Bildiğimiz bir gerçek ki medyanın görevi şudur: “kamuoyuna bilgi aktarmak ve onu haberdar etmek”. Ve tabi ki bunu yaparken belli bir kesime, ideolojilere veya birilerinin çıkarlarına hizmet etmemeli aksine tamamen objektif olmalıdır. Peki sizce ülkemizde medya görevini ne kadar layıkıyla yerine getiriyor? Gelin bu yazı boyunca sizinle bu konunun üzerine düşelim. Ancak önceden uyaralım, bu sadece bir farkındalık yazısıdır size daha fazlasını sunamayacağız.
Medya’nın Gücü
Medya insanları haberdar ederken aynı zamanda insanları şekillendiriyor, Nasıl mı ? Bu durumu daha iyi açıklayalım; İnsanlar çoğu zaman ülke ve dünya gündemini medyadan okuyup, dinledikleri kadarıyla biliyor. Yani medya insanlara ne anlatırsa, insanlar onu alıyor, onu doğru biliyor. Hatta çoğu zaman bu doğrular o kadar kalıplaşıyor ki artık bu “inançlı kişilere” bu doğrunun aksini iddia etmek imkansız hale geliyor. Onlara ne anlatırsanız anlatın onlar için tek doğru medyanın verdikleri olarak kalabiliyor. İşte burada görebileceğimiz gibi her medya aracının (ister bir gazete, tv programı, dizi veya bir web sitesi olsun) toplumu şekillendirme işlevi vardır. Bu medya aracı ne kadar objektif olursa, yaptığı şekillendirme insanları o kadar doğruya sevk edebilir ancak tabi ki de her durumda değil.
Türkiye’deki Medya Araçları
Türkiye’deki medya araçlarını öncellikle gazetelerden başlayarak ele alalım. Gazeteler de en çok gördüğümüz şey aşırılık. Yani farklı gazeteler farklı fikirleri ön plana çıkarmak isteselerde bunu abartarak yapıyor. Okur, a gazetesini okurken x fikrinin doğruluğuna şüphesiz inanıp 5 dakika sonra b gazetesini okuduğunda tam aksi bir fikre inanmaya başlayabiliyor. Ayrıca gazeteler ülkemizde yetişkin/yaşlı kesim tarafından bir alışkanlık olarak okunmaya devam ediyor. İnternet ortamından medya araçlarını takip etmeyen birisi gazete okuyarak bu ihtiyacını gideriyor. Yani gazeteler ülkemizde hala tercih ediliyor.
Gelelim televizyon kanallarına. Ülkemizde maalesef televizyon kanalları hakkında “ x tv’si x kesiminin propaganda aracı”, “y tv’si y kesimine hizmet ediyor” gibi kalıplaşmış önyargılar mevcut. Bunun aksini söyleyebilir miyiz? Bizim fikrimize göre bunun askini söylemek maalesef çok zor. Gerçekten televizyon kanalları belki de ülkemizde en taraflı medya araçları. Ayrıca film ve dizi gibi televizyon yayımları özellikle de küçük yaştaki çocuklar için yönlendirici ve özendirici oluyor. Kendimizi, ait olmadığımız bir kültürün öğeleri arasında sıkışırken bulabiliyoruz. Aslında istemediğimiz şeyleri, istediğimizi sanmaya başlıyoruz. Bu da bizi “inançlandırıyor”, ama kendimizin değil başkaların doğrularına. Sonuç olarak televizyon kanalları her türlü propaganda maruz kalabileceğimiz, dikkatli olunması gereken tehlikeli medya organlarıdır.
Sıra çağımızın belki de en önemli medya aracı olan internette. İnternet üzerindeki medya araçları olarak, ister istemez haberdar etme ve bilgi aktarma işlevi gördüğü için tüm web sitelerini söyleyebiliriz. Tabi sosyal medya diğer web oluşumlarından ayrılmakta. Sosyal medya da her kesimden ve ideolojiden kullanıcılar genellikle yanlış veya kanıtlanabilir olmayan içeriklerle inandıklarını, herkes için inanılabilir kılmaya çalışıyorlar. Bu ülkemizde ki kısmı bölünmüşlüğün ve başkalarının fikirlerine karşı tahammülsüzlüğün bir dışa vurumu olarak yüzümüze çarpıyor. Sözün özü her türlü internet, herkes tarafından bilgi paylaşılabilen bir ortam olduğundan dolayı güvenirliği düşük bir medya aracıdır. Peki asıl soru şu, acaba herkes bizim gibi internetin bu yönünün farkında mı ? Yoksa bu bilgilere sorgulamadan inanıyorlar mı ?
Yani Demek İstediğimiz;
Medya araçları “inandırılmış insan” yaratmak gibi inanılmaz bir güce sahip. Günlük hayatımızda zaten bu gücün doğrudan biz vatandaşlara karşı kullanıldığına şahit olmuyor muyuz? Her gün farklı kesimler, kendi doğrularına bizi de inandırmaya çalışmıyor mu ? Olur olmadık yerlerde bazı fikirlerin fütursuzca abartıldığını veya yerildiğine şahit olmuyor muyuz? Tabi ki de oluyoruz. Bundan korunmanın tek yolu ise, bunun farkında olmak ve bu farkındalığı özümsemektir. Sayın okur daha fazla uzatmak istemiyoruz ancak aklında kalması için son bir şey daha;
“En tehlikeli silah, inandırılmış insandır”