Bir kitabı ikinci kez okuduğunuzda sonucu değişmez, doğru. Her insan bir kitap gibidir, bu da doğru. Ancak bu iki durumu birbirine böylesine yakın görmek, işte bu yanlış. Bir kitabı bazen sırf kapağı için aldığım oluyordu eskiden. Hatta bazen halen kendime engel olamayıp evimde zaten olan kitapların dahi farklı basım hallerini aldığım oluyor. Sebebi yok, sadece daha çok okuyası geliyor insanın istemsiz. İnsanları bu haliyle kitaba benzetebiliriz. İç güzellik diye direten insanlar bile birinin içini görmeden önce bir dışını incelediklerinin bazen farkında olmazlar. Bir kitabı bazen sırf yazarı için alıyoruz. Bunu insan ilişkileriyle şu şekilde bağdaştırıyorum; bazen bir insanın sadece onu o yapan özellikleri için yanında dururuz. Aslında düşündükçe birçok şekilde bağdaştırabiliriz bir insan ile bir kitabı. Ancak bir bütün olduğunda birbirleriyle o kadar da benzer değillerdir aslında..
Kitaplar sizi değiştirir. Farkındalık olsun olmasın, öncesi sonrası görülebilir olsun olmasın, bir yerde bir şekilde hayatınıza dokunan sözler okursunuz… Kitaplar, acılar, mutluluklar sizi siz yaptığında ve artık hayatınız daha durgunken bir kitabı tekrar okuyabilirsiniz… Yıllar önce bir sobanın cızırtısında çevirdiğiniz, şimdiyse sararmış sayfalarına aldığınız notları, altını çizdiğiniz yerleri görürsünüz. Belki biraz is sinmiş kitabın kapağını açtığınızda burnunuza anılarla yaktığınız sobanın duman kokusu gelir. Kitabı okudukça altını çizdiğiniz yerlerin farklı olduğunu, çıkardığınız notların değiştiğini görürsünüz. Çünkü siz artık o insan değilsiniz. Kitap aynı kitap; biraz eskimiş, yıpranmış sizin gibi… Biraz unutulmuş, bazen yerinden çıkarılmış ama sonra tekrar aynı kutuya konulmuş. Ama kitap aynı kitap, siz ise farklı bir insansınız.
Hayat sürüp giderken bazen 20 yaşında deneyip başarısızlıkla sonuçlanan ticaret girişimimiz özgüvenimizi yitirmemize sebep olabiliyor. Ve bu sebeple 40 yaşında orada burada yaşamaya çalışan bir insan oluyoruz. Bazen 18’inde aşık oluyor ve ihanete uğruyorsun. Hüsranla sonuçlanacağına öylesine eminsin ki artık kimseyle duygularını paylaşamıyorsun. Bazı şeyler insanı tek seferde düşürecek kadar güçlü oluyor. Evet bu dediklerim aynen bir kitaptan fırlamış hayat hikayesi gibi değil mi… Evet halen bir yerde kitaplara benzediğimiz doğru.
Ancak biz bir kere hüsrana uğradığımız için tekrar denemeyi reddediyoruz. Bizim farkımız burada oluyor. Bahşedilen özgürlüğü kendimizi bitirmekle kullanıyoruz bir yerde… Bu ne kadar doğru? Şimdi farklı bir insansın, şimdi her şeye daha farklı gözle bakıyorsun. Biraz ürkek ama daha alışık, biraz korkak ama daha güçlü, biraz yaşanmışlıkla çökmüş gözlerle bakıyorsun artık hayata. Ve burada sonucunu bilmediğin bir kitaba başlıyorsun, hayatın tekrar başlıyor ve artık nerede durup düşüneceğini, nerede ders çıkaracağını daha iyi biliyorsun. Büyümüşsün, geçmişin ve sen yeniden doğuyorsunuz. O kitaba tekrar başladığınızda artık daha farklı yerlere daha farklı anlamlar yüklüyorsunuz. Çünkü artık değiştiniz. Kitap hep aynıydı ama siz… Siz büyüdünüz.
Bu farkındalıkla süslendiğinde insan için pes etmemeye dayanak olur. Pes etmek için fazla akıllı, hüsrana uğramak için fazla özgür ve bir şeyler başaramamanın yıldıramayacağı kadar da güçlüyüz… Ve işte farkındalık, bir kitaba tekrar başlamakla harmanlanmıştır. Sahi onu bunu bırakın da “yeter” diyecek kadar bencil miyiz bu hayatta?