1. 2001: A Space Odyssey

Stanley Kubrick’in zekasını ve kalitesini sonuna kadar kabullenmemiz gerektiğini gösteren ve Oscar’ı sonuna kadar hak eden 1968 yapımı bir başyapıttır. Dikkatle izlenilip dini ve felsefi yönde derinlik içeren çağın ötesinde bu güzelliği Kubrick, muhteşem çekim teknikleri ile bizlere yansıtmaktadır.
Bir maymun gurubu büyük taşı keşfeder ve olaylar şekillenmeye başlar. Son sahnesinde de tabiri caizse hepimizin beynini yakar.
2. 12 Angry Man

Yönetmen koltuğunda Sidney Lumet’in oturduğu ve diyaloglarıyla bizleri sarsan ve kendimizi sorgulamamıza neden olacak tek mekan filmlerin en başarılı örneklerinden efsane ötesi bir “kült” yapımdır. Siyahi bir gencin babasını öldürmesi üzerine kurulan mahkemede jüri üyelerinden sadece 8 numaralı Davis faili peşin hükümle yargılamaz. Diğer 11 jüri üyesi hemfikir olmuştur. Faili idam sehpasına göndermek oy birliğiyle sağlanır.
Sorular yöneltilir. Cevaplar alınır. Sorular yöneltilir…
3. Whiplash

Damien Chazelle’nin yazıp yönettiği, ödülleri bavuluna atıp içinin rahat ettiği festival tadında bir filmdir kendileri. Çekimleri çok kısa sürede bitmesine rağmen duyguları çok kuvvetli verir. Tabii J. K. Simmons adeta yaşamıştır rolünü. Küçüklüğünden beri bateri çalan Andrew ülkenin en iyi müzik okulu olan Shaffer’a girer. Azimli ve yetenekli bir gençtir. Terence Fletcher (J. K. Simmons) hocası olacaktır. Psikolojimizi ve sabrımızı test eden harika bir müzik festivali olan Whiplash ödülleri sonuna kadar hak etmiştir.
4. The Man From Earth

Tek mekan filmlerin ne kadar keyifli ve anlamlı olduğunun kanıtı niteliğinde olan bu yapım, düşünme kapasitemizin sınırlarını zorlar niteliktedir. John görev yaptığı üniversiteden ayrılmaya karar vermiştir. Arkadaşları John’a veda etmek için John’un evine giderler. Küçük bir taş hakkında sorular sorulur ve cevaplar alınır. Tatmin olmayan arkadaşlar tekrar soru yöneltir. John cevaplar silsilesi içinde giderken hikayemizi anlatır.
”Vayy be!” denilen senaryosu bizlerde John’u tanıma isteği uyandırıyor.
5. One Flew Over The Cuckoo’s Nest

Oyunculuğu ile ders veren Jack Nicholsun’un en başarılı filmlerinden biridir. İçimizi ısıtan bu yapımda aradığımız her türlü duyguyu ve macerayı bizlere çok başarılı şekilde bizlere aktarır. Randle (Jack Nicholson) cezaevinde tutuklu bir mahkumdur. Çalışmak istemediği için deli taklidi yapar ve akıl hastanesine sevk edilir. Hikayemiz orada devam ederken yüzümüzde tebessümle izlediğimiz anlar filmin geneline hakim olur
6. Man On The Moon

Jim Carrey’nin oynadığı karakter gerçekte de ilginç bir yaşam sürmüş Andy Kaufman’ın ta kendisidir. Andy kendi tarzı ile fark yaratmış bir komedyendir. Bir gece Andy şova çıkar ve herkesin dikkatini çeker. Rol mü değil mi, gerçek mi şaka mı diye sorarken kendi kendimize, beklemediğimiz olaylar gelişir ve gidişat evrim geçirir. Sorgulanması gereken nadide eserlerden birisidir.
7. Where Do We Go Now?

Savaş sonrası birlik içinde yaşayan Müslümanlar ve Hristiyanların bulunduğu küçük bir köyde her şey yolundadır.
Bir gün savaş tekrardan baş gösterir.
Köydeki zeki ve çalışkan kadınlar durumu düzeltmek için her şeyi yapacaktır.
Fedakarlığın ve azmin en somut örneklerinin verildiği gerçekten kaliteli bir 110 dakika sizleri beklemektedir.
8. 3 Iron (Bin-jip)

Neredeyse diyalog olmayan bu eserde kamera açıları ve senaryo mükemmel ötesidir. Felsefi anlam çıkardığımız soyutluğun ötesinde ve şiirsel bir filmdir.
Motosikletli bir adam akşam olduğunda boş evlere girer ve orada konaklar. Karşılığında ise bozuk eşyaları tamir eder. Bir akşam girdiği evin boş olmadığını anlar ve sürükleyici senaryo dökülmeye başlar.
9. Celda 211

Juan bir hapishanede gardiyan olarak işe başlamıştır. İş gününden önce hapishaneyi gezmek ister ve tadilatta başına düşen malzemeden dolayı baygınlık geçirir. Uyandığında her şeyin değiştiğini anlaması çok uzun sürmeyecektir.
10. Requiem For A Dream

Karakter evrimini ve tahlilini başarıyla işleyen ardında soru işareti bırakmadan, izlerken mimiklerimizin neredeyse insan bedenine bürünen enfes bir filmdir. Sara televizyon bağımlısı dul bir kadındır. Oğlu ise uyuşturucu bağımlısı bir gençtir. Bir gün annesinin televizyonunu uyuşturucu parası için satar ve senaryomuz şekillenmeye başlar.
11. Wild Tales

Birbirinden farklı hikayelerden oluşan, her biri ayrı bir film olmasına rağmen alt metni ilişkili olan kendimize ödüllük dört dörtlük güzelliktir. Sadece izlemeye başlayalım derim. 🙂
Bonus…
12. The Last Schnitzel

Haluk Bilginer, Gökçen Gökçebağ, Serkan Keskin gibi başarılı oyuncularımızın rol aldığı muhteşem bir kısa filmdir.
Dünya’da yaşamın neredeyse sonuna gelindiği 2467 yılında Birleşik Milletler; Mars’taki kolonilere gitme çağrısı yapar. Lakin Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin başkanının (Haluk Bilginer) son bir isteği vardır.