Eminim senin de bildiğin çok meşhur bir söz vardır; “İnsan sosyal bir varlıktır.”
Bu tespit oldukça genel kabul gören bir tespit ancak bir şeyin genel olarak kabul ediliyor olması onu doğru yapar mı?
İnsan dediğimiz varlık sürekli olarak iletişim kurmaya çalışan, sürekli olarak bir şeylerle etkileşimde bulunmaya çalışan bir varlıktır ve bunu yapamadığı zaman da kendini kötü hisseder ama neden?
Kendine bir sor bunu, neden?
Telefonunu açtığında, whatsapp’tan tek bir mesaj bile gelmemiş olması, Instagram’da paylaştığın fotoğrafa tek bir beğeni bile gelmemiş olması seni neden mutsuz eder?
İlgisizlik midir seni mutsuz eden yoksa kaçamamak mıdır kendinden?
İnsanlar sosyaldir ve yalnızlığa tahammül edemez çünkü insanlar birer korkaklardır. Çünkü sen bir korkaksın. Kendinden korkan bir varlıksın. Kendinle baş başa kalmaya beş dakika bile tahammül edemiyor anında depresyona giriyorsun. Yalnızlık bir hesaplaşmadır ve sen bu hesaplaşmayı ne kadar ertelersen o kadar mutlu hissediyorsun değil mi? Bir insanın kabul etmesi gereken ilk gerçeği kendi değil de nedir? Sen bile kendinle başa başa kalamıyorsun, sen bile kendine tahammül edemiyorsun o halde ne diye sağda solda övünüyorsun? Aklına daha önce bir kez olsun hiç düşünmediğin o sorular gelmeye başlıyor değil mi? Sormaya korktuğun o sorular geliyorlar. Yalnızlık insanın gerçeklerle olan bir kapışması, bir hesaplaşmasıdır. İnsan bu yüzden sosyal olmak zorundadır çünkü çoğu insan bu hesaplaşmayı kazanamaz ama asıl soru;
Sen kazanabilir misin?
Filozoflara ne kadar da çok ihtiyaç duyuyor değil mi insanlık? Neden bu filozoflara bu kadar ihtiyaç duyuluyor sanıyorsun? İnsan düşünmeye korkuyor da ondan. Çünkü insan dediğimiz varlık beş dakika yalnız kalınca sorgulamaya başlıyor diye yalnız kalmamak için her türlü mücadeleyi veren bir varlık ve filozoflar da bu insanların aksine kendilerine bu soruları sorma cesaretini gösteren insanlar.
İnsanlar bu bilge kişilere ihtiyaç duyuyorlar çünkü bu bilgeler onlar yerine düşünüyorlar çünkü insanlar kendilerinin düşünemediğinin içten içe farkında ve başkalarının onlar yerine düşünmesi gerektiğini biliyorlar. O filozoflar neden yıllarca inzivaya çekilirler? Her filmde görmez miyiz bir insanın bir konuda ustalaşması için önce inzivaya çekilmesi gerektiğini? Çünkü bir bilgenin ilk hesaplaşması kendiyledir ve bunu kazanamayan da bu yüce mertebeye ulaşamaz.
Sormaya korktuğun o sorular aslında o kadar korkunç değiller. Sadece sen gerçekleri kabul etmek istemiyorsun. Mutluluğun için kendini kandırmayı tercih ediyorsun. Kendi düşüncelerini oluşturmuyor başkalarının düşüncelerini benimsiyorsun çünkü ancak bu kadar cesaretin var. Tüm ideolojilerin temelinde de bu yatmaz mı zaten? Sen güzel insan, başkalarının düşünce sistemini benimsemektense neden kendine bir yol çizmiyorsun? Ama bunu yaparken ilk şartı asla unutmamak zorundasın; kendine karşı dürüst olmak zorundasın başkasına değil.
Kendi zihnini başkasına emanet etmekten vazgeç. Bu senin zihnin, kendi karanlığına dal.
Derinlere in, soruları sor, korkma!