fbpx

-Ooo… Kimleri görüyoruz?

-Aa! Hoş geldiniz. Dünya ne kadar da küçük gerçekten. Nasılsın? Hayırdır hangi rüzgâr attı seni buralara?

-İyiyim, iyiyim de sen ne zamandır böylesin? Çok değişmişsin. Zamanın “ayaklı kötülük” lakaplısıydın sen.

-Ah, evet. O zamanlar kalbim kararmıştı, etrafımı da aynı şekilde görüyordum. Zamanla oluyor ne oluyorsa. Ben baştan anlatayım size.

Üniversite için İstanbul’a geldim. İlk haftalar sınıftakiler yavaş yavaş açılıyor. Ben de liseden kalma huylarımla okuluma devam ediyorum. Kimseyi istemiyorum etrafımda. Ne kadar az insan tanırsam o kadar iyidir, düşüncesi var beynimde. Az insan, çok huzur, diyorum kendi kendime. Kim olursa olsun ters yapıyor, yüzüne bile bakmıyordum. Beni gören kişi hâline şükrediyordu. Kara bulutlarımın üzerinde olduğu sıradan bir gündü. Yanıma Semih oturdu merhaba diyerek. Duymamış gibi yapıp işime devam etmiştim o sıra. Gün içerisinde hiç konuşmadık. Ders aralarında ne o ne de ben dışarı çıkıyorduk. Sadece oturup sıradaki dersi bekliyorduk. Günler haftalara dönüştü. Semih bu süreç içerisinde ara ara bana iyilik yapıyor. Benden karşılık beklese de kalbim onu görmüyordu bile. Minnet hissetmiyor, mahcubiyet dahi duymuyordu ruhum. O durmadan iyilik yapmaya, iyi davranmaya devam etti. Onun sayesinde olacak ki kalbimdeki iyilik kırıntıları çoğalmaya başladı. Toplu taşımadayken biniş kartının bakiyesi bitmiş bir kişiye yardım etme zorunluluğu hissettim çünkü herkes beni izliyor zannetmiştim. Kendimi, bu bir zorunlu olma hissiyatıydı, diyerek avuttum. Kendimi kötülüğün dikenli bahçelerinden, iyiliğin kuş tüyü yatağına bırakmak istemiyordum. Ne buluyordum ki kötülükte? İçimdekileri hissetmiş olacak ki ilerleyen günlerde oyun olduğunu sonradan öğrendiğim bir şey yaptı Semih. Ders materyallerinden bir tanesini benim olduğum yere doğru attı. Asla anlamamıştım planlı olduğunu. İçimde bulunan zorunlu iyilik duygusu yine ortaya çıktı. Gözüm, görmedim zaten, dese de elim gidiyordu ayakkabımın kenarına. Elimin kontrolünü sağlayamıyordum. Aldım ve Semih’e teslim ettim. Teşekkür ederim, cümlesine de rica ederim diyerek karşılık verdim. Ne?! Neler oluyor? Artık kontrol bende değildi. “İyilik bulaşıcıdır.” kuralını kendine öyle kabullendirmiş ki Semih, beni projesi olarak görüyordu. Başarmıştı aslında, planı gayet güzel ilerliyordu. Artık iyiliğin mıknatıslarına tutulmuş demir bir bilyeydim.

Şu an burada beraberiz. İyi ki de beraberiz diyorum kendime. İçim sonsuz huzur ve rahatlıkla dolu. Geçmişimden asla tiksinmiyorum da. Nasıl bir insan olmamalıyız sorusuna en iyi cevabı ben veriyorum şimdi.

@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin
@HLTYNR içeriklerini beğendin mi? Sosyal medyada takip edin!

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]