Olay yerindeki cesedin kimliğine ulaştık. Ailesine ve tanıdıklarına ulaşıp bilgi verdik. Maktulün üzerinde kurşun izleri var. Bunun yanında tanınamayacak şekilde yüzünün tamamının da yanmış olduğunu görüyoruz. Bina girişini gören bir kameradan gün içinde olanları ve oraya giriş çıkışları inceleyeceğiz. Şimdilik ileteceklerim bu kadar.
Kamera kayıtlarında gördüğümüz kişinin -ki bu da maktul oluyor- kimlik bilgileri elimize ulaştı. Parmak iziyle de uyuşuyor. Öğleden sonraki saatlerde binaya giriş yapıyor. Ardından binadan çıkan şey cesedi oluyor. O gün içerisinde binaya giren kişileri de tespit etmeye başladık. Sırayla çağırıp sorguya alacağız.
Komiserim, bugünkü cinayeti işleyen kişi, dört gün önce öldürülen kişiyle aynı kişi. Nasıl oldu anlamadık. Kameralar net bir şekilde cinayet anını kayda almış. Katil cinayetin ardından seri şekilde olay yerinden uzaklaşıyor.
İlk maktulün yakınlarıyla yaptığımız sorguda maktulün ikiz kardeşinin olmadığını öğrendik. Bu hâldeyken nasıl olurdu da aynı yüze sahip iki kişi hem katil hem de maktul olur? Hem de önce ölecek sonrasında cinayet işleyecek şekilde.
İkinci cinayette kurban giden kişinin yakınları, katili tanımadıklarını söylüyor. Bu da hasım, kan davası gibi olasılıkları devre dışı bırakıyor. Ayrıca arkadaş da değiller. Asıl mesele ise bu kişinin öldükten sonra cinayeti nasıl işleyebildiği.
İlk cinayetin gerçekleştiği gün binaya giren kişilerin sorgusunu bitirdik. Tezat bir durumla karşılaşılmadı. Ya kurye girmiş ya da apartmanda oturan kişilerin tanıdıkları. Bunlar gayet normal zaten.
İlk cinayetin gerçekleştiği binada oturanlar arasında doktor, manav, mühendis ve esnaf var. Doktor bekar, tek başına yaşıyor hâliyle. Üç aydır bu evde yaşıyor.
Manav aile babası, eşi de çocuk bakıcılığı yapıyor. İki çocukları var. Binaya girenlerden birisi de sabah saatlerinde çocuğu bakıcıya teslim eden anne. O da uzun süre geçmeden binadan ayrılıyor. Manav ve ailesi 4 yıldır bu evde ikamet ediyor.
Mühendis yeni evli, eşiyle yaşıyor. Cicim ayları diyebiliriz. Eve 3 ay önce taşınmışlar.
Esnaf evli ve dört çocuk babası, sekiz yıldır bu evdeler. Daire onlara ait. Hırdavat dükkânı var.
Ev sahibi, hırdavatçı ve manav için iyi şeyler söyledi. Diğerlerini yeterince tanımadığını ama kira veya komşuluk konusunda herhangi bir sıkıntıları olmadığını bildirdi. Zaten kirayı sıkıntısız alması onun için yeterli bir sebep. Her şey para olmuş. İnsanlık arayan kalmamış piyasada. Mesleğini sadece para için yapmış anlaşılan.
Ayrıca ev sahibi de o gün kira almak için eve girmiş. Kendisi başka bir yerde yaşıyor. Ev sahibimiz emekli öğretmen. Zaten maktul içeriye girmeden önce ev sahibi binayı çoktan terk ediyor.
Maktule gelirsek. Kendisi kurye. Olay olmadan önce sivil kıyafetli olduğunu daha önceden biliyoruz. Yüksek ihtimalle son siparişiydi. Mühendisin evine siparişi teslim etmek için binaya giriyor. Siparişi verenler, sipariş uzun süre geçmesine rağmen eve ulaşmayınca şirketle iletişime geçiyor ve tüm bu olanlar ondan sonra ortaya çıkıyor. Kadınsa kendisinin böyle bir sipariş vermediğini defalarca belirtti. Telefonundan da kontrol edebileceğimizi söyledi. Siparişi alan şirketten aldığımız müşteri numarası da sahte kimlik üstüne alınmış ve şu anda kullanılmayan bir numara.
