fbpx

Aile büyükleri, en büyükleri, genelde pek ciddiye alınmaz. Yaşlıdır, der ve geçeriz. Huzurevleri, yaşlı bakımevleri bu insanlarla doludur. Aslında ciddiye alınmayan, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak dışında pek düşünülmeyen bu insanlar da herkesten farksızdı kısa zaman önce. Onların da mutlu olduğu, ağladığı, gülmekten yerlere yattığı o kadar çok anısı var ki. Huzurevi ziyaretleri hem onların sağlığı açısından hem de ziyaret eden kişi tarafından bolca faydalıdır. Günümüzde pek üzerinde durulmayan bir konu, ne yazık ki. Fakat sokakta geçerken de olsa gördüğünüz ihtiyar bir dedenin, ninenin gözlerinin içine bir kez bakın. Öyle derin, öyle anlamlı bakıyorlar ki. Yaşanmışlık dolu gözleri, gözkapakları açılıp kapanırken bile bir şeyler anlatıyorlar sanki. Yorgunum diyorlar, mutluyum diyorlar, unutuldum diyorlar ya da. Görebileceğiniz en bilge insanları huzurevinde bulabilirsiniz. Bulamayabilirsiniz de. Olsun. Herkes bir hayat yaşıyor. Bir insan neye dayanarak dopdolu yaşadım diyebiliyor? Sen yaşarken biz de ölü değildik. Biz de yaşadık, nefes alan herkes gibi. Bütün ömrünü koltukta oturarak geçirmiş bir insan bile yaşlandığında bilgedir bence. Güneşi görmüştür çünkü. Gökyüzünü, kuşları, ağaçları, mevsimleri görmüştür. Onları dinlemeyi bir denesek çok şey anlatırlar aslında. Pişmanlıklarını, mutluluklarını paylaşırlar. Tecrübelerine dayanarak tavsiye verirler. Bazılarıysa daha durgun geçirir ihtiyarlık dönemini. Hastalıklar, bunama baş gösterebilir. Bir huzurevine gidip her şeyi unutmuş ya da artık yorulmuş olan birini ben ziyaret etmek isterdim. Sadece yatağında yatsa, baksa, öylece dursa bile ben isterdim. Elini tutmak, ona iyi hissettirmek, yalnız olmadığına inanmasını sağlamak isterdim. Biraz sonra unutacak olsa bile. Çünkü iyi insan olmak, yapılan iyiliği kendine saklayabilmektir. Bir gün, eğer onlar kadar uzun yaşayabilirsek hepimiz öyle görünecek, öyle bakacağız. Bu yüzden hayatının birçok dönemini atlatmış insanlara ihtiyarlık dönemlerinde de kötü hissettirmemeliyiz. Onlar hayatın kıyısında kalmış insanlar değiller, aksine okyanusun tam ortasındalar. O kadar bilgili, o kadar tecrübeliler ki okyanusun ortasında kalabiliyorlar. Hayatı kıyıdan seyreden birileri varsa, yaşlı insanları alay konusu yapan, hayatta insanların arkasından ve önünden konuşmaktan başka hiçbir şey becerememiş insanlardır. Yaşamaktan korktukları için yaşayanları eleştirirler ve suya ayaklarını dahi sokamadan hayata veda ederler. Suyun içine girebilenlerden olmanız dileğiyle…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]