Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa’da savaşırken öldü. Vyvyan ise uzun süre çevirmenlik ve yazarlık yaptı.

Evli olduğu dönemden Lord Alfred Douglas ile aşk yaşamaya başladı. Bir süre sonra bu ilişki basına sıçradı. O dönemde böyle bir ilişki yaşanması kabul edilebilir bir durum olmadığı için tepki çekti. Bunun üzerine, sevgilisi Douglas’ın babasının suçlamaları nedeniyle iki sene sürecek olan kürek cezasına çarptırıldı ve hapse girdi. Bu nedenle eşi çocuklarını alarak İsviçre’ye yerleşti ve Holland soyadını aldı.

Hapse girdiği ilk zamanlarda, hapishanenin sıkı kurallarına maruz kalan Wilde, o dönemde daha önceden yazdığı “Salome” isimli oyunun Paris’te yayımlanması ve tutması üzerine hapishanede biraz ayrıcalıklı konuma geldi. Daha önce yazmak için bile kâğıt bulamayan Wilde, oyununun yayımlanmasının ardından hapishane tarafından istediği kitaplara erişebilme fırsatı buldu.

Hapiste kaldığı günlerde Douglas’a 50.000 kelimelik mektup yazdı ama hiçbir zaman gönderme şansı bulamadı. Daha sonra mektuplar Ross tarafından kısaltılarak ‘’De Profundis’’ adıyla basıldı. 1962 yılında ise mektup tam hâliyle ‘’Oscar Wilde’ın Mektupları’’ adıyla yayımlandı.

1897 yılında hapisten çıktı. Hapisteyken yaşadığı olaylar ve suç nedeniyle hapisten çıktıktan sonra hayatını sefalet içinde geçirdi. Tahliye edildikten sonra Fransa’ya gitti ve ismini Sebastian Melmoth olarak değiştirdi. Hapishanede yaşadığı sıkıntıları dile getirmek için ‘’Reading Zindanı Baladı’’ yayımladı. Hapis hayatı onu çok kötü etkilemişti. Sürekli bitkin düşüyor ve hasta oluyordu. Sürekli ruhsal çöküntü içindeydi ve kendini alkole kaptırmıştı. Bedeni buna daha fazla dayanamadı ve 30 Kasım 1900 yılında, 46 yaşındayken Paris’te hayata veda etti. Bazı kaynaklara göre ölüm nedeni menenjittir. Bazı kaynaklara göre ise intihar etmiştir.

Hapse girmeden önce çevresinden sürekli ilgi gören ve kalabalık bir arkadaş grubuna sahip olan Wilde, sefil bir otelde ölmüştür. Ölürken yanında otel sahibi ve papazdan başka kimse yoktu ve ünlü “Ya duvar gider, ya ben.” sözünü ölmeden önce bu otel odasında söylemiştir. Cenazesine sadece 7 kişi katıldı ve mezarlığa kadar gitmediler. Tabutunun üzerinde olan çiçeklerden sadece birinin üzerinde yazı vardı ve o da otel sahibinin gönderdiği çelengin üzerinde yazan “KİRACIMA” yazısıdır. Vefatının ardından Cimetiere de Bagneur Mezarlığı’na defnedildi. Ardından mezarı sanatseverler tarafından ünlü Pere Lachaise Mezarlığı’na taşınmıştır. Mezar taşları, SirJacob Epstein tarafından, erkek melekler ile süslenmiştir. Hayranları Wilde’ın mezarına öpücük izi bırakmayı gelenek hâline getirmiştir ve mezar taşında hâlâ öpücük izleri bulunmaktadır.

Neredeyse bütün hayatı boyunca eleştirilere uğrayan yazar, düşüncelerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Oscar Wilde, eşcinselliğinin yanı sıra sosyalizm yanlısı olması ile de okları üzerine çekmiştir. Savaşa her zaman karşı olmuştur. “Sanat, sanat içindir.” görüşünü benimseyen Oscar, pek çok başarılı yazara yapıldığı gibi ancak ölümünden yıllar sonra hak ettiği değere kavuşmuştur.

Wilde; romanı, masalları, öyküleri, şiirleri, denemeleri, eşsiz konuşmacılığı, nükteleri, özdeyişleri, giyimi kuşamı, estetikçi davranışıyla Victoria Çağı ahlakına karşı saldırıya girişmişti. Eşcinsel olduğunu hiç saklamamıştır. Bu savaşın bedelini, Queensberry Davası sonucunda iki yıl hapis yatarak ödemiştir.

Wilde, 19. yüzyılda yaşamış bir 20. yüzyıl düşünürüydü. Hayatın bir hammadde olduğunu söyleyen Wilde, ‘’Edebiyat, daima hayattan önce davranmıştır. Onu taklit etmemiş, kendi amaçlarına ulaşmak için ona biçim vermiştir.’’ der. Oscar Wilde, sanatçının çağın önünde olduğu görüşünü benimser. Yeni dönemlerde gerçekleşecek toplumsal gelişmeleri, özgürlük için girişilecek devrimleri seziyor, özellikle sanat alanında yaşanacak patlamaları görmüştür. Teknolojideki atılımlar sonucunda maddecilik anlayışının güçlenmesine, bir endüstriyel tiranlık oluşmasına, kalabalıklaşan kentlerin sınırsız büyüyüp çirkinleşmesine, doğanın yağmaya uğramasına, insanların özgüvenlerini yitirip köleye dönüşmesine ancak bireycilik ve estetikçilik yoluyla karşı konulabileceğine inanmıştır. Sosyalizmin ise uzun sürede güçlü, etkin bireyler yaratacağı için yararlı olacağını düşünmüştür.

Oscar Wilde’ın ilk şiir kitabı olan ‘’Poems’’ 1881 yılında basıldı. Aynı yıl Amerika’ya yerleşen Wilde, burada kaldığı dokuz aylık süre boyunca 140’tan fazla konferans verdi. ”Vera” adlı oyununu bu dönemde yazan unutulmaz isim, 1887 yılında ‘’Dünyanın Tek Gerçek Hayaleti’’ adlı eserini kaleme aldı. En ünlü eserlerinden biri olan ‘’DorianGray’in Portresi’’ 1891 yılında kitap hâline getirildi. Oscar Wilde’ın oyun ve şiir olmak üzere birçok eseri bulunmaktadır. Bunların en bilinenleri ise şunlardır:

  • Padova Düşesi (1883)
  • Dünyanın Tek Gerçek Hayaleti (1887)
  • Şu Bizim Hortlak (1887)
  • Narlı Ev (1891)
  • Lady Windermere’nin Yelpazesi (1892)
  • Ehemmiyetsiz Bir Kadın (1893)
  • Salome (1893)
  • İdeal Bir Koca (1895)
  • Ciddi Olmanın Önemi (1895)
  • Kutsal Metres (1894)
  • Mutlu Prens (1888)
  • Bir Floransa Trajedisi (1894)
  • Ravenna (1878)
  • Reading Zindanı Baladı (1898)
  • De Profundis
  • Sosyalizm ve İnsan Ruhu
  • Yalanın Yozlaşması
  • Mürver Ağacı
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]