fbpx

Başı dik olduğu kadar dik başlıydı!!

Enver Paşa Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına damga vurmuş ve İttihat Terekki Fırkasının önderlerinden birisidir. 1913 yılında gerçekleştirilen Bab’ı Ali baskınıyla cemiyetin iktidara gelmesini sağlamıştır. 1914-15 yıllarında Almanya ile yapılan ittifaka ön ayak olmuş ve 1. Dünya Savaşı boyunca Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görev almıştır. Gençlik yıllarından itibaren savaşlarla ve mücadeleyle geçen bir ömrün sonu da yine bir cephede şehitlikle sonlanmıştır. 1. Dünya Savaşının ardından dünyanın farklı bölgelerinde Türk Halklarını bir araya getirme çabası ve gayretinde bulunmuştur. Orta Asyada Bolşeviklere karşı verdiği mücadelede Basmacı Harekatında pusuya düşürülerek şehit olmuştur. Günümüzde Tacikistan’a bağlı Belçavan kasabasının Çegan Tepesinde toprağa verilmiştir.

Eğitim Hayatı

Üç yaşında evlerinin yakınındaki İbtidai Okulu’na (ilkokul) gitti. Daha sonra Fatih Mekteb-i İbtidaisi’ne girdi ve ikinci sınıftayken babasının Manastır’a tayin olması nedeniyle bırakmak zorunda kaldı. Yaşı küçük olmasına karşın 1889’da Manastır Askeri Rüştiyesi’ne (ortaokul) kabul edilmeyi başardı ve oradan 1893’te mezun oldu. Eğitimine 15. sırada girdiği Manastır Askeri İdadisi’nde devam etti ve 1896 yılında 6. sırada mezun oldu. Harp Okulu’na geçti ve bu okulu 1899’da piyade teğmeni olarak bitirdi. Harp Akademisini bitirdi ve Osmanlı Ordusu’na kurmay subay yetiştiren Mekteb-i Erkan-ı Harbiye’nin 45 kişilik kontenjanına girmeyi başardı. Buradaki eğitiminden sonra, 23 Kasım 1902’de Kurmay Yüzbaşı olarak Üçüncü Ordu’nun emrinde Manastır 13. Topçu Alayı 1. Bölüğü’ne verildi.

Askerlik Hayatı

13. Topçu Alayı 1. Bölüğü’ndeyken, Bulgar çetelerinin takibi ve yakalanması görevi için yapılan harekatlara öncülük etti. 1903 yılı Eylül’ünde Koçana’da bulunan 20. Piyade Alayı’nın birinci bölüğüne, bir ay sonra da 19. Piyade Alayı’nın birinci taburunun birinci bölüğüne nakledildi. Nisan 1904 tarihinde Üsküp’teki 16. Süvari Alayı’nda görevlendirildi. Ekim 1904 tarihinde ise İştip’teki alaya giden Enver Bey, iki ay sonra “sunûf-ı muhtelife” hizmetini tamamlayarak Manastır’daki karargâha geri döndü. Burada kurmaylık dairesinin birinci ve ikinci şubelerinde yirmi sekiz gün çalıştı, ardından Manastır Mıntıka-i Askeriyesi’nin Ohri ve Kırçova mıntıkaları müfettişliğine tayin edildi. 7 Mart 1905’te kolağası oldu. Bu görevi sırasında Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen askerî harekatlara önderlik etti, başarıları sayesinde dördüncü ve üçüncü Mecidiye Nişanı, dördüncü Osmaniye Nişanı ve altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi; 13 Eylül 1906 tarihinde binbaşılığa yükseltildi. Bulgar çetelerine karşı yürüttüğü faaliyetler Enver Paşa üzerinde milliyetçilik fikirlerinin etkili olmasında büyük rol oynadı. Çatışmalarda yaralanarak bir ay hastanede kaldı. Eylül 1906 dönemi içinde Selanik’te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne üye oldu. Manastır’a geri dönmesinin ardından cemiyetin, buradaki örgütlenmesini kurma gayretinde bulundu. Bu eylemleri, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile merkezi Paris’te olan Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti’nin birleşmesi ve ilk örgütün Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti Dahilî Merkez-i Umûmisi adını almasından sonra daha yoğun olarak sürdürdü ve bu süreçlere önderlik etti. Terakkî ve İttihat Cemiyeti tarafından başlatılan ihtilallere katıldı. Eylemlerinin jurnaller tarafından ihbar edilmesi üzerine İstanbul’a çağırıldı. Ancak 24 Haziran 1908 akşamı dağa çıkarak ihtilalde öncü rolü oynadı. İhtilalin ardından 2. Meşrutiyet ilan edilmiştir. 

Hürriyet Kahramanı Enver Paşa

1908 yılında gerçekleştirilen İhtilalin ve 2. Meşrutiyetin ilanında büyük rol oynadığından dolayı Enver Paşa’ya Hürriyet Kahramanı denmiştir.  Dağa çıkan subaylar arasında en kıdemlisi olduğu ve ön ayak faaliyetler gerçekleştirdiği için Enver Bey, “Hürriyet Kahramanı” olarak kabul edildi, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin askeri kanadının en önemli isimlerinden birisi oldu. Gittiği her yerde anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi için konuşmalar yaptı, Meşrutiyet çağrısı yaptı, görkemli törenler düzenletti. Meşrutiyet‘in sonrasında 23 Ağustos 1908’de Rumeli Vilayeti Müfettişliği başkanlığı görevine verilen Enver Bey, 5 Mart 1909’da Berlin askeri ataşesi olarak görevlendirildi. Çeşitli aralıklarla iki yılı aşkın bir süre devam eden bu görev, Almanya’nın askeri durumunu ve sosyal yapısını inceleme fırsatı verdi.

