“Dün bir komşumuz açlıktan öldü, bugün taziyesinde kavurma dağıttılar.”
ALİ ŞERİATİ
Son zamanlarda herkes evine tıkılıp kalmış durumda. Herkes can telaşına düştüğü için artık kimse kimseye yanaşamaz oldu, herkes birbirinden kaçıyor.
Ama aslında insanoğlunun fark edemediği bir durum var, yıllar yılı insanların arasında dolaşan açlık! Bir insan aç olduğunda ne virüs umurunda olur ne de başka bir şey. Açlık tarihten beri insanlar arasında dolaşan adeta bir veba, birçok kişi şu an siz bunu okurken yataklarına aç giriyor, en kötüsü de çocuklar aç ve bu sorun yüzyıllardır dibimizde olmasına rağmen neden kör gibi davrandık ki hep?
Bir çocuğa yokluğu anlatamazsın ki, çocuk doymak ister, hatta doymayan çocuk oynayamaz ve böyle bir durumda, ona çocuk demek abes olur. Sabahtan akşama kadar bir düşünürsek neleri israf ettiğimizi; bizim tabaklarımızda, sofrada burun kıvırıp bakmadığımız, bazen evde görünce yemeye çekindiğimiz yiyeceklerin çoğu insan yatağa girince bir gün tadına bakmak için hayalini kuruyorlar. Herkes neden Avrupa’daki korona rakamlarını bu kadar merak ederken yılar yılı Afrika’daki açlık ölümlerinin rakamlarına göz yumdu?
Biz ne zaman bu kadar insani bir davranışa duyarsız olduk kendi kendimize muhasebesini yapmamız gerek.
Açlık sadece kişinin beslenme yetersizliği değildir. Kimi zaman insan, bir selama bile aç olabilir. Yalnızlık da bir nevi açlık değil midir?
Yaşadığımız 21. yüzyılda bir taraftan insanlar besin olarak açlık çekerken bir taraftan da çoğu insan ruhsal ve sosyal açlık çekmektedir. Bunun sebebini çok uzakta aramaya gerek yoktur. Çevremizde onlarca kişi evinde ölüp giderken kimsenin ruhu duymuyor, çoğu kişi sosyal açlığını dindirmek için sanal mecralara yönelip kendisine ait olmayan şekilde yansıtıyor. Hayatta arayanı soranı olmayan birçok kişi sosyal medyada binlerce reelde olmayan arkadaşa sahip oluyor ve kişi artık onlara kendini beğendirme ve kendisi ile arkadaşlık durumunu sonlandırmamak için çaba içine giriyor. Bu durum, kişinin birtakım zorluklarla karşılaşmasına sebebiyet veriyor.
Bir hikaye vardır hani: Bir gün köprüde bir intihar olur, gidip baktıklarında adam arkasından bir not bırakmıştır. Notta şöyle yazıyordur: Evden köprüye gidene kadar bir kişi dahi bana gülümserse intihar etmeyeceğim…
Eğer insanın karnını doyurması nasıl bir gereklilikse insanın sosyal ihtiyaçlarını doyurması da bir gerekliliktir.
Sotalia sadece bir çatı altında zorunlu kurulan cümleler değildir, sosyallik konuşmak ve anlaşılmak için kurulan her adımdır.
Herkesin hem besin olarak hem de sosyal olarak adım atmasını diliyorum.