fbpx

Kabuğum kırıldı. Neye uğradığımı şaşırdım. Ters döndüm, hayatı bir de böyle gördüm. Düzeldim sandım, bu sefer de kalbime batan taşların altında ezildim. Kabuğum kırılınca anladım kamburumun ne kadar büyük olduğunu. Boynumu kim bükmüştü böyle zaman içinde bilmiyordum. Esnedim, yüzümdeki kırışıklıklar yaşımı değil de yaşadıklarımı gösterdi bana. Kimdi tüm yaşanılanların sorumlusu, neydi sorun. Hayatımın sorumluluğu bende sanıyordum. Ne kadar aldanmışım. Büyüdüm sanırken ne de çocuk kalmışım. Bu insan yurdunda ne çok yalnızlık çekmişim.

Söyleyin, geceleri gündüze bağlayan zaman mefhumunu hangi kitabın arasında kuruttum. Sabahı öğlen, geceyi gündüze çeviren yaşamımı sorgulamakta fazlasıyla geç kaldım. Kızmanın da faydası yok, hayatı kırıklarla dolu insana. Sahi, kırgın bir insana kızmak, toprağı iki kat örtmek değil midir ölünün üstüne? Zararı olanın faydası olmazken faydası olanın neden zararı bin bir türlü. Ah gençliğim, sorduğum sorularla yorduğum kalbini bir de hayat çarpsın istemezdim. Yaşlandığımda uslanacağını sandığım kendimin bezginliğini görmeseydim keşke. Hiç yaşamamışız gibi olacak sonunda demiştin ya hani, o zaman niye yaşadım tüm bunları. Ne öğrendik yitip gittikten sonra dünya hayatında. Bize kattıklarının altında ezilirken biz ne katabilirdik ki bu hayata.

Yazmasam yaralanırdım, yazdıkça yaramı kanattım. Olsun, bilsin herkes gülüşlerimin sahte olduğunu. Hayatın keşmekeşinde bir küçük anın içinde kalmak için bütün kelimeleri yoracak güçte olduğumu. Yanlışsa bile yazdığım, yazmaktı doğru olan. Heyhat, kelimelere savaş açmışken barış antlaşması imzalamayı düşünmek ne saçma. Ben istesem de doğru yere gitmiyor kelimeler. Kelimeleri kirlettiler ve temizlemek için yazmak, yazdıkça yanlışa düşmek, doğruya ulaşmak için yine yazmak gerekiyor. Bu da benim tezadım. Bu da benim hayatım der gibi ama o hayat hiç bana ait değilmiş gibi. Kelimelerini bile ben seçmiyorum, beni yaralayanlar seçiyor. Ben sadece o yaraları kanatarak mürekkebi dağıtıyorum.

Evet, beni anlamadılar kalbim. Ben de kitapların sayfalarına saklandım. Şiirlerin mısralarında ağladım. Roman karakterleriyle dertleştim. Bazen intihar ettim bazen de doğdum yeniden. Yine de anlamadılar. Dünya iki yüzlüydü ve ben hep ters yüzüne denk geldim. Çoğu zaman sabah oldu ama gün bir türlü aymadı. Neden yalanları ezberleyerek büyümemize müsaade etti bu hayat. Bir gün elbet inanacağımızı sandılar. Ama istisnalar kaideyi bozdu. Romanlar yalanların isyanına kalktı zaman zaman. Yazar ve şairler gerçekleri yazmaya dayanamadılar. Kimi zaman öldüler kimi zaman da ölmek istediler. Çünkü biliyorlardı ölmeden anlaşılmayacaklarını. Belki de sadece anlaşılmaktı istedikleri. Bu olmadı ve romanlar da suçsuzca asıldı. İntihar bazen bir infazın sonucu olarak kaldı akıllarda. Ama kimse anlayamadı, şu an olduğu gibi. Neyse ki dalmış gözlerim hayata döndü ve ben bunları düşünürken kaplumbağa ormanın içinde kaybolup gitti.

Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
Rumeysa Güler içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]