Davranışı ve iletişimi, insanın kişiliğini ortaya koyar. Tıpkı bir süzgeç gibi fazlalıkları ayıklar, sonunda asıl madeni bırakır. Daha dün adalet, hak diye çığlık atan insanlar, şimdi çığlık atmayı kesmiş, insanların çığlıklarını duyup kulaklarını tıkarlar. Ancak ”Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” düşüncesinin ileride onlara da zarar vereceği aşikârdır. İnsan olmak sadece kıyafet giymek, iki ayak üzerinde yürümekle olmaz. Hayvan Çiftliği’ndeki Napoleon da iki ayağı üzerinde yürüyor ve insan kıyafetleri giyiyordu ama kıyafetin içindeki asla değişmemişti. İnsanlara üstten bakmak, konuşurken egosundan dolayı göz teması kuramamak, ne acıdır ki böyle insanlar hep yalnız kalırlar ve pişmanlıkları asla ama asla fayda vermez. Çünkü elde avuçta ne varsa her şeylerini yok etmişlerdir. Yanından birinin geçip ona selam bile vermemesi, yüzüne gülümsememesi ne kötüdür. İşin acı tarafı sokaktaki hayvan dostlarımızı bile gördüğümüzde eğilip onları seviyor ve onlara tebessüm ediyoruz çünkü hayvanlar bu gülüşlere karşılıksız kalmıyor. Yeri geliyor gideceğimiz yere kadar bizi takip ediyor, yeri geliyor sakladıkları yerden birkaç parça getiriyorlar. Bu parça belki ölü bir böcek, belki kurumuş bir kemik ama o elinde ne varsa, sadece ama sadece sevgiyle dokunmandan ötürü her şeyini seninle paylaşıyor. Bir de öbürlerine bakalım, kulaklarını insanlığın çağrılarına kapayıp kendi dünyasında yaşıyorlar. Sadece ama sadece ego tatmini için insanları gereksiz yere uğraşa sokuyorlar. Saçma sapan kaideler, kurallar getiriyorlar. Kontrolü ellerinde tutmak, insanların şuurlarını yok edip adeta robot yapmak için elinden geleni yapıyorlar. Nice cevherleri törpülüyor ve köreltiyorlar. Ama nafile, insanın düşüncesi asla kökten değişmez, sadece şekil değiştirir. Böyleleri sayısız vaatlerle seni kandırır, sonunda hiçbir şey yokmuşçasına davranır. Çünkü bu zihniyetler hiçbir zaman ilerisini düşünmez, bu böyledir. Anı yaşamaya çalışır ama şunu unutur ki ileride de bu yaptıklarının aynısı onun da başına gelecek. Böyle insanlara asla güvenilmez. Shakespeare ”Güven ruh gibidir. İnsandan bir defa ayrıldığı zaman, geri dönmez.” demiştir. Ne kadar doğru söylemiş. Bir bakıma ne kadar da acıdır güven duygusunun kaybedilmesi, sana hangi iyiliği yaparsa yapsın her zaman zihninde büyük bir soru işareti kazınmıştır. “Acaba neden?” diye. Aslında bu düşüneni de yıpratır. Çünkü bir süre sonra kişi güven meselesi yüzünden birkaç defa sırtından bıçaklandıysa artık herkese böyle yaklaşmaya başlar. Bu sırtındaki yaralar kabuk tutsa dahi izi kalır. Hatta bazı zamanlar sızlar, sızlar ki aynı hatayı bir daha yapmasın. En kötüsü de daha dün arkadaşlık yaptığın, sırlarını paylaştığın, yeri geldiğinde beraber ağladığın, beraber güldüklerinin sana üstten bakması ve ihanet etmesidir. İşte bu tam anlamıyla seni delik deşik eder. Sen, sen ol insanlara asla hak ettiğinden fazla değer verme. Ve kimseleri gözünde değerinden fazla büyütme. Eğer bu tavsiyelerime uymazsan senin de bir gün mutlaka “İnsan, sen nasıl bir varlıksın?” diyeceğinden eminim.
Abonelik
0 Yorumlar