İnsan neden kötü duyguların tesirini daha çok hisseder? Şöyle bir düşünecek olursak mutlu olduğunuz anılarınız mı daha çok aklınızda kalmış, yoksa canınızın yandığı mı? Size zarar verecek ya da canınızı yakacak bir şeye inanmak aptallıktır. Bu zaten inandığınız şey değil; bazı durumların sonucunda ortaya çıkan, zihninizin oluşturduğu inanç veyahut düşüncedir. Zihninizin içine daldığınızda zaman ve uzay kavramları artık önemini kaybeder. İyi bir resmin zihninize yer etmesi için bilinçaltınızla aranızda bir köprü oluşturmalısınız. Bilinçaltınız ile aranıza örülen perdenin en ince olduğu an uykuya daldığınız süreçtir. Tam o anda bilinçaltınıza, güzel ve net bir düşünce yerleştirmek zihninizi rahatlatmanın en basit yollarındandır.
Öncelikle bir yerde şuna inanmanız gerecektir: Hiç bir şey şans eseri değildir, bu bir kanun ve düzen dünyasıdır… Neden bir gün önce bahsettiğimiz bir konu veya izlediğimiz bir film, karşılaştığımız bir kişi ertesi günlerde rüyalarımıza girer bunu biliyor musunuz? Çünkü bilinçliyken düşünüp kabul görülen her şey bilinçaltımıza yerleşir. Bu yüzden günlük hayatımızda sıradanlığımıza devam ederken dahi, kimlerin bizlerle olacağına dikkat etmeliyiz. Tesiri insan evladına gerçekten her yönden etkili olan bazı duygu durumlar vardır. Benim aralarında kabul gördüğüm en önemli hayat tecrübesi, ihanet…
İhanetin insanı en yaralayan tarafı, seçilebilen bir durum olmasıdır belki de. Bu durum hakkında aslında konuşulması gereken çok kısım ve inilmesi gereken çok teferruat vardır. Ancak bu durumun insan psikolojisine tesiri yönünden ele aldığımızda daha kısa kesebiliriz. İhanete uğradıktan sonra aldatılmadığınızı, kendinizi aldattığınızı fark etmeniz için atlatmanız gereken belli bir süreç oluyor. Öyle keskin ki bu süreç, içinde birçok duygu barındırması bile başlı başına bir sıkıntı. Bir insanda inandığınız her şeyin yalan olduğunu öğreniyorsunuz. Bir insanın size baktığı gözlerde görmek isteğinin başka biri olduğunu anlıyorsunuz. Bu gerçekten berbat bir durum ve insan psikolojisi için çok zorlu ve yaralayıcı bir hal alabiliyor. Hiçbir doktor hastasını iyileştirmeyi başaramaz… Böyle bir durumda iken ilaçlardan, tedaviden medet ummak korkunçtur. Bu durumdan kendiniz çıkmalısınız. Sizi iyileştiren şeyi bulmalısınız.
Neticede birçok acı yaşıyor da olsak her biri hedef koyduğumuz yere bir basamak oluyor. Çünkü engeli olmayan yol asla doğru yol değildir. Bir şeyler kazanmak için, kaybetmekten korkmamak gerekir. Mutluluk için, acıyı kabullenmek gerekir. Göz koyduğunuz mevki için, gururunuzu hatta bazen haysiyetinizi ayaklar altına sermeyi göze almanız gerekir. Yaşadığınız acılar sizi parça parça olacağınız insan yaparken bu durumu iç farkındalıkla çerçevelemek kaçınılmaz ve gerekli bir durumdur. Çünkü eğer yaşadıklarınızdan kaçarsanız sizi bulacaktır. Onu kabullenmek, bazen en doğrusudur.