Jane Casey’nin kaleme aldığı Maeve Kerrigan serisinin 8. kitabı “Sessizliğin Peşinde” çok keyif alarak okuduğum bir kitap oldu.
Polisiye kitaplarını okumayı çok seviyorum zaten ve yazarın kalemiyle tanışalı uzun bir zaman oldu.
Yazarın kitaplarına seri olduğunu bilmeden başlamış ve çok sevmiştim.
Ama şunu söyleyeyim ki bir yanlış anlaşılmaya mahal vermeyeyim. Serinin her kitabında farklı bir olay örgüsü yer aldığı için kitaplar birbirlerinden bağımsız olarak okunabiliyorlar.
Gelelim kitabımızın konusuna…
Dedektif Maeve, bu defa farklı kadın cinayetlerinin arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışıyor. Tabii ki ona bu konuda her zamanki gibi ekip arkadaşı Josh yardım ediyor.
Maeve ve Josh, iki kadının cinayetiyle yargılanan Leo Stone’un ceza alabilmesi için kanıtların peşine düşüyorlar. Kadın cinayetlerinin arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışırlarken ise gündemlerine farklı cinayetler ekleniyor. Her ölen kadın, onların işlerini biraz daha zorlaştırıyor ve aynı zamanda da daha fazla ipucuna ulaşmalarını sağlıyor. Buldukları ipuçları ise asıl suçlunun Leo Stone olmadığı konusundaki kuşkularını arttırıyor.
Peki ama eğer gerçek suçlu Leo değilse kim?
Bu kadınları neden kaçırıp sonrasında öldürüyor?
Buldukları ipuçları, Maeve ve Josh’un doğru katile ulaşmasını sağlayabilecek mi?
Elbette ki tüm bu soruların cevapları kitapta saklı…
Jane Casey, oluşturduğu olay örgüleriyle her kitabında ayrı bir heyecana davet ediyor okuyucularını…
Yazarın tarzını ve anlatımının akıcılığını seviyorum.
Bu kitabında da beni şaşırtmadı doğrusu. Hatta öyle ki bu kitapta yazarın diğer kitaplarına oranla daha iyi bir iş çıkardığını söyleyebilirim. Yazdıkça kendini geliştirmeyi başaran yazarlardan. Bu da bir okuyucu olarak beni mutlu etti doğrusu…
Kitapta işlenen cinayetler, olay örgüsü, her olayın nedeni ve sonucunun açıklanmış olması ve katile ulaşmada kullanılan analizler çok daha gerçekçi geldi bana.
Kitabın ilk yarısında olaylar hakkında bilgi sahibi olurken diğer yarısında ise heyecanlı ve merak uyandırıcı olaylar ile karşılaştım.
Sürükleyiciliği ve bende uyandırmayı başardığı merak sayesinde çok kısa bir sürede bitirdim kitabı. Katilin kim olduğuna dair yürüttüğüm tahmin ise yanlış çıktı maalesef. Ama ben polisiye kitaplarda sürpriz sonu, kısacası ters köşe olmayı seviyorum. O yüzden kitap bu özelliği ile de kalbimi fethetmeyi başardı. Yazarın kitaplarını sevmemin bir başka nedeni ise oluşturduğu karakterler…
Özellikle; Maeve karakterini; hırslı, işinde titiz olması, azmi, pes etmeden ve korkmadan olayların üstüne gitmesi, katili bulmak için gösterdiği kararlılığı ve olaylar karşısındaki meraklı tavırları yüzünden olsa gerek çok seviyorum. O harika ve güçlü bir kadın karakter profili oluşturuyor çünkü. Sanırım yazar da okuyucusuna bunu hissettirmek istemiş ve bu konuda da başarılı olmuş.
Josh karakterini de zaman zaman Maeve’i kızdırıyor olmasına rağmen seviyorum. Çünkü o, Maeve korunmaya ihtiyaç duymasa da onu her şart ve koşulda koruyup kolluyor ve ayrıca Josh’ın olaylar karşısında takındığı insancıl davranışları takdire şayan. Bu kitapta da karakterlere bir kez daha hayran kaldım. Kitabı okursanız ne demek istediğimi daha da iyi anlayacağınızı düşünüyorum.
Jane Casey’nin kalemiyle henüz tanışmadıysanız geç kalmış sayılmazsınız. Bence daha fazla vakit kaybetmeyin ve Maeve ve Josh’ın maceralarına ortak olun. Son olarak kitaptan beğendiğim birkaç alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Hayat, işten daha fazlasıydı. Geçmiş bir şeydi, gelecek ise başka bir şey.”
“Genellikle anlayışlı insanlar için, başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü bilmek korkunç oluyor.”
“Bilinmeyene duyulan korku gerçekleşmek üzere olana duyulan korku ile karşılaştırılamazdı.”
Başka bir kitap yolculuğunda buluşmak üzere…
Kitaplarla kalın…
Satın almak için 👇🏻
https://www.olimposyayincilik.com/sessizligin-pesinde