Balkan Savaşı ve Bab’ı Ali Baskını

Balkan Savaşı’na katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte yola çıkan Yarbay Enver, düşman kuvvetlerinin durdurulmasında önemli rol oynadı. Mevcut İstanbul hükumeti, kendilerine önerilen Midye – Enez sınırını kabule yanaşıyordu. Bunun olmasına karşı olan İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Paşa’nın da katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükumeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Paşa’nın öncü rolü oynadığı Bab-ı Ali Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nazim Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşa’ya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazam olmasını sağladı. Bu olayın ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti Hükümet konumuna geldi.

Bab-ı Ali Baskını’ndan sonra, Enver Paşa, Edirne üzerine yürüyerek, 22 Temmuz 1913’te Edirne’ye girdi. Edirne’yi geri alması üzerine saygınlığı artan Enver Paşa, “Edirne Fatihi” unvanını aldı. Rütbesi albaylığa, kısa bir süre sonra da generalliğe yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşa’nın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşat’ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı’ndaki Damat Ferit Paşa Konağı’nda yapılan düğünle evlenerek saray damadı oldu.

Çok yakında devamı gelecek…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorumlar
Satır içi yorumlar
Tüm yorumları görüntüleyin

Okuyucuların Beğendiği İçerikler

Birçok kişinin ‘’zor ama maaşı iyi, garanti meslek gibi’’ düşünceleriyle ün kazanmış bir bölüm olan tıp fakültesini size en ince detaylarıyla aktaracağım. Öncelikle fakülteye gelmeden önce kendinizi ilk gün yapılacak çaylak şakasına ve ileri zamanlarda daha siz TUS isimli bölüm seçmenize yarayan sınava girmeden ‘’Sen ne doktorusun? ‘’ veya diş hekimliği ayrı bir bölüm olmasına […]
Yaşanan herhangi bir gün hiç yaşanmasaydı, her şey daha farklı olur muydu? Misal dün hiç yaşanmasaydı veyahut bundan yıllar önce bir gün hiç yaşanmasaydı yine aynı mıydı hayatınız? Kadere inanmak subjektif bir bakış açısı olarak görünebilir ancak hayatın akışı olarak farklı bir yerden durumu ele alabiliriz. Bütün malzemeleri özene bezene kesip, doğrayıp harika bir yemek […]
Herkesin ölmeden görmek isteyeceği bir yer vardır. Yoksa da henüz keşfetmemiştir… Benim için burası Norveç. “Soğuk Cennet” veyahut “Kuzeyin İncisi” denilen bu ülkenin lanse ettiği imajı bir görseniz aşık olmamak elde değil. O yüzden henüz kendi ülkenizi keşfetmediyseniz ileride belki yol arkadaşım olabilirsiniz! Norveç ”Soğuk Cennet” Ülkenin yönetim biçimi anayasal monarşi ve başkenti Oslo‘dur. 385,207 […]
Her kitap ayrı güzel, dünyasına girdikten sonra… Ama bazı başyapıtlar vardır, gerçekten okumak zevk verir. Okudukça içine düşer, yeni bir dünyanın kahramanı olursunuz. Herkes için değişebilecek bir liste… Daha iyisi varsa da ben okuduğum kadarını biliyorum ve bunlar şu an en iyisi! Daha birçok türde konuşulacak kitaplar olsa da üç ayrı türde üç başyapıt derledim, […]

İlgini Çekebilir

Çoğumuzun, adını belki de hiç duymadığı fakat yaşamımızda denk gelebileceğimiz, farkında ve bilinçli olduğumuz takdirde erken tanı ve tedavi seçeneklerini düzenleyebileceğimiz, benim ise özel eğitim alanında tanıştığım bir sendromdan bahsetmek istiyorum sizlere: DiGeorge Sendromu. DiGeorge Sendromu (DGS) 22. kromozomun (22q11) delesyonu (kromozomun bağlı bulunduğu parçadan kopup silinmesi, yok olması) ya da translokasyonu (kopan veya kaybolan […]
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, […]
Bugün 10 Mart 2022. Gülistansız 796. gün “Ne durumdayım biliyor musunuz? Ölüm Allah’ın emri, ölüm dünyada var. Gençlerin ölümü zor ama biz her gün yeniden ölüyoruz. Her gün… Toprağa bile basmaya kıyamıyorum, acaba kızım içinde olabilir mi diye. “ 21 yaşında, Tunceli’de bir üniversite öğrencisiydi Gülistan Doku. 5 Ocak 2020 tarihinden bu yana haber alınamıyor. […]
Bir girişim fikriniz var ve bu alanda bir marka oluşturmak istiyorsunuz ya da henüz küçük bir işletmesiniz ve işletmenizi büyütüp kârınıza kâr katmak istiyorsunuz. İşte bu yolda atmanız gereken ilk adım markalaşmak olmalıdır. Peki marka nedir?                Marka yalnızca kalabalık bir pazarda sizi diğerlerinden ayıran isim, logo ve slogandan ibaret değildir. Markanız insanların sizinle etkileşimde […]