Son günlerde kendimi karantinaya kapattığımda bol bol boş vaktim olduğunu fark ettim. Bu boş zamanlarımı film izleyerek ve kitap okuyarak geçirmeye karar verdiğim için küçük bir araştırma yaptım ve ‘’İki Dil Bir Bavul’’ adlı bir filmle karşılaştım.
Filmimiz 2008 yapımı, IMDB puanı 7.5 olan amatör çekim bir film. Filmi izlemek için ilk açtığımda amatör çekim olduğunu bilmiyordum, o yüzden görüntü ve ses kalitesi yüzünden kapatmak istedim. Kapatmadan alttaki yorumlara bakayım aynı şikayetler var mı diye göz gezdirirken yorumların çoğunun filmi övdüğünü görüp kararımdan vazgeçtim ve izlemeye devam ettim.
Film, Doğu’ya yeni atanmış bir öğretmenin oraya alışmakta yaşadığı zorlukları, Türkçe bilmeyen çocuklarla Kürtçe bilmeyen öğretmenin iletişim sıkıntılarını anlatıyor. Tabii bu konuda- köydeki zorluklarla mücadele etmeye çalışan, çocuklarını okula göndermek istemeyen köy halkını ikna etmeye çalışan idealist öğretmen- çekilmiş bir sürü film var fakat bu filmi- en azından- benim için diğerlerinden daha ön plana çıkaran özelliği filmin amatör çekim olması. Hatta öyle ki köye gizli kameralar yerleştirmişler de köy hayatını gizlice kayda almışlar kadar gerçekçi olmuş amatör olması. Çocukların hal ve hareketleri, öğretmenin tepkileri sanki her şeyden habersizlermiş gibi bir his yaşatıyor izleyenlere.
Emre adlı bir öğretmenin ilk atama yeri olan Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinin Demirci köyüne gitmesiyle başlıyor filmimiz. Emre, Denizli’de doğup büyümüş Doğu’ya ve Doğu kültürüne aşina olmayan, yeni atanmış bir öğretmendir. Öğretmenimiz atandığı köye ilk gittiğinde Doğu’da yaşayanlarımızın çocukluklarından, diğerlerinin de film ve dizilerden aşina olduğu köy hayatıyla karşılaşıyor. Aradan bir hafta geçtikten ve okullar açıldıktan sonra başlıyor olaylar silsilesi.
Bilenleriniz vardır Doğu’da köy okullarında tek öğretmen vardır ve 1’den 5. sınıfa kadar tüm öğrencilere aynı sınıfta ders verilir. Film de bunun zorluklarını çok güzel bir şekilde yansıtmış kameraya. Bir öğretmenin aynı sınıftaki farklı gruplara ders anlatırken yaşadığı zorluklar, bunların yanında çocukların bir de Türkçe bilmemeleri, bilenlerin de çat pat konuşabildikleri bir sınıfta bir şeyler başarmanın zorluklarını ve başardıktan sonra yaşadığı sevinci sizlere de çok iyi bir şekilde aktarıyorlar. Hatta öyle ki sanki oradaki öğretmen sizsiniz gibi yer yer içiniz daralıyor, Emre Öğretmen ile siz de çıkmaza giriyorsunuz. Öğrencilerin bir şeyler başardıklarını görünce yüzünüzde istemsiz bir tebessüm oluşuyor. Adeta siz başarmışsınız gibi…
Filmden bu kadar bahsetmek yeterli gerisini kendiniz izleyerek öğrenmelisiniz bence. Merak edip izlemek isteyenler filmin tam halini Youtube’da bulabilirler.