Aile büyükleri, en büyükleri, genelde pek ciddiye alınmaz. Yaşlıdır, der ve geçeriz. Huzurevleri, yaşlı bakımevleri bu insanlarla doludur. Aslında ciddiye alınmayan, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak dışında pek düşünülmeyen bu insanlar da herkesten farksızdı kısa zaman önce. Onların da mutlu olduğu, ağladığı, gülmekten yerlere yattığı o kadar çok anısı var ki. Huzurevi ziyaretleri hem onların sağlığı açısından hem de ziyaret eden kişi tarafından bolca faydalıdır. Günümüzde pek üzerinde durulmayan bir konu, ne yazık ki. Fakat sokakta geçerken de olsa gördüğünüz ihtiyar bir dedenin, ninenin gözlerinin içine bir kez bakın. Öyle derin, öyle anlamlı bakıyorlar ki. Yaşanmışlık dolu gözleri, gözkapakları açılıp kapanırken bile bir şeyler anlatıyorlar sanki. Yorgunum diyorlar, mutluyum diyorlar, unutuldum diyorlar ya da. Görebileceğiniz en bilge insanları huzurevinde bulabilirsiniz. Bulamayabilirsiniz de. Olsun. Herkes bir hayat yaşıyor. Bir insan neye dayanarak dopdolu yaşadım diyebiliyor? Sen yaşarken biz de ölü değildik. Biz de yaşadık, nefes alan herkes gibi. Bütün ömrünü koltukta oturarak geçirmiş bir insan bile yaşlandığında bilgedir bence. Güneşi görmüştür çünkü. Gökyüzünü, kuşları, ağaçları, mevsimleri görmüştür. Onları dinlemeyi bir denesek çok şey anlatırlar aslında. Pişmanlıklarını, mutluluklarını paylaşırlar. Tecrübelerine dayanarak tavsiye verirler. Bazılarıysa daha durgun geçirir ihtiyarlık dönemini. Hastalıklar, bunama baş gösterebilir. Bir huzurevine gidip her şeyi unutmuş ya da artık yorulmuş olan birini ben ziyaret etmek isterdim. Sadece yatağında yatsa, baksa, öylece dursa bile ben isterdim. Elini tutmak, ona iyi hissettirmek, yalnız olmadığına inanmasını sağlamak isterdim. Biraz sonra unutacak olsa bile. Çünkü iyi insan olmak, yapılan iyiliği kendine saklayabilmektir. Bir gün, eğer onlar kadar uzun yaşayabilirsek hepimiz öyle görünecek, öyle bakacağız. Bu yüzden hayatının birçok dönemini atlatmış insanlara ihtiyarlık dönemlerinde de kötü hissettirmemeliyiz. Onlar hayatın kıyısında kalmış insanlar değiller, aksine okyanusun tam ortasındalar. O kadar bilgili, o kadar tecrübeliler ki okyanusun ortasında kalabiliyorlar. Hayatı kıyıdan seyreden birileri varsa, yaşlı insanları alay konusu yapan, hayatta insanların arkasından ve önünden konuşmaktan başka hiçbir şey becerememiş insanlardır. Yaşamaktan korktukları için yaşayanları eleştirirler ve suya ayaklarını dahi sokamadan hayata veda ederler. Suyun içine girebilenlerden olmanız dileğiyle…
Abonelik
0 Yorumlar