Eski zamanlardan beri insanlar haberleşmek için farklı yollar kullanmışlardır. Geçmişten günümüze kullanılan duman, hayvanlar, mektup, telgraf bunlara birer örnektir.
Mektup yazma geleneği çok kısa bir zaman önce oldukça popülerdi. İnsanlar sevdiklerine, eşe, dosta; düğünlerde, bayramlarda, yılbaşında mektup ve kartpostal göndererek sevgilerini hissettiriyor, onlara değer verdiğini gösteriyordu. Mektup gönderebilmek için uzun yollar yürüyenler, pul satın alabilmek için bozuk para biriktirenler vardı. Her yaştan, her kesimden insan bu olaylardan ayrı bir tat alır, bazen bir mektubu gönderememek bile sevimli bir anı olarak kalırdı.
Ülkemizin ulaşımı zor olan yerlerinde mektup ve kartpostalların ayrı bir günü bile vardı. Bu mektup gününde insanlar heyecanla, umutla kendilerine gelecek mektupları beklerler; kimi hayal kırıklığına uğrarken kimi sevinçten havalara uçardı. Mektup beklemenin bile tatlı bir mutluluğu vardı. Bir mektubun gelmeyişiyle aranan teselliler, bir mektubun gelişiyle paylaşılan mutluluklar birbirine karışırdı. Heyecandan elleri titreyerek mektubu zarftan çıkarmaya çalışan insanlar, okuduğu satırlarla gözleri dolanlar, aldığı mektubu defalarca okuyanlar ve sevdiğinin dokunduğu kağıtta parmaklarını uzun uzun gezdirenler yalnızca filmlerde, kitaplarda canlı kaldı.
Kartpostallar ise günümüzde yurt dışında halen özel günlerde kullanılmasına rağmen, ne yazık ki ülkemizdeki değerini zamanla yitirdi. Bazı ülkelerde insanların evleri sevdiklerinden aldıkları kartpostallarla doludur. Hatta bu kartpostalları bizdeki vitrin geleneği gibi görünen bir yerde sergilerler. Aslında mektup geleneği de yurt dışında bizdeki kadar yabana atılmış değildir. Ne yazık ki ülkemiz teknolojiyle birlikte mektuplaşmanın, o bambaşka bir his olan umutlu bekleyişlerin tadını unuttu. İnsanlar birbirleriyle arayarak veya mesaj atarak iletişim kurmayı alışkanlık haline getirdi. Daha kolay ve hızlı bir yoldu fakat mektuplaşmanın yerinin tamamını doldurması, mektuplaşmayı sevenler ve bu geleneğin yok olmasını istemeyenler için üzücü oldu.
Bununla birlikte ülkemizde eski zamanlarda ve hatta günümüzde de yazılan, tamamı mektuplardan oluşan bolca eser ortaya kondu. Sait Faik’in ”Karganı Bağışla”sı, Sabahattin Ali’nin ”Hep Genç Kalacağım”ı, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ”Biz Mektup Yazardık” adlı eseri bunların en anlamlı, en dokunaklı örneklerindendir. Bu eserlerle mektup, tarihimize kalın harflerle kazındı. Böylece insanlar birebir mektuplaşamasa da bu alışkanlığı, bu zevk duyduğu geleneği hatırlamış ve gelecek nesillere de aktarmış oldu.