Murat Saraçoğlu, 8 Kasım 1970 tarihinde İstanbul’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Üsküdar Burhan Felek Lisesinde tamamladı. Ardından 1991’de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Tv Bölümü’nü bitirdi. Anne tarafından Gürcü, baba tarafından Bulgaristan göçmeni olan Saraçoğlu, 1991’den bu yana sektörde çalışıyor. Uzun yıllar asistanlık ve yardımcı yönetmenlik yaptıktan sonra yönetmenliğe geçti. Ayrıca 1999 yılında “Yaşar Nabi Nayır Hikâye Armağanı”nı kazandı. Hikâyeleri Varlık, Edebiyat ve Eleştiri gibi dergilerde yayımlandı. Her yeni gün başarılarına başarı ekleyen Saraçoğlu şimdilerde ”Bir Zamanlar Çukurova” adlı dizinin yönetmen koltuğunda. Murat Saraçoğlu yine yapmış yapacağını ve dizi reyting listelerini altüst etmiş. Birincilikten düşmeyen dizi yerini başka dizilere kaptırmaya niyetli değil. Yazıyı yazmadan önce diziye şöyle bir göz gezdireyim dedim 1 haftada tüm bölümlerini izledim. Gerçekten çok başarılı bir dizi olmuş tabii benim Saraçoğlu favorim 120 filmi ama bu dizi gerçekten televizyona farklı bir ses, farklı bir bakış getirmiş. Murat Saraçoğlu’na buradan tebriklerimi iletirim. Umarım her yeni gün başarılarınıza yenisini eklemeye devam edersiniz.
Murat Saraçoğlu’nun sosyal medya hesabına baktığımda tam bir hayvansever olduğunu gördüm. Kendisi atlara çok düşkün.
Kendisinin bir röportajını okudum benim çok ilgimi çekti sizinle de paylaşmak isterim.
”İŞİM HAYAL KURMAK” demiş ünlü yönetmen.
Hep birilerinin hikayesini anlatıyorsunuz. Sizin hikayeniz nedir?
Çok özel bir hikayem var mı bilmiyorum. Mutlu bir çocukluk geçirdim, bir fabrika işçisi bir baba ve ev hanımı bir annenin oğluyum. Üsküdar’ın ara sokaklarında büyüdüm. Ve hep hayal kurdum. Sonra hayal kurmak işim oldu.
Yönetmen olmak nasıl hissettiriyor?
Birçok açıdan hiçbir şey. Yönetmenlik, hele hele oyunculuk çok kullanılmaya açık bir şeydir. Önemli olan iyi insan olabilmek, insan kalabilmek.
Yönetmenlik hayatınıza ve ilişkilerinize nasıl yansıyor?
Özel bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Ekmek ve patatesi aynı fiyata alıyorum. Sadece dışarıdan büyük ve gizemli bir dünya var sananlar ve buna göre pozisyon alanlar oluyor gündelik hayatta. Genellikle koşarak uzaklaşıyorum o insanlardan.
Dizi sürelerinin uzunluğundan hem izleyenler hem de bu işe emek verenler şikayetçi. Bu işin sonunu getirecek adımı kim atacak?
Bu adım meselesi değil bir kısır döngü maalesef. Para/reklam/emek dengesinde emek kısmı boş ve dikkate alınmıyor.
Her hafta bölüm yetiştirmek zorunluluğu çok vaktinizi alıyordur. Bu arada kendi çektiğiniz diziyi izleyebiliyor musunuz?
Genellikle izleyemiyorum. Telefonumdan kaba montajı izleyebilirsem ne mutlu bana.
ANLATAMAMA KORKUSU
Bir yönetmenin en büyük korkusu nedir?
Beğenilmeme korkusu olabilir ama ben hikayemi doğru anlatamamaktan daha çok korkarım. Özellikle bu vahşi ortamda dizi çekiyorsanız ve herkes her şeyi çok iyi bildiğini düşünüyorsa.
Bir Zamanlar Çukurova çok sevildi. Sinema filmi yapmayı düşünüyor musunuz?
Hayır. Bu yapımcıların takdiri.
Demirciler ve Yılmazcılar olarak sosyal medya ikiye bölünmüş. Siz aranızda konuşuyor musunuz bu konuda?
Biz aklınıza bile gelmeyecek detayları da konuşuyoruz ama bizim için önemli olan hikaye. Ne Yılmaz ne Demir. Bazı ergen atarlanmalarına gülüyorum sadece. Çünkü dediklerini yapsak dizi biter haberleri yok.
Kendinize otosansür uyguladığınız oldu mu?
Kolay bir ülke değil burası ama bu hiçbir şey için bahane de değil. Bazen okuduğunuz metin bazen mizansendeki bir iz sizi tedirgin edebiliyor. Bir bölümümüzü 7 milyon kişi izliyor, bu sorumluluğu taşımak da yönetmek de kolay değil.
Bu açıdan bakınca hem ruhu diri tutmak hem de inandırıcılıktan uzaklaşmamak için bir denge buluyorsunuz.
ATLAR BENİM EN BÜYÜK TUTKUM
Atlara olan büyük tutkunuzu nasıl açıklarsınız?
Atlar benim kişisel hayatımı savrulmadan kurtaran mucizevi yaratıklar. Bu konuda, hele yarışçılık konusunda çok tutucuyum. Tutkuyla bağlıyım atlara ve yarış sporuna.
“HERKESİ DİNLER KENDİ BİLDİĞİMİ YAPARIM”
Günlük hayatınızda mesleğinize karışan oluyor mu? Keşke şu karakteri şöyle yapsaydın gibi fikirler geliyor mu? Geliyorsa sizin hiç onları dinlediğiniz oldu mu?
Herkesi dinlerim ben ama hep kendi bildiğimi yaparım. Bizim işlerde herkes her şeyi bildiğini düşünür ama bir sahneyi çözümlemek çekirdek çitleyerek yapılacak kadar kolay değil. İşte ise sadece patrona karşı sorumluluğum vardır. “Beni Haminne ile karşılaştırıyorlar”
ÇUKUROVA’DA KENDİNİZİ ÖZDEŞLEŞTİRDİĞİNİZ BİR KARAKTER VAR MI?
Hepsine eşit mesafedeyim. Aaa ama Haminne herkesten farklı. Onu çok seviyorum. Beni bazen onunla karşılaştırıyorlar.