Selamlar
Huzursuzluk ve mutsuzluk bilindiği gibi hayatımızın içinde büyük bir paya sahip. Birine nasılsın diye sorduğumuzda yorgunum, keyifsizim, stresliyim cevaplarını sıkça duyarız. Peki huzurlu ve mutlu hissetmek? Olumsuz duyguları bu denli fazla deneyimlediğimiz bu yaşamımızda gerçekten mutlu olabiliyor muyuz? Ya da bunun farkındalığına varabiliyor muyuz? Ben bu alanda uzman çalışmaları olan bir kişi değilim ancak hayatımda beni mutlu olmaya itecek kadar olumsuz duyguyu yaşamış biri olarak birkaç şeyden bahsetmek istiyorum.
Hayatımın büyük bir bölümünde kendimi mutlu olamayacağıma inandırmış biriyim. Bu şekilde kendime zarar verecek şekilde davranmamı bana kimse söylemedi. Çevreme karşı hep yargılayıcı, soğuk ve sevilmeyen biri olarak kendimi tanımladım. Her ne kadar çevremdekiler bana “Hayır, saçmalama, tabii ki öyle değilsin. Seni tanıyan biri gerçekte ne kadar eğlenceli biri olduğunu bilir.” diye söylese de buna hiçbir zaman inanmadım. Çünkü gittikçe yalnızlaşıyordum. Özünde iyi biri olmak bana bir katkı sağlamıyordu. Her gün tanıdığınız her yeni kişi elinde herhangi bir x-ray cihazı varmış gibi özünüzde iyi biri olduğunuzu kanıtlayamıyor en nihayetinde. Ancak üzülerek söylüyorum ki uzun bir süre buna inandım. Ben özünde iyi biriysem demek ki yıllar geçtikçe daha mutlu bir yaşam süreceğim, çevrem genişleyecek, daha mutlu ve huzurlu biri olacağım. Evet, bu şekilde düşünüyordum. İşlerin bu şekilde ilerlemediğini çok daha sonraları fark ettim. Aslında iyi biri olmak sadece size yarar sağlayan bir durummuş. Çevrenizdeki kişiler iyi niyetinizden faydalanıp sizi dünyanın en mutsuz insanı yapabilirmiş. Bu ve bunun gibi birçok mutsuzluk deneyimini hepimiz zaten yaşıyoruz. Benim bahsetmek istediğim bu kadar kötü deneyime karşı hâlâ arada iyi duyguları hissetmek üzerine.
Hayata sürekli negatif bakmak beni çok yormaya başlamıştı. Bunu değiştirebilmeliyim diye düşündüm, bir şeyler yapmalıyım. Keyif almadığım sürece, duygularımı yaşayamadığım sürece tüm bunların anlamı yok. Bu amaçla attığım ilk adım kendimi tanımak oldu. Uzun süreler kendimi dinledim. Neyi neden sevdiğimi, nelerden niye hoşlanmadığımı, kendimi, aynadaki kişi ve o kişinin özünü. Bu adımın ciddi anlamda başlamamda yardımcı olduğunu söyleyebilirim. İlk adım olarak kendimi tanımak, sonraki adımlarda daha net kararlar almamı sağladı. Herkesin yaptığının aksine neye ihtiyacım olduğunu, ne yapmak istediğimi, neler yapabileceğimi düşünerek kendi kafamda kendime bir daire çizdim. Beni mutsuz eden şeyler çok basitti. İstemediğim herhangi bir şeyi yaptığım an otomatik olarak rahatsız hissediyordum. Öncelikle bundan kurtuldum. Kurtulmayı takiben yapmayı sevdiğim şeylere odaklandım. Uzun zamanlardır toplumda yer edinebilmek adına bize gösterilen popüler yeteneklerin dışında kendi yeteneklerimi keşfettim. Kararlarımın arkasında durdum. Kendimi insanlara açıklamaktan çekinmedim. Kısacası kendimi kendim olarak tamamen kabullendim. Olumlu duygular ise bunları takiben karşıma çıkmaya başladı. Başta ne olduğunu anlamadım. Senelerdir içinde boğuştuğum karanlık yok oldu, kafamın içinde umarsızca dolaşan bin bir düşünce düğümü çözülüverdi. İyi hissetmeye başladım. Bu saatten sonra ilerisinin de ilerisini görmeye başladım. Hayatımda küs olduğum kişilerle barıştım. Gerektiğinde kendi hakkımı savunmak için kavga bile ettim. Sabırla ne olursa olsun kendimi kendime anlattım ve gün sonunda aynada gördüğüm kişiyle gurur duydum.
Tabii ki hayatımda ara sıra devam eden olumsuzluklar yine var ama artık bu dönemlerin geçici olduğunun farkındayım. Kendimi hırpalamadan ama gün sonunda başarıya ulaşacak şekilde emek vermek adına geliştirdim. Sonuçtan çok memnunum. Çorap söküğü dedikleri gibi. Bir adım attım, evet, çok zor bir adımdı ancak sonunda elde ettiğim şeyi görmek fazlasıyla tatmin edici. Karanlık bulutların dağıldığını görmek beni daha da umutlandırıyor. Böyle bir yazı yayınlamak istedim çünkü yalnız olmadığımızı bilmek bize her zaman iyi hissettirir. Başarısızlık ve mutsuzluk içinde boğuşan herkes için bir umudunuzun olduğunu bilmeye hakkınız var.
Sevgiler