Alabildiğine geniş bir ovanın bulunduğun yerden görünmeyen sonu, seni özgür hissettirmelidir. Fakat bu görülmeyen son seni ürkütedebilir ancak bu doğaldır. Doğal olmayan ise alabildiğine geniş bir ovada kendini sıkışmış hissetmendir. Kaçınılmaz olan ise böyle bir yerde soluduğun havadan daha özgür hissetmen gerektiğidir. Bu sıkışmışlık fiziksel olarak açıklanamaz. Beynin kendini kafatasının içinde sıkışmış hissediyor mudur ? Bak ona, oda kafatasının içinde sıkışıp kalmıştır. Ama içindeki düşünce kıvrımları onun o sıkışıklığının farkına bile varmaz. Peki sıkışmışlık olarak örnek gösterilen beyin o kafatasının içinde olmasa seni özgür hissettiren düşünce kıvrımların meydana gelir miydi ? Hiç olmazdı da. Sıkışmışlık hissi olmasa özgürlük için çaba olur muydu? Her bir şeyin çabası, eksik olan her bir şeyden meydana gelir. Mutluluğa giden yolda özgürlük altta yatan güdüdür. Bilinç kırlarda dur durak bilmeden alabildiğine özgürce koşmak ister onu tutsak edebilecek tek şey ise bilincin kendinden gelir. Çünkü seni tırmalayan düşünceleri doğuran bilinçtir. Farkına varılmış bir bilincin ilerleyişi sancılıdır her doğum acı getirir. Özgürlük hep bir yeni doğmadır. Acı özgürlüğün şurubudur. Bu şuruptan tatmak isteyenin kabullendiği bir gerçek vardır sonuna varan özgürlüğe giden yolda içilen şurubun tadı da acıdır. Ne zaman biteceği belli olmayan bu yolcukta tökezlemeden yürümek cesaretli insan işidir.
İyi yaşam bir hak mıdır?
Ya bunu hak edemeyene çile nedir ? Sorsana asıl, iyi yaşam nedir ? Bilmez misin çile insanı delirtir.
Deli nedir bir tercih mi yoksa bir mecburiyet midir?
İyi yaşam bir bilinç midir ?
Peki iyi yaşamı olmayan bilinç nedir ?
O pek de bir şey değildir yalnızca ızdıraptır.
Deli ise iyi bir yaşam uğruna bilincin ızdırabından kurtulandır.
Deli şimdi bilinçli midir?