…Kaldırımda yürümeye devam ederken bir yandan da etrafıma bakınıyordum. Gecenin en karanlık dakikalarında sokağı aydınlatan bütün o kulüplerin, barların, pavyonların tabelalarını inceleyerek ilerliyordum. İnsanlar önlerinde kuyruk olmuşlar, ne için? Sadece birkaç saat anlamsızca müzik dinleyip dans adını verdikleri sağa sola doğru yalpalama hareketlerini yapmak için. Dans boş bir iştir demiyorum, sadece bu anlamsız hareketlerin dans olmadığını iddia ediyorum ve bu iddiamı desteklemiyor olman gerçekten hiç umurumda değil. Her neyse, peki ben neden buradayım? Çünkü ben de bu kuyruklardaki herkes kadar zavallıyım hatta onlardan daha da zavallıyım. Ben, hiçbir şeyi olmayan basit bir adamdan başka bir şey değilim. Buradayım çünkü yapacak başka bir işim yok, buradayım çünkü eve gidip uyumak için bir sebebim yok, buradayım çünkü karşı karşıya oturup çorba içebileceğim bir arkadaşım yok. Her şeye rağmen, burada olmayı seçtiğim için buradayım.
Kuyruklardan birisine girdim ve sıramın gelmesini beklemeye başladım, aslında o kadar uzun sürmüyormuş, sıram oldukça hızlı bir biçimde gelmişti. İçeriye girdim ve tezgahın başında duran sandalyelerden birisine oturdum, bir kadının yanıma doğru yaklaştığını gördüm, sihir! Artık yalnız değildim. Güzeller güzeli bir hanımefendi bana eşlik etmek için geliyordu, beni merak ediyordu, benimle konuşmak istiyordu, ne de olsa işi buydu değil mi? Her neyse, yanıma geldi ve bir içki ısmarlamam için bana ısrar etti, ben de neden olmasın ki diye düşündüm ve elimi kaldırıp barmenden içkileri getirmesini işaret ettim. Etrafıma bakındığımda ne gördüm biliyor musunuz? Benim gibi bir sürü insan! Polis, doktor, iş adamı, işçi hepsi burada oturmuş benim gibi kendine bir arkadaş bulmuştu. En azından burada kimin ne olduğu belliydi, hatta az ötede bir imam bile vardı ama neyse, kendisine yazık etmeyelim, sadece çay içiyordu ama kadına on beşinci içkisini ısmarlamıştı.
Saatler geçtikten sonra dışarı çıktığımda darmadağın olmuş hâldeydim, başımı kaldırdım ve gökyüzüne doğru baktım, güneş ışıklarını yavaşça saçmaya başlamıştı, karanlık yerini aydınlığa teslim ediyordu. Balo başlıyordu, polis üniformasını düzeltti ve karakola doğru gitti, iş adamı takım elbisesini düzeltti ve şirketine doğru yola koyuldu, imam mı? Muhtemelen içkinin ne kadar kötü bir şey olduğu hakkında vaaz vermek için yola koyulmuştu bile. Karanlıktaki gerçekler, aydınlıkla beraber maskelerin ardına gizlenmişti bile….