fbpx

          En iyi bildiğin şeyleri bile artık bilmemek. Duyduğun sesleri artık tanımamak. Anladım sandığın şeyler arasında sadece kaybolduğunu anlamak. Saatlerce yürüsen de kendi içine varamayacağını fark ettiğin için kendini anlamaktan da vazgeçmek. Anlatmaktan yorulmak, susmanın kıyısında dinlenmek için durduğunda anlattıklarının sana yüklediği ağır yükü hep sırtında hissetmek. Neyin var neyin yoksa bir deniz kıyısına bırakıp kaybolmak istediğini biliyorum. Derin bir nefes aldığında nasıl da kalbinde bir yerin sızladığını, o derin nefese benliğinin takılıp hep yarım nefeslerle yaşadığını biliyorum. Uzaklara gitmek için bulduğun o küçük bahanelerin yanına dönmek için önünde uzanan uzun nedenlerle nasıl da geri dönemiyorsun ama. Gitmenin zor olduğunu düşünürken dönememenin midende yarattığı o ağrı, bütün gitmelerin acısını yutar. Kendini anlayan insan ve anlamayan insan arasındaki fark kendini neyin mutlu edeceğini bilmektir. Kendini anlarsan, mutlu da edersin kendini. Kendini anlamayan insanların içlerinde taşıdıkları hüzünde de, öfkede de kendini anlayamamanın rahatsız eden sızısı vardır. Hayatın boyunca içinde taşıdığın o umut büyüdükçe senden uzaklaşır. Sen kendinden uzaklaştıkça yalnızlığınla yakınlaşırsın. Sen kalbini umutla dolduramıyorsun diye yalnızlığınla tıkamaya çalışıyorsun boşluklarını. Başkalarını seviyorsun da kendini sevemiyorsun bir türlü. Yanlışlarımla doğrularımla ben buyum, diyemiyorsun. Böyle olduğun için kendine kızıyorsun üstelik. Yanlışlarını büyütüyorsun öfkenle ,doğrularını örtüyorsun sonra. Bir taş, tam kalbinin ortasında duruyor. Kalbinin yerini boşluğa bırakmış bu insanların arasında o taşla yaşamaktan yorgunsun görüyorum. Gözlerinin altında oluşan siyahlık kalbindeki taştan daha siyah değil. Ne yana gitsen yanında, yüzünü çevirsen de içinde. Kabullen artık, taşını sevmeyi öğren ancak böyle hafifler ruhun. Ömrün boyunca taşıyacaksın kalbinde. Hatırla umudunun kalbini doldurduğu bir akşamüstü uzaklara bakıp “Uzaklara gelse de insan hep yanında kalbini taşıyormuş.” diye yazmıştın. Şimdi kalbin yalnızlıkla dolu, sırtında yorgun akşamüstleri, adımların yabancı değil artık. Sesindeki canlılığı artık kuşların cıvıltısında duyabiliyorsun sadece. Kaybettiklerine özlemin kazandıklarının yanında kocaman bir dağ. Avucunun içine bakıp görebilseydin geleceği, uzaklara attığın o ürkek adımlarını hiç atmazdın biliyorum. Yabancısın artık bakışlarına, aynada gördüğünden daha yorgun ruhun. Gökyüzünde bir yerde tanımadığın hayatlarla olan bir derdin var. Tüm insanlardan bir hayat alacaklısı gibi bekliyorsun ama sana verilen tek hayatta yaşamayı öğrenemiyorsun. Yüzüne vuran o rüzgarın içindeki taşa değdiği an parçalansa keşke diyorsun. Parçalandığında senin de onunla kaybolacağından haberin yok. O taş sensin, senin hüznün, senin öfken, günahın, sevabın o taşta. İnsan kendini içinde taşır da yaşadıkça büyür taşı.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Yazar sayımızın 300’ü aştığı şu günlerde hevesli yazarlarımıza yol gösterebilmek veya en azından daha kaliteli içerikler üretebilmeleri adına bazı ipucular vermek için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bu yazı boyunca bir dijital içeriğin nasıl yazılması gerektiğinden bahsedeceğim. Bublogta içeriklerinin bir kısmı şiir ve denemelerden oluşuyor ve bu yazıda söyleyeceğim şeyler bu içerikler için çok […]
Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]