Merhaba. Bugün yine bir aradayız; seni hissetmek daha doğrusu hissetmekten öte senin bir parçan olmak çok eğlenceli. Eğlence kişiye özel bir anlam kazanıyor tabii burada. Senin eğlenceni başkası korkunç bulacaktır, bunu ikimiz de biliyoruz. Ama biz bir başkası, bir yabancı değiliz. Olsaydık o kadar eğlenmezdik herhalde… Ellerin de hiç boş durmuyor bu aralar. Yanlış hatırlamıyorsam eskisi kadar faal olmayacaktın, en azından bunu aklından geçirmiştin. Ah düşünceler, bu mekanizmadaki çarkların dönmesini sağlayan en önemli faktör, düşünce.
Bugünü şöyle bir gözden geçirirsek, sabah kahvaltı yapmadan apar topar çıktın. Lanet olsun, neden hareketlerin ve düşüncelerin üzerinde kontrolüm yok ki! Neyse bugün büyük gündü, çıkmadan epey bir hazırlandın. Eh, şey tabii bu durumlarda hazırlık aşaması çok önemli. Yanına ağır bir eşya almadın, ki mantıklı, çok mantıklı. Eski usul sana hitap ediyor ne de olsa. Gözden ırak, ufacık bir parça da yeterdi sana zaten. Onu elinde tutarken hissettiklerini hatırlıyorum da; o istikrarlı, özgüvenli kişilik gitmişti de yerini 5 yaşında ilgiye muhtaç, hareketlerini planlayacak kadar ergin olmadığı için korkak ve nispeten gergin bir çocuk almıştı sanki. Seni, sokakları ardı ardına sarhoş gibi ama dimdik geçerken hatırlıyorum; kimseyi fark etmedin, etmedik. Bana fırsat vermedin ki etrafı kolaçan edeyim. Ahmak! Binaya girişini, kapıyı çalışını hatırlıyorum; hâlâ titriyordun, bir elin cebinde o lanet nesneyi sımsıkı tutuyordu. Hatta o kadar sıkı tutuyordun ki fark etmeden elini kestin. Kanlı ellerinle kapıyı çalmıştın, amatör ve aptal olmak bunu gerektirir işte. Sonra kapı açıldı, onu karşında görünce kendine hâkim olursun sanmıştım. Ama beklediğimden daha salaksın! İlk karşılaşmada elini uzatmak mı? Hem de kanlı olanı… Ahh ah… Elini gördü ama çaktırmadı o da. Hem neden belli etsin ki? Zaten elini görünce olayı bir çırpıda kavrayıvermiştir zavallı. Seni içeri davet etti. Belli ki hızlı düşünüyordu, kafasında hemen bir plan yaptı. Yoksa sana kahve pişirirken gizliden gizliye polisi mi arayacaktı? Yoksa… Yoksa o da bizim gibi miydi? Bizim eğlence anlayışımızı paylaşan biri daha… Ve evet, öyle olsaydı yine yapacağını yapar mıydın seni yozlaşmış pislik! Yapardın, çünkü sen hastasın, evet sen lanet bir hasta manyaksın ve beni de kendinin bir parçası yapıyorsun bu durumda. Ah bir ağzım olsa kusabilirdim şu an… Sadece somut şeyler kusmazdım; o hastalıklı ruhunu da kusardım buraya, hatta üzerine kusardım. Ruhun, üzerinde leke olarak kalınca belki ona bakarken kendinin ne kadar aşağılık bir varlık olduğunu görür de kendine çeki düzen verirdin.
Fırsatın varken yapamadın, beceriksiz… Dışarıdan bakınca korkutucu bir etki bırakıyorsun bilakis kafanın içi… Orada savunmasız 5 yaşında bir çocuk yaşıyor. Ava giderken avlanmak… Ama bizler Tanrı değiliz, her şeyi öngöremeyiz. Sana mutfaktan yiyecek getirmeye gittiğini söylediğinde tabancasını alacağını nereden bilecektin ki? Senin de sınırların var, bizim yani… Sonrasını bir tek ben biliyorum, senin parçan olmaktan koparılmış olan ben. Korku ve hayal kırıklığı… Ve evet bizim eğlencemizi başkası da benimsemiş. Ama o pek onurlu değildi. Gafil avladı bizi. Alnının ortasına bir delik açmaktan çekinmedi. Bir yerde haklıydı da, yani kendi ahlak kurallarına göre haklıydı. Ama toplumun ahlakı birkaç yüzyıl önce olsa onu giyotine götürürdü. Şimdi ise cezasını kilitler altında geçirecek. Biz öldük. Ama sana sormak istiyorum:
Eğer amacına ulaşsaydın ne olacaktı? O pis ruhuna bir leke daha eklenecekti, hepsi bu değil mi? Fakat şimdi onun pis ruhuna ilk lekesi eklendi ve ve çıkmayacak oradan. Zavallı keşke bilseydi, evet zavallı. Biz de zavallıydık. Yaptıklarımız iğrençti belki ama ruhlarımız zavallıydı. Belki de böyle olması iyi oldu, artık ruhuna yapışan lekeleri düşünmene gerek yok. Artık kendi ahlak anlayışının iğrençliğini düşünürken sakin kalmak için vücuduna o maddeleri almana gerek yok. Artık hiçbirinin bir önemi kalmadı.
Yüzlerce nanokablo bir beyne doğru uzanıyordu. Beyin bir tür camın içinde muhafaza ediliyordu. Beynin bağlı olduğu ekranda birtakım yazılar çıkıyordu. Bu yazılar ve bu beyin onlarca cinayet işlemiş bir seri katile aitti.
Günün önemli gelişmelerindeki şu haber ülke çapında ilgi görüyordu:
“Örneği ilk defa görülen bu uygulama 2020’nin Ocak ayında H. Bright adlı seri katile uygulandı. Kırmızı bültenle aranan Bright, dün gece 2 sularında kimliği daha belirlenemeyen bir kadının evinde ölü bulundu. Beyin ölümü daha gerçekleşmemiş olan Bright’ın beynine suçların önlenmesi amacıyla geliştirilen bir deneyde kullanılmak üzere FBI tarafından el konuldu. Bu olağanüstü gelişmelerin detayları paylaşılmıyor. Bilgi edindikçe sizinle paylaşacağız .Ama şunu söyleyebiliriz ki korkunç cinayetlerin, tecavüzlerin ve birçok suçun önüne geçmek adına büyük bir adım atıldı.”
Ah ne kadar aptaldılar. Lekeler… Ruha işlemiş o pis lekeleri hangi teknoloji temizleyebilir ki ?