Maktulün yakınları bildikleri bir düşmanı olmadığını söyledi. Maktulün arkadaşlarına da ulaştık. Onlarla yaptığımız sorgunun raporlarını getireceğim.
Maktulün az sayıda arkadaşı var. Tanıdıkları arasında sorgusunu yaptığımız üçüncü kişi çok fazla heyecanlıydı. Gözleri yerinde durmuyor, ellerini nereye koyacağını bilemiyordu. Sorduğumuz soruların her birinde cevabı çok dikkatli veriyor. Kelimelerini özenle seçiyor. Sanki daha önceden tecrübeli.
Amirim bu adamdan çok şüpheliyim, işin bir yerinde bu adama rastlayacak gibiyiz.
Amirim, acilen merkeze gelmelisiniz. Malum konuyla alakalı gelişmeler var.
“Evet evladım, seni dinliyorum.”
“Amirim ben Taner. Şaşkınlığınızı anlıyorum çünkü baktığınız yüz maktul Yiğit’e ait. Selim bir gün yanımıza geldi. O güne kadarki birkaç gün yeterince huylanmıştık hareketlerinden. Bize planından bahsetti. Ben Yiğit’i öldürecektim. Miray, Selim’in eski sevgilisi. Yiğit ölmeden önce de Yiğit’in sevgilisiydi. Doktor olan Feyyaz da Yiğit’in yüzünü bana nakledecek. Ardından olay bitecekti.
Selim kıskanç birisidir. Yediremedi kendisine. Dayanamadı. Sinirini Miray’a belli etmedi. O yüzden Miray onun ismini vermemiştir sorguda. Selim kendisi de işleyebilirdi bu cinayeti ama Yiğit ve çevresindekiler onu tanıyordu. Beni sorguya çektiğinizde ise ben o binaya Feyyaz’ın yanına geldiğimi söylemiştim. Sabah vakitlerinde Feyyaz’ın evine gittim. Bunların dışında Yiğit’in o mahalleye kuryelik yaptığını da biliyorduk. Siparişi verenler de bizdik. Olay bitince sipariş nerede kaldı, diye bir yalan uydurduk. Elimizdeki telefonu da yok ettik.
Tüm plan buydu. Olayı bitirdik ve ben artık yeni birisi olmuştum. Aklıma yıllardır yapmak istediğim bir şey geldi. Nasıl olsa ben artık Taner değildim. Bundan sonra işlediğim suçlarda suçlu, ölmüş birisi gibi gözükecekti. Ben de Barış ismindeki yavşağı öldürdüm. Kendisi babamı dolandırıp sonrasında öldürmeden önce onun ortağıydı. Ben de yıllardır içimde kalan bu intikamı almak istedim. Barış denen bok suratlı çeşitli yalanlarla cezasını azalttı. Ardından çıkan aflarla da elini kolunu sallayabilir oldu. Barış ve çevresi de Yiğit’i tanımadığı için tanımıyoruz, dediler. Buraya gelip neden bu itiraflarda bulunduğumu merak ediyorsunuz. Vicdan, amirim. Vicdan. Biz aslında iyi çocuklarız. Ben neden öldüreyim Barış’ı durduk yere. Adalet arıyoruz amirim. Ben en doğal şeyi istiyorum. İyi bir insanım ben. Niye öldüreyim Yiğit’i. Arkadaşlık bunu gerektirir diye bilirim ben amirim. İyi bir insanım ben. Fedakâr olmalıyız dostumuza.
Şimdi beni alın amirim. Zaten ben ne ebeveynlerime iyi evlat oldum ne de kardeşlerime iyi bir abi. Şimdi de huzuru bozan soytarı bir vatandaşım artık. Ülkeme de faydam yok artık. Bilinsin ama amirim, adalet her canlının hakkı. Adalet bir gün yerini bulacak. Belki ölümden önce belki ölümden sonra. Bu dünyada olacağına inanmıyorum amirim. Eğer varsa öteki dünyada olur bu adalet denen şey.”