fbpx

Sabah erken uyanmalı insan, güne zinde başlamalı. Spor, kahvaltı ve klasik müzik. Sonra güzel bir duş almalı. Güzel giyinmek de önemli tabii. İnsanları etkilemekten ziyade kendini güzel görmek için. Elbiseyle tek olsaydı demeyin, ben de biliyorum. İçinizi de giydirin bir zahmet. Okuyun, dinleyin, sohbet edin, arayın eşi dostu ve sevgi sözcükleriyle doldurun içinizi. Bir araştırma yapın mesela. Bu dünya her şeye yetişmek için fazla kısa. Bir şeyin habercisi olun ve onu duyurun. İçinizdeki kelebeği bulmak gibidir bu. O kelebeğin kozasından çıkmasını beklemek zaman alır. İnsan sabırsızdır oysa. Hadi diyelim kelebek kozasından çıktı, ona uçabilmesi için zaman tanıyın. Uçmaya başlayınca tutmayın onu, dur demeyin, yavaş demeyin, aman dikkat demeyin. Kanatlarıyla baş başa kalmış kelebeğin koşusuna engel olmayın. Her sabah erkenden uyandırın içinizdeki kelebeği ama onu durdurmayın. Onu içinizde yaşatmak için her an koruyun heyecanını ama lütfen kanatlarına engel olmayın. Kelebek uçarsa yaşar. İnsan da yaşarken öğrenir ve kelebek gibi zamanı geldiğinde uçmaya başlar. Koşuya çıktığımız sonsuz zamanlarda sonsuz fikirlerle vardığımız duraklar bir teneffüs olsun. Takılıp kalmayalım oralarda. Rüzgârı durduramazsın, peki o hâlde neden karşındakinin heyecanlı koşusunda bir durak, bir teneffüs olmak yerine kanatlarını kırarsın. Her şey kırılsın ama kalp olduğu yerde kalsın. Canlı ve heyecanlı. O hâlde sen de başla koşuya, dinle müziği ve duyma diğer sesleri.

Tüm bunları düşünürken evin önüne geldiğimi fark ettim. Epey koşmuş ve terlemiştim. Hemen eve geçtim. Kafamdaki düşüncelere ayak uydurmak istercesine duşa girdim önce. Kendimi mutlu etmenin yolunu biliyordum ve güzel bir kahvaltı tabağının yanına demli çayımı ekledim. Masanın başına geçerken kapıcının getirdiği ekmek ve gazeteyi aldım. Tam gazetenin sayfalarını çevirecektim ki hemen vazgeçip gazeteyi kenara bıraktım. Bugün mutlu olma günüydü. Cemal Süreya’dan Üvercinka’yı okumak için kitaba davrandım. Bir yandan okuyor bir yandan da çayımı yudumluyordum. İşe geç kalmamak için uzun tutamadım kendimle sohbetimi. Biliyorum tuhaf gelecek ama bu da benim kendimle olan sohbet şeklim. Müzik, şiir, kahvaltı ve daha birçok şey dâhil bu sohbete. Teneffüs bitmişti ve koşuya devam etme vakti. Ayakkabılarımı giyip kapıyı çektim. İşe doğru yürürken ne kadar kısmetli olduğum geldi aklıma. Trafiğe girmeye mecbur olmayacağım yakınlıktaki işime yürüyerek gidiyordum. Yürürken işle ilgili notlarıma göz attım. Bu koşuyu da tamamlayıp akşam arkadaşlarımın yanına gidecektim. Bir teneffüs daha, mutluydum. İşe vardığımda beni yorucu bir teneffüs bekliyordu, belki de uzun soluklu. İşime son verilmişti. Üzgündüm ama durmak beni yalnızca tembellik hastalığına sürükleyecekti. Hemen kendime gelip eşyalarımı topladım. Zaten her gün bir sürü yorgunluğun içine düştüğüm bu işi pek de sevdiğim söylenemezdi ama koşuyu yarıda bırakmak da olmazdı. Şimdi daha iyisini bulacağıma inandığım bir fırsat var karşımda. Hep daha iyisine inanarak devam ediyorum koşuya. Akşam olduğunda yorulmuş olduğumu fark ettim. İş arama çabalarım henüz filiz vermemişti ama ben çiçeklerin açtığı günü heyecanla bekleyen biriyim. Ne diyorlar şimdi buna, pozitivizm mi? Bırak Allah aşkına. Koşuya başla ve yaşa, tanımlamalardan kurtul ki sen bakışınla yeniden tanımlayabilesin dünyayı, dünyanı…

Uyku vakti geldi, bir teneffüs daha. Ama insanlar bunu bile tam yapamıyorlar, uyurken düşünceler ile boğuşuyorlar ve sonra koşmaya güçleri kalmıyor. Koşup yorulmalıyız evet ama teneffüsleri doğru yerde vermeliyiz. Her şey bizim elimizde değil evet ama iyi ki de değil demeliyiz. Derken bu düşüncelerin beni uykuya kavuşturduğunu fark edemeden kapıyorum gözlerimi. Dünya böyle işte, göz açıp kapayıncaya kadar. Bir güne daha hoşça kal.

Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
2 Yorumlar
Eskiler
Yeniler En çok oylananlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]