Hayat boş bir mezardır. Aslında demek istediğim, ne olursa olsun sonumuz ölüm. Bu ölümlü dünyada herkesten çok şey bekliyoruz. Hayattan çok şey bekliyoruz. Ama beklentilerimizin, hayatımızın bir gerçeği olması için zerre uğraşmıyoruz. Elimizde bir kalem, bir kitap her şeyi kafamızın içine sığdırmayı hedefliyoruz. Peki ya hayattan beklediğimiz şey bu değilse? Belki de başarılı olmak için farklı yollara başvurmalıyız. Belki de bizim hayattan beklediğimiz şeyleri uzun süre beklemektense harekete geçmeliyiz.
Benim çok sevdiğim bir aktörün, bir sözü vardır:
“Sen, ben, hiç kimse hayat kadar acıtamaz. Ama hayat, ne kadar ağır darbe aldığın ile ilgili değil, darbeleri nasıl aldığın ve ilerlemeye nasıl devam ettiğin ile ilgilidir. Ne kadar çok darbe alabilir ve ilerlemeye devam edebilirsin? İşte, kazanmak böyle bir şey.” İşte tam olarak bu, hayat bize çok darbe vuracak, vuruyor da. Lise, üniversite, iş hayatı; hastalık, salgın, bunalım aşk acısı sakatlık vuruyor da vuruyor bu hayat. İnsanların hayallerine ulaşması için bile engel var artık. Buna en güzel örnek atanmak. Atanamadıysan yolun açık olsun. O hayalin, ”Bizimle değil.” oluyor.
He tabii kazanamadın, hayallerine ulaşamadın diyelim. Pes etmek yakışmaz, bu senin hayalin. Hayatın o kadar darbe almışken, o kadar acı çekip başaramamışken birkaç darbeden daha
zarar gelmez emin ol. O darbeyi yine al, ulaşana kadar al. Sporcu mu olacaksın? Şampiyon gibi çalış. Girişimci mi olacaksın? Üret, üret, üret; durma! Elbet biri dikkat çeker. Şu an herkesin elinde Apple, Samsung veya başka markalar var. Telefonlar için üretilen parçaların fikirlerini ortaya koyanlar bile para içinde yüzüyor. Sen de üret, bir şeyler yap, kalk ayağa!
Roman mı yazacaksın? Noktalama işaretlerin mi yok? Bırak olmasın, Türkçeyi katletmiyorsun, bırak. Yaz, ufkunu genişlet. Bu hayat pes edenleri alıp götürdü. İki karış mezar, beş adet tahta, bir adet mezar taşı. Pes etmeyenleri ise herkesin tek kişilik sandığı o zirveye… Siz neden o zirvede olamayasınız? Şu hayatın bir sonu olduğunu biliyoruz, hemfikiriz. Neden şu üç günlük dünyada hayatı güzelleştirmek, farklılık yaratmak için elimizden geleni ardımıza koymayalım ki. Bu içinde olduğumuz hayat bizim, eğer bunu biz yaşayamayacaksak ne anlamı kaldı? Dünyaya geldik ve öldük mü? Bu kadar mı? Hadi bugün hep beraber kalkalım. Bizler genciz, bizler güçlüyüz. Bizler her şeyin üstesinden geliriz. Neden ”Kendimiz ve sevdiklerimiz için biz bu dünyaya geldik, değiştirdik, farklılık yarattık ve kazanarak öldük.” demeyelim? Neden duralım, madem öleceğiz. Ayağa kalkalım ve artık hayallerimizi bizim gerçeğimiz
haline dönüştürelim. Şu an gidecek çok yolum var. Ama başladığım yerden de çok uzağım ve emin olun bununla gurur duyuyorum çünkü başladık.